Aydınllık gazetesi yazarı Gaffar Yakınca, vekillerin ciğer ziyafetine gösterilen tepkileri değerlendirdi...
KEBAPLARIN VE ZENGİNLERİN MECLİSİ
Geçim derdimiz olmasa, bir de Gazze'deki mazlumların başına gün yirmi dört saat bomba yağmasa doya doya gülmeyi de başaracağız. Ama bu şartlar altında şahit olduklarımız bizi komediden ziyade trajediye çıkarıyor.
MECLİS'TE KEBAP YENİLEMEZ Mİ?
AK Partili bir vekil TBMM'de mangal yaktırıp vekil arkadaşlarına kebap ikram etmiş. Vatandaş tepkili. Ancak tam olarak neye tepki veriliyor, kebaba mı, mangala mı yoksa zamanlamaya mı bunu anlamak güç.
Şayet tepkimizin sebebi TBMM'de kebap yenilmesi ise, o mekanda daha neler neler yeniliyor. En önce vatandaşın hakkı yeniliyor, hem de hiç ayrım gözetilmeden. Yani kebaba gelene kadar itiraz edecek çok şey var. Neden onları konuşmuyoruz acaba?
"MANGALDAN ÖNCE YAKILAN HAKLAR"
Yok tepkimiz mangal yakılmasına ise TBMM'de mangaldan başka yakılan çok şey var. En önce işçinin, emeklinin, çiftçinin çırası yakılıyor. Mangala gelmeden bunlara itiraz etsek ya!
İtirazınızın sebebi yeme içme işinin gösterişli bir şekilde, hava atar gibi yapılması mı? Size tavsiyem, Ankara'nın lüks mekanlarında vekillerin, vekil çocuklarının nasıl bir yaşam sürdüğüne şöyle bir göz atmanız. Masalarda ödenen hesaplar o bahçedeki kebaplara falan rahmet okutur.
"SİYASETÇİNİN ZAMANLAMASI"
Efendim hiçbirine değil zamanlamaya itiraz ediyorsak, kusura bakmayın bu da biraz aşırı saflık olmuyor mu?
Maddenin üç hali gibi, Türkiye'deki siyasetçinin de iki ayrı fazı olduğunu bilmiyoruz? Seçime kadar başka, seçimden sonra başka… Siyasetçinin “seçim takvimi” dışında bir zamanlaması mı var Allah aşkına!
MECLİSTE NİYE HEP ZENGİNLER VAR?
Bu kebap konusunu biraz daha deşelim. Ayıptır söylemesi, ben geçen akşam bir acısız dürüm yedim. Yanında şalgam suyu içtim. Şimdi ben de ayıp mı etmiş oluyorum dersiniz? Tabii ki etmedim, kebap yemek ayıp değil, birazcık eğlenmek de ayıp değil. Ayıp olan ikiyüzlülük, ayıp olan çifte standartlılık. Söylediğin ile yaptığının bir olmaması ayıp olan.
Yanlış anlaşılmasın, vekillerimize hiç ama hiç böyle bir yakıştırma yapmıyorum. Şahsi tutumlardan değil, çok daha başka bir sorundan söz ediyorum. Çok daha ciddi bir sorundan.
O sorun, meclisimizin kompozisyonu. Mecliste neden hep zenginler var, bunu düşünüyor muyuz? Türkiye'nin yüzde 5'ine giren zenginler kalan yüzde 95'i yönetiyor. Zengin olmayanların bir kısmı da vekil olduktan sonra zenginleşiyor! Bu işte bir tuhaflık yok mu? Zenginler vekil olmasın demiyorum ama, mecliste iş adamı, müteahhit, avukat, doktor olduğu kadar işçi, köylü, esnaf da olsa fena mı olur?