PKK yöneticilerinden Duran Kalkan'dan Mart ayı tehditi geldi. Duran Kalkan, “Önümüzdeki Mart süreci büyük bir direniş sürecidir. 2016 baharı Kürt'ün baharı olacaktır” dedi.
Kürt sitesine konuşan Duran Kalkan, 29 kişinin hayatını kaybettiği Ankara'daki “canlı bomba” saldırısıyı Kürt gençlerin yaptığını söyledi.
ARTIK BİZ DİZGİNLEYEMİYORUZ
Duran Kalkan bu konuda şunları söyledi;
-“Şimdi öyle bir noktaya geldi ki, artık biz de dizginleyemiyoruz. Bunu yapan örgüt geçtiğimiz aylarda bir açıklama yaptı ve PKK'yi ‘pasifizm'le suçladılar. Kürt gençleri yeni örgütler kuruyorlar. Daha da radikal olacağa benziyorlar.”
Türkiye ile ilgili çeşitli kehanetlerde de bulunan Duran Kalkan, Kürt gençlerini isyana çağırdı. Kalkan, "Önümüzdeki Mart süreci büyük bir direniş sürecidir. 2016 baharı Kürt'ün baharı olacaktır.” dedi.
BAHAR AYLARINDA NE OLACAK KÜRT İSYANI MI BAŞLAYACAK?
Duran Kalkan'ın 'Mart' ayı tehditi ile iki Kürt siyasetçinin yakın zamanda yaptıkları açıklamalar üstüste konunca endişe verici bir sürecin yaklaştığı görülüyor. PKK dağdaki savaşı metropollere taşıyarak Ortadoğu'daki 'Arap Baharı'nın benzerini 'Kürt baharı" olarak Türkiye'ye uyarlamayı planlıyor.
HDP Bingöl milletvekili Hişyar Özsoy da geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada 'bahara hazırlık yapıldığını' belirterek şöyle demişti;
-“Herkes bahara hazırlık yapıyor. Toplumda barış için bir irade ortaya çıkmazsa bahar ile birlikte çok kötü bir savaş atmosferine savrulabiliriz. Artık bir şeyler yapmamız gerekiyor. Türkiye Ortadoğu'daki savaş girdabının neredeyse içindedir. Şu an 6 ay öncesine göre daha olumsuz durumdayız. Müdahale olmazsa, halk tavır göstermezse baharla birlikte çok daha kötü bir noktaya gidebiliriz”.
HATİP DİCLE'DE NİSAN AYI DEMİŞTİ
Benzer bir uyarı da Hatip Dicle'ren gelmişti. Cumhuriyet gazetesine verdiği söyleşide Dicle 'Nisan' ayını işaret ederek şunları söylemişti;
-"Açık söyleyeyim. Bildiğimiz için söylüyorum bunu. Şu anda dağlarda yaklaşık iki metre kar var. Ve gerilla hareket halinde değil. Karlar erimeden, yani nisan sonuna kadar bu savaşa dur diyemezsek çok daha fazla alanı kapsayan, hatta metropolleri de içine alan bir şiddet dalgasıyla karşı karşıya kalabiliriz. Bunu dediğimizde, Kürt siyasetçi olduğumuz için, tehdit gibi algılanabiliyor. Hayır, amacımız tehdit değil, feryat ediyoruz. Feryat ediyorum! Bu tehlike önümüzde. Hepimiz için, Türkiye toplumunun her bireyi için, hatta uluslararası barışı bile etkileyebilecek boyutta bir tehlike bu. Bunu önlemek, sorumlu davranmak zorundayız.”