Bazı kuyumcu dükkânlarında kredi kartı tefeciliği yapılıyor. Kuyumcu tabelası bulunan ve vitrinlerini altınların süslediği yerlerde kredi kartı aracılığıyla komisyon karşılığında nakit para satılıyor.
Kuyumcu görünümlü kredi kartı tefecileri komisyon karşılığında altın satıyormuş gibi vatandaşın kredi kartıyla para çekip faizli nakit para veriyor, aldığı komisyonu ise cebine indiriyor.
Yeni Akit'te yer alan habere göre, Kuyumcu tabelası bulunan ve vitrinlerini çeşit çeşit altınların ve mücevherlerin süslediği dükkânlarda vatandaşın kredi kartı kullanılarak komisyon karşılığında nakit para satılıyor.
ATM'lerden nakit para çekemediği için kuyumcu ruhsatı da verilen kuyumcu görünümlü bu yerlere gelen vatandaşlar mecburen kredi kartını uzatıp kuyumcuya komisyon vermeyi de göze alarak nakit para çektiriyor. Faizli tefeciliğin yapıldığı bu yöntem 'altın alışverişi' adı altında kamufle ediliyor. Kredi kartı tefecilerinin adlarını lekelediklerini belirten kuyumcular yetkililerin artık kronikleşmiş olan bu soruna çözüm bulmasını istiyorlar.
"BU KONUDA BİR YASAK GETİRİLMİŞ"
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan İstanbul Mücevher Kuyumcu ve Sarraflar Derneği Başkanı ve Altın ve Para Piyasaları uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, bu konunun çok eski bir konu olduğunu belirterek şunları söyledi;
''Bu konu 12 taksitle altın satışları döneminden gelmiş olan bir konu. Vitrinde altın olmadığı halde vatandaşın nakit ihtiyacını kredi kartında satış yapıyormuş gibi gösterip onu tekrar anında geri alıp parasını vermek suretiyle böyle bir tefecilik söz konusu. Vatandaş niye öyle yapıyor? Çünkü kredi kartıyla ATM'lerden nakit çekme imkânı yok. Bu konuda bir yasak getirilmiş. Çünkü çok sayıda kredi kartı var. Birinden alıp diğerine ödüyor.''
Bu konuda yetkililere hep ikazda bulunduklarını aktaran Yıldırımtürk, BDDK'nın sonunda bu çağrıları duyduğunu ama bunun zararını kuyumcuların çektiğini belirtti.
BDDK'nın o dönemde 12 taksit olan kredi kartı ile satış işlemlerini ‘0' taksite indirdiğini anımsatan Yıldırımtürk; ''Biz buna da itiraz ettik. Bunu özellikle cirolarda çok büyük etkisi olacağını, özellikle anneler günü gibi özel günlerde kredili satışlarının kuyumculuk sektöründe birinci sırada olduğunun da altını çizdik. Nitekim ‘0' taksit uygulamasıyla beraber bizim o sıralamadaki yerimizin alt sıralara indiğini gözlemledik'' dedi.
Bu durumun bir sene devam ettiğini söyleyen Yıldırımtürk; ''Nihayet bizim söylediğimize geldiler. Kuyumculuk sektörün de böyle bir taksitlendirmenin ‘0'a indirilmiş olması cirolarda çok büyük kayıplara neden oldu. O nedenle diğer sektörlerde 12 taksidin 9 takside indirilmesi sırasında da tekrar bir düzenleme yapılmaya başlayınca yönetim kurulu üyelerimizle beraber BDDK başkanı Sayın Mehmet Ali Akben'i ziyaret ettik. Bu sıkıntılarımızı dile getirdik. Bu ancak 4 takside çıkartılabildi'' ifadelerini kullandı.
Yıldırımtürk, 4 taksit uygulamasının yeterli olmadığına vurgu yaparak, altın fiyatlarının yükselmesiyle beraber ürün fiyatlarının da yükseldiğine dikkat çekti. Yıldırımtürk, bu durumda nakit alımların mümkün olmadığını ancak kredi kartıyla taksitlendirme şeklinde satışların artabileceğini belirttiklerini ancak bunun 4 taksitten öte geçmediğini söyledi.
"KUYUMCULUK SEKTÖRÜNÜ LEKELEMİŞ OLUYORLAR"
Kuyumcu gibi görünüp saat ve beyaz eşya satanların yanı sıra kredi kartıyla çekim yapıp nakit para vererek tefecilik yapanların da olduğunu belirten Yıldırımtürk, bunların tespit edilmesinin çok zor olmadığına dikkat çekerek şöyle dedi;
''Eğer o kredi kartıyla işlem yapan firmanın günlük işlemleri pos cihazından tespit edildikten sonra banka bunu maliyeye bildirmek suretiyle 'Bu işletme çok yüksek miktarda kredi kartıyla işlem yapılıyor, bunu bir inceleyin' şeklindeki bir dayanışmayla bu çözülebilir.''
Ancak bankaların böyle bir dayanışma içerisine girmediğini bunun sebebinin de bankaların sattığı paranın peşinde olması olduğunu belirten Yıldırımtürk; ''Dolayısıyla kuyumculuk sektörü buradan lekelenmiş oluyor. Biz buna karşıyız. Bu mali denetimlerle, elektronik ortamda o işletmelerin yaptığı satışların miktarları ve işletmenin büyüklüğü de göz önüne alınmak suretiyle bu denetlenebilir ve tespit edilebilir. Bu kronikleşmiş bir konu bizi çok rahatsız ediyor. Bu maliyenin kontrolü ile çözülebilecek bir olay'' dedi.
"2000'Lİ YILLARDA BU KONUDA UYARI MESAJI GELİRDİ"
Yıldırımtürk, daha önceki dönemlerde pos cihazı almanın çok kolay olmadığını aktardı. Pos cihazlarının o dönemde mali yapısının derinlemesine takip edildiğini belirten Yıldırımtürk, 2000'li yıllarda bankalardan bu konuda uyarı mesajları geldiğini söyledi.
O dönemde bazı bankalardan ''Kredi kartıyla çekip parasını verirseniz biz de bunu tespit edersek 5000 liradan başlayan cezalarla karşılaşırsınız'' şeklinde pos cihazı sahiplerine uyarılar gittiğini aktaran Yıldırımtürk; ''Daha sonra bankalarda para satma eğiliminde olduğu için o uygulama gözardı edildi'' dedi.
Bankaların da aslında bu durumdan rahatsızlık duyduğunu ifade eden Yıldırımtürk; ''Çünkü banka kendi pos cihazından para çekerek oradan istediği komisyonu alması gerekirken ne yazık ki yeni bir para yaratma şekli oluşmuş oluyor. Vatandaş da çok büyük bir komisyon uygulanmak suretiyle madur edilmiş oluyor. Bu tamamıyla tefeciliğe giriyor'' dedi.
Tefecilerin bunu nasıl yaptığını anlatan Yıldırımtürk, şunları söyledi;
''Adamın bir kuyumcu dükkânı var ama başka bir semte de beyaz eşya dükkânı var. O kuyumcu dükkânında 'ben altın alayım onun parasını siz bana verin' şeklinde bir işlem yapılacağı zaman adam o beyaz eşya sektöründen bir cihaz satmış gibi bir işlem yapıyor. Dolayısıyla böyle bir kamuflaj var bunun çok iyi denetlenmesi gerekiyor.''