TİMETURK I HABER MERKEZİ
Diyanet İşleri Başkanlığı, Avrupa Fetva ve Araştırma Meclisi, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve İslam Hilal Gözlem Projesi (ICOP) işbirliğiyle İstanbul'da 28-30 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen ve 3 gün süren Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi'nde 'Tek takvim uygulansın' kararı çıktı. Yaklaşık üç yıllık bir çalışmanın sonucu olan 'Ümmet takvimi' sayesinde tüm Müslüman coğrafyası için önemli olan oruç ve bayram konusunda ayrışma ortadan kalkmış oldu. Lakin, Hayrettin Karaman bugünkü köşe yazısında uygulamanın böyle olacağı konusunda emin olmadığını belirtti. Karaman'ın yazısı şöyle;
EMİN DEĞİLİM
İslam dünyası ve Müslümanların yoğun olarak yaşadığı bazı ülkelerde Ramazan ve bayram günlerinin aynı olmaması hem kafaları karıştırıyor hem de ümmetin birliğine aykırı düştüğü söyleniyor. Yıllardan beri bu arızayı ortadan kaldırmak için başını Türkiye'nin çektiği önemli ve yoğun çalışmalar yapıldı. Pek yakında bunlara biri daha eklendi. Son toplantıda birlik sağlandığı, bundan sonra Ramazana aynı günde başlanacağı, bayramın da aynı günde yapılacağı ilan edildi, ancak ben uygulamanın böyle olacağı konusundan emin değilim.
GÖZLE GÖRME HESAPLA TESPİT ETME
İslam ibadet hayatında, esas alınan ay takvimi, başlangıcı ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenen aylardan oluşuyor. Ramazan ayının giriş ve çıkışı da ay takvimi ile güneş takvimi arasındaki farka göre her sene değiştiğinden, oruca başlayabilmek için öncelikle, ramazan ayının başladığı günü tespit etmek gerekiyor. İslam fıkhında yeni ayın tespiti için iki görüş bulunuyor: Gözle görme ve hesapla tespit etme. Aybaşlarının belirlenmesinde çıplak gözle görülme yöntemini tercih edenler ile bilimsel ölçüm ve hesaplamaları esas alan fıkıh otoriteleri, zaman zaman tarihlendirme konusunda farklılaşıyorlar. Alınan kararlarda “dünyanın hergangi bir noktasında batı ufkunda gözle görülmenin mümkün olduğu akşamın ertesi yeni ayın başı olsun” denmişti, bu karar imza atanların bir kısmı bir gün öncesinden Ramazan'ı başlattılar, daha sonraki toplantılarda onların bilim adamlarına “Sizin ilan ettiğiniz günden bir gün öncenin akşamında hilalin görülmesi mümkün müdür” diye sorulduğunda “Hayır, bilime göre mümkün değildir” dediler, ama onların karar mercii kuralı bozmaya devam etti.
DİYANET TAKVİMİNE İTİMAD ETMEYİ TAVSİYE EDERİM
Bana kalırsa bu konuyu dert etmek, ihtilaf ve kavga konusu yapmak yerine müminleri, itimad ettikleri din ve ilim mercilerini tercihte serbest bırakmak gerekiyor. Türkiye için Diyanet'in takvimine itimad etmeyi tavsiye ederim; çünkü bu kurumun hem bilim hem de dinin gerektirdiği gibi hareket ettiği ve bu konuda kılı kırk yararcasına titizlik gösterdiğini biliyorum.
Farklı coğrafyalarda hilalin bir gün önce bir gün sonra görülmesi mümkündür. Bu durum karşısında fıkıh alimleri iki farklı görüş ileri sürmüşlerdir: 1. Her bölge kendi takvimini uygular, 2.Bir yerde hilal görülünce bütün İslam dünyası oruca başlar, bayram yapar. Birinci görüş uygulandığında bir gün önce bir gün sonra orucun veya bayramın başlaması nasıl ümmetin birliğini bozmuyorsa, bir bölgede müminler uykuda iken diğer bölgede iş ve ibadetin devam etmesi (mesela Cuma namazının kılınması) nasıl birliğe zarar vermiyorsa günümüzde bütün çabalara rağmen oruca başlama ve bayram yapma günlerinde anlaşamamak da ümmetin birliğine zarar vermemelidir ve vermez.