TIMETURK | ADEM YILMAZ
IKBY'de 25 Eylül'de yapılan bağımsızlık referandumu başta Bağdat yönetimi olmak üzere Ankara gibi Tahran tarafından da sert bir şekilde kınandı. İran'da Bölgesel Kürt Yönetimi'ne hava sahasını ve sınır kapılarını kapatmak gibi tedbirler alındı. İran Devrim Rehberi Ali Hamaney tarafından referandum konusunda henüz doğrudan bir açıklama yapılmazken, Hamaney'in dış politika danışmanı Ali Ekber Velayeti Barzani'nin referandum kararı alarak siyonistlerin maşası olduğunu söyledi. Hamaney'in askeri danışmanı Yahya Rahim Safevi ise Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin Tahran, Şam, Bağdat ve Ankara tarafından abluka altına alınması gerektiğini ifade etti. İran Milli Güvenlik Sekreteri Ali Şemhani başkanlığında İran meclisinde yapılan kapalı oturum neticesi IKBY'nin düzenlediği referandum kınandı.
Devrim Muhafızlarının referandumdan bir gün önce Irak sınırında tatbikat düzenlemesi, İran'ın askeri müdahale seçeneğini de akla getirdi. Devrim Muhafızlarının dış operasyonlardan sorumlu Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani'nin referandum öncesinde Barzani ile müzakeresinin sonuçsuz kalması üzerine :"Eğer Kerkük'e Haşdi Şabi saldırırsa engel olmayacağım" açıklaması da İran açısından doğrudan bir müdahalenin düşünülmediği anlamına gelmektedir. Zaten hali hazırda Irak'ta fiili olarak sahada bulunan İran'ın, dolaylı olarak Haşdi Şabi türü Şii milisler üzerinden hareket etmesi bir takım riskleri de ortadan kaldıracaktır.
ULUS BİLİNCİNİN TEKRAR UYANMASI ENDİŞESİ
Bu risklerden birisi kuşkusuz İran Kürtleri içinde ulus bilincinin tekrar uyanması endişesidir. Peşmerge güçlerinin ortak mazisinin bulunduğu İran ve Irak Kürtleri aynı lehçeyi konuşan, siyasi gelenekleri yakın iki akraba topluluk. İran'ın Kürdistan ve Kirmanşah eyaletlerinin birçok şehrinde referandum sonuçlarını coşku ile kutlayan Kürtler, İran'ın atacağı siyasi / askeri adımlarda ciddi bir faktör olacaktır.
Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasimi'nin Erbil'e yönelik alınan tedbirlerin Bağdat'ın isteği üzerine yapıldığını ayrıca belirtmesi, İran Meclis Başkan yardımcısı Mutahhari'nin; "Referanduma engel olamadık, bundan sonra Kürtlerle konuşmalı kendimizi anlatmalıyız, İran olarak bekleyip nelerin olacağını gözlemlememiz gerekiyor, duygusal davranmamalıyız sert yaklaşımların neticesi tehlikeli olabilir" sözleri bu hassasiyetin eseridir.
İRAN KÜRTLERİ İÇİN DÖNÜM NOKTASI
Kürt yoğunluklu muhtelif kentlerde referandum sonuçlarını kutlayan kalabalıklar, İran için farklı mesajlar ifade etmektedir. 1946'da Mesut Barzani'nin doğduğu günümüz İran topraklarında bulunan Mahabad'daki coşku buna örnek verilebilir. Mahabad'ın 1946'da kurulmuş 11 ay sonra yıkılmış Kürt Cumhuriyeti'ne başkentlik yapması bu mesaja ayrı bir anlam katmaktadır. Bir diğer örnek ise 1989 Temmuz'unda Viyana'da İranlı yetkililer ile müzakere ederken suikastle öldürülen İran Kürdistan Demokrat Parti eski lideri Dr. Abdurrahman Kasımlo lehine atılan "Kasımlo yoluna devam edeceğiz, Yaşasın Kürdistan" sloganlarıdır. Peşmerge'nin İran Kürtleri üzerinde etkisinin devam edişini anlamak adına Irak Kürtleri'nin yaptığı referandum bir dönüm noktası teşkil etmektedir.
Meydanlarda oluşan etkileşim, Irak Kürtleri‘ne duyulan tarihi, duygusal yakınlık referandum sonrasındaki süreçte İran için ya hep ya hiç anlayışından ziyade, itidal ve ihtiyat imajıyla baskıyı Bağdat üzerinden Şii milisler kanalıyla yapma stratejisini gerektirecektir.
DENGE SİYASETİ UZAK İHTİMAL DEĞİL
Dış politikasında zamanın ruhuna esir düşmeyen, maslahatını gözetip coğrafyaya göre argüman üreten İran'ın Kürdistan referandumu için denge siyaseti izlemesi uzak bir ihtimal değildir. İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kürdistan eyaletinden rekor oy alan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin referandum sessizliği de bununla açıklanabilir. Muhataba göre farklı tema ve tonları seçmekte başarı sahibi Ruhani'nin referandum konusunda iç dengeleri hesaba katması bekleniyor.
Velayeti Fakih ve Devrim Muhafızları'ndan Bağdat yönetimi ve Şii milisleri himayet edip cesaretlendiren sert açıklamalara karşın, hükümet kanadından hem ticari/ekonomik kaybı önlemek hem de İran Kürtlerini küstürmemek adına daha hafif tonda açıklamalar gelebilir. Bu çift seslilik kargaşa gibi algılanabilir. Fakat İran'ın stratejik anlamda bölgedeki diplomatik ve askeri kazanımlarının altında yatan sırlardan birisi de birbiriyle çelişen ifadeler ve üslup farklılığıdır. Batı'da Cevat Zarif'in mütebessim çehresiyle diyalog ve barış mesajları , Ortadoğu'da Şii milislerin motivesi için Kasım Süleymani'nin sert mizacıyla savaş vurgusu buna örnek gösterilebilir.
Siyasi müzakere ya da askeri müdahale ile Barzani'nin geri adım atması halinde İran'ın tüm Irak sathında varlığı tahkim kılınacağı gibi Ankara-Bağdat-Tahran arasındaki yakınlaşma neticesi karşılıklı ilişkiler üst seviyeye çıkacaktır. Bu etkileşime Kuzey Suriye hedefli Şam'ın da dahil olması sürpriz olmayacaktır.
KASIM SÜLEYMANİ'NİN İMAJI ERBİL'DE SARSILABİLİR
Barzani'nin geri adım atmaması, ablukanın etkisiz, askeri müdahalelerin başarısız kalması da İran açısından farklı sonuçlar doğuracaktır. Bu, Sana'dan Beyrut'a farklı coğrafi kuşaklarda hakimiyet kuran İran'ın kendi sınır hattında ters bir senaryo ile karşılaşması anlamına gelecektir. Irak'la yapılan 8 yıllık savaşın bitiminden bu yana İran'ın sınır güvenliği açısından en büyük tehdit ile karşı karşıya kalması da mümkündür. Gerginliğin artmasıyla beraber KDP-İ (İran Peşmergeleri) gibi faaliyetlerini durdurmuş bazı örgütlerin tekrar aktif hale gelmesi, İran'ın medar-ı iftiharı iç istikrarı tehdit edecektir.
Ortadoğu'da yükselen Tahran etkisinin Erbil'de duraklaması İran için prestij kaybına sebep olacaktır. İlk başarısını 1979'da Mahabad şehrinde çıkan Kürt ayaklanmalarını bastırarak elde eden İran'ın Halep, Musul operasyonlarındaki en etkili aktörü Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani'nin de imajı Erbil önlerinde sarsılabilir.
Bununla birlikte İran tarafından herhangi askeri müdahale Türk ve Arap toplumlarında Suriye meselesinden ötürü kaybedileni imajın tamiri için bir fırsata dönüşebilir. Zira hem Kerkük / Türkmen hassasiyeti hem mevcut bir Arap ülkesinin bölünme riski buna zemin hazırlamaktadır. Öte taraftan İran'ın Ortadoğu'daki politikasını Şii hilali ya da Fars yayılmacılığı diye okuyup kaygı duyan kesimler için Kürt bölgesindeki bir direniş hüsnü kabul görebilir.