Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerine kayyum atanmasını değerlendiren AK Parti eski Milletvekili Mehmet Metiner, “Böyle olacağı belliydi. HDP'nin gösterdiği isimler çok ciddi ve ağır iddialarla mahkemelerde yargılanan isimlerdi. Seçildikten sonra da geçmişten ders çıkartmak yerine daha beterini yapma yoluna gittiler. Bir tür rövanşist duygularla kentlerin üstüne üşüştüler.” dedi.
“HDP'Yİ YÖNETEN PKK'NIN DAĞ KADROSUDUR”
PKK'nın siyasi uzantısı HDP'nin yaşananlardan hiçbir zaman ders almadığına dikkat çeken Metiner, şöyle konuştu:
“Oysa HDP yeni isimlerle yeni bir başlangıç yapsaydı bugün böylesi bir süreç ortaya çıkmazdı. Bunun müsebbibi HDP'yi yöneten PKK'nın dağ kadrosudur. Onlar bu isimleri belirlediler. Seçilen o isimlerin neyi nasıl yapacaklarını da PKK karar verdi. PKK belediyeler marifetiyle hem yeni eleman hem de ekonomik kaynak devşirme siyaseti izliyor. Yani gerilim ve çatışma siyaseti. Seçilen başkanların aleni bir biçimde bu PKK kararına uygun uygulamalar yapmaları haliyle böyle bir sonucu kaçınılmaz kıldı.”
“DARBECİ DE FAŞİST DE CHP'LİLERİN KENDİSİDİR”
Terör bağlantısı nedeniyle 3 belediye başkanının görevden uzaklaştırılması sonrası CHP'den gelen tepkileri de yorumlayan Metiner, “CHP'nin ağzı bozuk grup başkanvekili partimizi darbecilikle ve faşistlikle suçluyor. CHP'nin PKK/HDP destekli İstanbul il başkanı da benzer saldırılarda bulunmuş. Hadlerini bilsinler. Darbeci de faşist de kendileridir. CHP zihniyeti bizatihi darbeci ve faşisttir. Son zamanlarda da terörsevici ve destekçisi oldular.” sözleriyle tepki gösterdi.
“CHP'LİLER SAVUNUYORSA BUNUN ADINA DÜPEDÜZ İHANET DENİR”
CHP'ye yönelik eleştirilerini sürdüren Mehmet Metiner, şöyle konuştu:
“Şimdi soruyorum onlara. O grup başkanvekilinin memleketi Manisa ve o il başkanının şehri İstanbul olduğu için bu iki şehrimiz üzerinden soruyorum: Manisa ve İstanbul'da DEAŞ'la iltisaklı, DEAŞ Propagandası yapan ve DEAŞ'e her türlü lojistiği sağlayan belediye başkanları olmuş olsaydı tepkileri ne olurdu? “Sandıkla gelene saygı duyarız” mı derlerdi yoksa “Hükümet nerede, niçin gereğini yapmıyor” mu deyip kıyamet mi kopartırlardı? Görünen o ki DEAŞ'i terörist PKK'yı terörist olarak görmeyen bir CHP zihniyetiyle karşı karşıya bulunuyoruz. O belediye başkanlarının HDP kılıflı PKK'lı olduklarını ve bizatihi dağdan gelen talimatlarla seçildiklerini ve seçildikten sonra da PKK talimatlarıyla her türlü lojistiği sağladıklarını bilmiyorlarsa siyaset yapmasınlar. Bildikleri halde onları savunuyorlarsa bunun adına düpedüz terör destekçiliği denir, ihanet denir. FETÖ'cülerin ‘darbeci ve faşist' söylemine CHP'nin eşlik etmesi manidardır. FETÖ'cülerin duyduğu rahatsızlıkla CHP yönetiminin duyduğu rahatsızlığın aynı söylem ekseninde buluşuyor olması kimin kimlerle nasıl yoldaş olduklarını göstermesi bakımından ibretamizdir.”
“PKK/HDP CANİBİ BİLE BİLE BU SONUCA KAPI ARALADI”
Yaşanan gelişmelerden PKK/HDP'nin sorumlu olduğunu söyleyen Mehmet Metiner, tepkisini şöyle sürdürdü:
“Keşke böyle olmasaydı. Lakin bu sonucun suçlusu olarak Erdoğan liderliğindeki AK Parti hükümetimizin gösterilmesini bir çarpıtma ve haksızlık olarak görüyorum. PKK/HDP canibi bile bile bu sonuca kapı aralayan siyasetleriyle hem demokratik siyaseti zehirlediler hem de gerilime kapı araladılar.”
“KAMUYA AİT KAYNAKLAR TERÖR ÖRGÜTLERİNE AKTARILAMAZ”
AK Parti hükümetinin PKK/HDP'li belediyelere yönelik aldığı kararı doğru bulduğunu belirten Mehmet Metiner, “Demokratik hiç bir ülkede terör örgütlerinin emrindeki belediyeler olamaz. Kamuya ait kaynaklar terör örgütlerine aktarılamaz. Terör örgütlerine beşeri ve ekonomik lojistik sağlanamaz.” dedi.
“ABD VE AVRUPA'DA ASLA İZİN VERİLMEZ”
AK Parti eski Milletvekili Mehmet Metiner, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Amerika'da da Avrupa'da da demokratik ülkelerin hiç birinde asla o ülkelerle savaş halinde olan herhangi bir terör örgütüyle iltisaklı belediyelerin olmasına izin verilemez. Bunun bir tek örneğini kimse gösteremez. Düşününüz Newyork Belediye Başkanı veya Paris Belediye Başkanı veya da Hamburg Belediye Başkanı DEAŞ ile iltisaklı. Belediyeyi de DEAŞ talimatları doğrultusunda yönetiyor. DEAŞ'e beşeri ve ekonomik lojistik destek sağlıyor. Yeri geldiğinde de DEAŞ propagandası yapıyor. Hangi ülke buna izin verir? Hiçbiri. İnanmayan denesin bir, görürüz o ülkelerin demokrasilerini. O ülkeler DEAŞ'la bir biçimde irtibatlı olduğunu tespit ettikleri bir partinin yasal olarak kurulmasına dahi izin vermezler. Diyelim ki gözden kaçtı izin verdiler. O parti yetkililerin DEAŞ propagandası yaptıklarını gördükleri andan itibaren hem o partinin kapısına kilit vururlar hem de o sözleri edenleri kodese tıkarlar. İşin gerçeği bu. O yüzden Türkiye'nin demokrasisine laf edenler önce aynaya baksınlar.”