t24'ten Cancu Çamlıbel'e konuşan Kadir İnanır, Türkiye'nin coğrafi konumu, bölgede yaşanan gerilim ve çatışmalar, tartışmalı dizi Kızıl Goncalar hakkında konuştu...
İnanır'ın röportajından bazı bölümler;
"GEÇİŞ YOLLARININ TAM ORTASINDAYIZ"
Uzak Doğu'dan Orta Doğu'ya, Avrupa'ya Afrika'ya yolların tam ortasında. Bir ürün Uzak Doğu'dan Batı'ya doğru taşınacaksa o geçiş yollarının tam ortasındayız. O yolların tam ortasına, kim dedi sana ‘Devlet kur' diye? Kalsaydın Hazar Denizi'nin kenarlarında, İran'ın kenarlarında orada kursaydın Türkiye Cumhuriyeti'ni?
Dünyada bizim işgal ettiğimiz yer o kadar önemli ki, bundan kazançlı çıkmak için her şeyi oynuyorlar. Kendi çıkarları için her şeyi oynuyor. Bir siyasal iktidar her seçimde kendi halkına mensup insanların kazandığı paranın üzerine bir bardak çay kadar değer koymazsa, onun iktidarda kalması diye bir şey düşünülemez. Hangi sistemde olursanız olun bu böyledir.
85 MİLYONLUK "BUGÜN NE TÜKETECEĞİM" ÜLKESİ
Dünyada, her gün kalkıp sadece "Bugün ne tüketeceğim?" diye düşünen 85 milyonluk başka bir ülke kalmadı da ondan. Hindistan kendini kurtardı mesela. İşte kala kala Pakistan Afganistan. Endonezya, Malezya kendilerini o büyük güçlerin kendi bölgelerinde oynadığı ticari oyunlardan kurtarmak için büyük savaşlar veriyorlar. Biz aynı yerde kaldık. Sabah kalkıyoruz, akşam yatıncaya kadar "Ne tüketeceğiz?" diye düşünüyoruz. Bunu yakaladılar, bunu başardılar. Bizim ürettiğimiz her malın yüzde 85'i ithal. Yarın aspirinin ham maddesini vermeseler bizim hastanelerimizde aspirin bulamazsın. Perdenin ham maddesini vermeseler, sadece camlar kalır. Onun için bizi çok severler. Öyle AİHM'ler falan adamların umurunda değil. Yeter ki bizimle ilişkileri bozulmasın. Mal satıyor bize. Kendi hayvan yemini üretemediğin noktadasın. Bu denklemin üzerine bir de silah sanayini koyarsan, isterler mi bu ülkede barış olsun? Kime satacaklar o silahları, barış olursa?
"BAŞKA BİR PARTİ OLSAYDI NE YAPACAKTI?"
Halk kendi çıkarına bakar. Bir işletme gibi düşünün. Ürettiği malın parası içeri girmediği zaman fabrika durur. Onun durmaması için sıcak tutmak durumundasınız. Sonuçta paraya bakar. Dünyanın silah sanayiini elinde tutan ülkelerin fabrikaları durmadan silah üretiyor. Sonra bunları nerede tüketiyorlar? Enerji kaynakları dünyanın neresinde var diye bakıyorlar. Oralarda önce "size özgürlük getireceğiz" diye kavga çıkarıyorlar. Hem karıştırırken silah satıyorlar hem de sonra bütün enerji kaynaklarını alıyorlar, sonra da "Güvenlik size geri gelsin" diye yine silah satıyorlar.
Dikkat edin, dünyadaki çatışma bölgelerinin altında hep büyük enerji kaynakları vardır. Kimsenin insanlık adına, kimsenin bölgenin ya da dünyanın geleceği adına böyle güçlü merhamet duygularıyla falan hareket etmediğini biliyoruz. Bu ortamda bir ülkedeki iktidar, iktidarda kalmak için hangi yollar varsa hepsini uygular. 21 yıldır iktidarda başka bir parti olsaydı ne yapacaktı? İthalat rejimini kapatacak mıydı? Kendi ürettiğimiz şeyleri nasıl üretecektik? Onlarının hiçbirinin ham maddesi yok ki sende. Bütün bu yapıyı bilip bu durumu ülkenin siyasi avantajına çevirecek bir siyasi anlayışa ihtiyaç var. Onlarla futbol topu gibi oynamanın da yolu var.
"KIZIL GONCALAR" DİZİSİ
Ben işin içerisindeyim. Onun yapımcısına ve senaryo ekibine fikirlerimi söyledim. Onlar ticari unsurlardır. Bilerek yapıldı hepsi. Mesela Faruk'a (Yapımcı Faruk Turgut) ben bizim Tarık Çelenk'i önerdim ve çalıştırdım onları. O konuda çok uzmandır Tarık Çelenk. O dizi tamamen ticari. Show business. Biraz daha kızılsa da…biraz daha bağırsalar da. Böyle bakılıyor. Şimdi önümüzde seçimler var, seçimler olmasa onu çoktan kaldırmışlardı.