Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın karar duruşması, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki büyük duruşma salonunda yapılacak.
Darbe girişiminin ardından KKK'deki eylemlere ilişkin iddianamenin mahkemece kabul edilmesi sonrası davanın sanıkları, ilk kez 6 Temmuz 2017'de hakim karşısına çıktı. Bugüne kadar 207 celsenin görüldüğü davada sanıkların savunmalarının yanı sıra 430 kişi de tanık sıfatıyla dinlendi.
Davada Cumhurbaşkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, TBMM ve darbeciler tarafından derdest edilen emekli Tümgeneral Ömer Şevki Gençtürk'ün de aralarında bulunduğu 19 kişi ya da kurum da müşteki olarak yer aldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameyle ilk başta 150 kişiye dava açıldı.
Yargılama devam ederken aralarında dönemin KKK Lojistik Başkanı olarak görev yapan eski korgeneral Yıldırım Güvenç'in de bulunduğu 8 sanığın dosyaları ayrıldı ve sanık sayısı 142'ye düştü.
Davanın 22 Kasım 2019'daki celsesinde ise Cumhuriyet savcısı, esas hakkındaki görüşünü açıkladı. Mütalaada aralarında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanlığı Cari Harekat ve Komuta Kontrol Daire Başkanı olan eski tuğgeneral Adem Boduroğlu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harbe Hazırlık ve Eğitim Daire Başkanı eski tuğgeneral Ali Rıza Çağlar'ın da bulunduğu 94 sanığın "Anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilmesi istendi.
Sanıkların 17'sinin "darbeye yardım" suçundan 20'şer yıla, 2'sinin ise FETÖ üyeliği suçundan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Savcı, mütalaasında 12 sanık hakkında beraat, firari 12 sanığın dosyalarının ayrılması, daha önce "Anayasayı ihlal" suçundan başka davalarda ceza alan 5 sanığın ise "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" ve "kasten öldürmeye teşebbüs" suçlarından cezalandırılmasını istedi.
Mahkeme, 19 Ağustos'taki ara kararında aralarında eski albaylar Uğur Karaca ve Nuh Altınsoy'un da bulunduğu 12 firari sanığın dosyalarının mevcut davadan ayrılarak yargılamalarının başka dava dosyasından sürdürülmesini kararlaştırdı.
Dönemin Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga'nın darbeciler tarafından alıkonulmasına ilişkin davada yargılanan ve Yargıtay tarafından dosyaları bozulan eski albaylar Erkan Erol ile Mahmut Gündoğdu'nun dosyalarının mevcut dava ile birleştirilmesi kararı sonrası davadaki sanık sayısı 132 oldu.
Esasa ilişkin savunmalarının tamamlanmasının ardından 4 Aralık'taki celsede sanıklara son sözlerini soran mahkeme heyeti, karar duruşmasının 30 Aralık'ta yapılacağını açıkladı.
FETÖ'cü darbecilerin 15 Temmuz'da ele geçirmeye çalıştığı kritik kamu kurumlarından biri de KKK karargahıydı. Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki yapısı ve personel mevcudu dikkate alındığında bağlı birliklere darbe emirlerinin iletilmesi ve gerektiğinde destek sağlanması için KKK karargahının zaptedilmesi, darbenin seyri için önemliydi.
Bu kapsamda davanın sanıklardan bazıları, 15 Temmuz günü mesai bitiminde görev yerlerini terk etmeyerek, mesaiden ayrılan veya izinde bulunan örgüt üyelerini de mesaiye çağırarak Kara Kuvvetleri karargah binasında sayısal üstünlüğü ele geçirmeyi hedefledi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianameye göre de olay günü 22.00'de karargah darbecilerin kontrolüne geçti.
Sanıklar, örgüt üyesi olmayan nöbetçi heyetini darbe girişimine başlamadan önce idari izinli olduklarını söyleyerek zorla kışlanın dışarısına çıkarttı, kendilerine karşı koyacaklarını düşündükleri askeri personeli ise alıkoyarak etkisiz hale getirdi.
Normal zamanda erler tarafından icra edilen nöbet faaliyetlerini de 15 Temmuz'da darbeciler devraldı. Silahlığın kapısını kıran ve uzun namlulu silahlarla nöbet tutan darbeciler, kışlanın polis veya sivil vatandaşlar tarafından kurtarılmaya çalışılması halinde silahlı çatışma için sabah saatlerine kadar hazır bekledi.
İddianameye göre, KKK'yi ele geçirmesi için görevlendirilen kişi, sözde yurtta sulh konseyinin üyeleri arasında gösterilen ve Genelkurmay çatı davasında 141 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen sanık eski tuğgeneral Erhan Caha'ydı.
Caha, olay günü saat 21.00'den itibaren KKK'nin birçok bölgesinde TSK'nın yönetime el koyduğunu, ülkede sıkıyönetim ilan edildiğini, KKK'nin emir komutasının kendisinde olduğunu söyledi ve personeli darbeden haberdar etti.
Sözde konseyin Genelkurmay karargahından gönderdiği mesajların KKK'ye bağlı birliklere çekilmesini sağlayan kişi de sanık eski tuğgeneral Adem Boduroğlu'ydu.