2000'li yılların başından bu yana Yahudilerin KKTC'de geniş toprak aldığı medyada tartışılıyor. KKTC İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, adadaki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.
Milliyet yazarı gazeteci Zafer Şahin, KKTC'de Yahudilerin toprak alımıyla ilgili KKTC İçişleri Bakanı Dursun Oğuz'a yönelttiği sorularında cevabını köşesine taşıdı...
KIBRIS İÇİN TÜNELDEN SON ÇIKIŞ
Yahudiler, KKTC'de 2000'lerin başından beri 25 bin dönüm toprak satın aldı.
Sadece kendilerinden olanların oturduğu onlarca site inşa ettiler.
Geçen hafta bu köşede “Kıbrıs'ın sessiz işgali” diyerek konuya dikkat çektik.
Hemen ardından adadan henüz somutlaşmasa da ümit verici bir haber geldi.
GECİKMİŞ BİR ADIM
KKTC İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, yabancıların mülk alımına kısıtlama getirecek iki yasa tasarısı hazırladıklarını açıkladı.
KKTC'de artık yabancılar şirket kurarak yap-sat inşaat işlerine giremeyecek.
Gecikmiş ama doğru bir adım. Fakat yetersiz…
Neden yetersiz bir adım olduğunu KKTC İçişleri Bakanı'nın verdiği rakamlarla anlatalım.
KKTC'de Bakanlar Kurulu kararıyla son 23 yılda 35 bin mülk satışına izin verilmiş. Bunların sadece 6-7 bini tapuya gitmiş. Son 5 yılda 14 bin 607 kişiye mülk alım izni verilmiş. Bunlardan tapuya gidenlerin sayısı 5 bin 375!
Mevcut yasa 1 konut alımına izin verirken, 30 adet mülk alan bile var. Peki bunların durumu ne olacak?
"TARIM ARAZİLERİNİN SATIŞININ İPTALİ ŞART"
Bakan Oğuz “Bir legalleşme süreci yaşanacak ve konuyu kapatacağız. Hazırlanan yasa tasarısında bu durumda olan konutlara 6 ay süre verilecek. Yine tapuya gitmezlerse Bakanlar Kurulu'nun satış kararı iptal edilecek. Tarım arazileri satın alınıyor. Önlem alacağız” diyor.
Bakanın açıklamalarında cevabını bulmayan bazı noktalar var. Yabancılara yap-sat inşaat işi yaptırılmayacak ama vatandaşlık verilen yabancıların önü hala otoban gibi açık! Bunlar toprak almaya, inşaat yapmaya devam mı edecek?
Bugüne kadar vatandaşlık verilen herkesin sağlam bir güvenlik soruşturmasından geçmesi ve aldıkları tarım arazilerinin satışlarının iptal edilmesi şart.
İsrail'in tuhaf Kıbrıs ilgisinin önüne “Dostlar alışverişte görsün” mantığıyla atılan adımlarla geçilemez.
Daha ciddi ve sonuç alıcı tedbirler gerekiyor.