'Kudüs' şairi olarak tanınan Nuri Pakdil, İsrail'in 14 Temmuz'dan bu yana sürdürdüğü Mescid-i Aksa ihlalleri ve Filistinlilere yönelik tutumuna ilişkin açıklamalar yaptı.
Pakdil, Kudüs'e olan bağlılığının İslam'a olan bağlılığından kaynaklandığını söyledi. Kimliğinin de İslam dinine olan sarsılmaz bağlılığından oluştuğunu sözlerine ekleyen Pakdil, “Bununla gurur ve onur duyuyorum. Ben, uygarlığımın değer yargılarından yanayım, İslam uygarlığının savunucusuyum. Uygarlığımızın yabancılaştırma girişimleriyle yenilmiş olan hakkını geri istiyorum” diye konuştu.
Pakdil, Arap dünyasındaki yöneticilerin basiretsiz olduğu değerlendirmesini yaparak, şöyle devam etti: “Her coğrafyada Müslümanların acı çekmesine sebep olmaları beni doğrudan ilgilendirmiştir. Filistin davasına inanmış ve bu davanın başarıya ulaşması için karınca kararınca çaba sarf etmiş bir yazarım. Dünyamda, İstanbul'un özel bir yeri, Kudüs'ün ise daha özel bir yeri vardır. Mekke, Medine, Kudüs ve İstanbul sevilmeden hayatın, yani varoluşumuzun hikmeti kavranılamaz. Ezeli ve ebedi ulu önderimiz, yüce Peygamberimiz Hz. Muhammed'in, Miraç'a yükselirken en son ayak bastığı yer Kudüs'tür. Bizim eylemimizin evrenselliği oradan başlamaktadır. Kudüs'ü bunun için çok seviyoruz.”
“YAHUDİ, AVRUPA-AMERİKA EMPERYALİZMİ ADINA VEKALETEN CÜRÜM İŞLİYOR”
İlk kez 2015'te Kudüs'e gittiğini ve Kudüs'ün sanıldığı gibi çöl olmadığını anlatan Nuri Pakdil, Kudüs'ü görmenin olağanüstü heyecan verici olduğunu kaydetti. Filistinli Müslümanların, Kudüs'de şiddet ve zulümle iç içe yaşamak zorunda kaldıklarının altını çizen Pakdil, “Filistin'de İsrail'in uyguladığı terör çok somut. Bütün caddeler İsrail askerleriyle dolu. Kudüs'e İsrail askerlerinin denetimindeki bir yoldan giriliyor. Birlikte gittiğimiz arkadaşlara epeyce zorluk çıkardılar.
Filistin'de, tıpkı İkinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi, Berlin duvarı gibi tel örgülerle çevrili bir durum var. İsrailliler, Filistinlilerin el-Aksa camisine gelip namaz kılmalarını engelliyor.” şeklinde konuştu.
Pakdil, Filistin topraklarının Osmanlı'nın bir parçası olduğuna dikkati çekerek, şunları dile getirdi: “İkinci Abdülhamid'in tahttan düşürülmesiyle, sömürgecilerin Ortadoğu'yu parçalama politikaları yürürlüğe kondu. Yahudi, kendi adına doğrudan, Avrupa-Amerika emperyalizmi adına vekaleten cürüm işliyor.”