AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Leyla Şahin Usta, 28 Şubat sürecini değerlendirirken, "Bizler başörtülü üniversite öğrencileri olarak aslında hep babalarımızın hüzünlü yanlarıydık." dedi.
28 Şubat sürecinde üniversite öğrencisi olan Usta, "postmodern darbe"nin 24'ncü yılında AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Usta, 28 Şubat'ın üzerinden 24 yıl geçtiğini ve Türkiye'nin çok değiştiğini ifade ederek "28 Şubat döneminde okullara alınmayan öğrenciler, işlerinden atılan öğretmenler, memurlar ve askerler, bunların hepsini Türkiye çok acı şekilde yaşadı ve çok ağır bedeller ödenerek bugün bunların hepsinden kurtulduk." dedi.
28 Şubat döneminin Türkiye için bir değişimin ve dönüşümün başlangıcı olduğunu belirten Usta, bu değişim ve dönüşüm sayesinde bu noktaya geldiğini söyledi.
Usta, o dönemi değerlendirirken "Bizler başörtülü üniversite öğrencileri olarak aslında hep babalarımızın hüzünlü yanlarıydık çünkü uzun süren bir mücadele içerisinde hep bir ötekileştirme ve örselenme, hakkımız olan eğitim hakkımızın elimizden alınmış olması ve hiçbir haklı gerekçenin de önümüze sunulmamış olması, en acısı da bu." ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki değişim sayesinde artık başörtülü kadınların ve kızların babalarının hüzünlü yanları olmadığını aktaran Usta, tam tersine babalarının mutlu ve onurlu yanlarını temsil eder konuma geldiklerini anlattı. Usta, Türkiye'de artık herkesin üniversitelerde istediği gibi eğitimini alabildiğini ve iş hayatında varlıklarını gösterebildiklerini dile getirdi.
"Buradan onlara bir prim çıkmaz"
"Başörtülü" ve "başı açık" gibi tartışmaların kalmadığını vurgulayan Usta, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ara ara yine maalesef o 28 Şubat'ın vesayetçi ve darbeci zihniyeti kendini hortlayıp gösterebiliyor. Çıkıp birileri CHP'den, hala aynı zihniyeti taşıyan ve 'Başörtülü bir hakim benim hakkımda acaba doğru karar verebilir mi?' diye, Fikri Sağlar'ın söyledikleriyle aslında bu zihniyetin bitmediğini, fırsat ellerine geçince aslında bu haksızlıkları yeniden yapmak için bir çaba içerisine gireceklerini görüyoruz. Bunları duymak üzücü. Bu insanların, hani toplumda belirli bir yer edinmiş, bir ismi olmuş ve bakanlık yapmış, bu ülke için hizmet ettiğini söyleyen insanların hala kafasının bu kadar eski ve geri kalmış bir zihniyetle devam ediyor olmasını aklım almıyor. Toplumla hiçbir sorunumuz yok, o zaman da yoktu. 28 Şubat'ın yaşandığı 1997-1999 yılları arasında da bizim başörtülü ve başı açık arkadaşlarımızla hiçbir sorunumuz yokken şimdi yeniden bu tartışmaları alevlendirmeye çalışıyorlar. Buradan onlara bir prim çıkmaz, oradan siyasi bir rant elde edemezler. Toplumumuz bunları çoktan aştı. Bu insanların söylediklerine artık itibar edilmiyor."
Toplumsal değişimin ve olgunluğun gelişmiş olmasından memnuniyet duyduğuna işaret eden Usta, "Şunu da söylüyorum bu mücadele bitmeyecek, devam edecek. Sürekli, farklı şekillerde yine bu zihniyet kendini göstermeye çalışacak. Önemli olan bizim birliğimiz ve beraberliğimiz içerisinde bu zihniyete fırsat vermiyor olmamız." diye konuştu.
"Yeni bir kıvılcım ateşlemeye çalışıyorlar"
Usta, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne Prof. Dr. Melih Bulu'nun atanmasının ardından başlatılan eylemlere ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Rektör ataması üzerinden toplum yeniden ateşlenmeye ve bir tartışma ortamı yaratılmaya çalışılıyor. Şunu da anlamıyorum, Türkiye'de 206 tane üniversite var, Boğaziçi de onlardan bir tanesi ve her üniversitenin nasıl Anayasa düzeni ve hukuka uygun olarak rektörü atanıyorsa, Boğaziçi'ne de aynı atama yapıldı. Bu şuna benziyor, birileri çıkıp bir dönem 'Dağdaki çobanın oyuyla benim oyum bir mi?' demişti, hatırlarsanız. Şimdi Boğaziçi'nde eylem yapmaya çalışan, aslında öğrenci olmayan, orayı karıştırmayı çalışan o militanlar, o teröristler şunu iddia ediyorlar 'Biz Boğaziçi'yiz ama Türkiye'deki 205 üniversiteden farklıyız, biz ayrıyız, biz özeliz'. Nedir bu? Niye böyle bir ayrıcalık ve bir özellikten bahsediliyor? Artık bunlardan vazgeçmeliyiz. Kimse kendine adından ve unvanından dolayı kanunların, hukukun ve Anayasa'nın önünde bir ayrımcılık yapılmasını beklemesin. Türkiye hukuk devleti derken hep bunu savunuyoruz, bunu söylüyoruz. Kanun ve kural ne ise o yapılmıştır. Daha tartışmaların başında aslında tamamen siyasi bir rant elde edebilmek ve oradan bir siyasi zemin üzerinden tıpkı bir 'Gezi eylemleri' tarzında yeni bir kıvılcım ateşlemeye çalışıyorlar."
"Tek bir cam kırmadık"
Bir haksızlık varsa, haksızlığa uğrandıysa hak aramak için mücadele edilebileceğini, eylem yapılabileceğini vurgulayan Usta, "(28 Şubat dönemi) Biz o dönem bir tek kaldırım taşını dahi söküp bir zarar vermedik, tek bir kamu malına dokunmadık, sınıflardan kovulurken, amfilerden atılırken sıralara tek bir çizik dahi çizmedik, tek bir cam kırmadık ve kimsenin malına da, canına da zarar vermedik ki canımız çok yanmasına rağmen, çok ciddi haksızlığa uğramamıza rağmen." diye konuştu.
Usta, birilerinin birtakım bahanelerle üniversitelerde karışıklık çıkarmaya çalıştığını, polis otolarına saldırdığını hatırlatarak "Özel otolara saldırıyor, taşlar, sopalar ve yakmalar, yani bunların hiçbiri haklı bir eylem gerekçesi değil. Ben bu vesileyle öğrenci kardeşlerimize 28 Şubat'ın yıldönümünde, biz bu ülkenin umutları olan gençlerimizin, akıllı ve başarılı olan gençlerimizin kendi hedefleriyle ilgili doğru noktalara temas etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Eğitimleriyle ilgilenmeliler, önlerine bakmalılar ve birtakım provokatif eylem yapmaya çalışan, onları sahnenin önüne koyup arkalarında gizlenen örgütlere de müsaade etmemeliler." dedi.
Usta, 28 Şubat dönemindeki eylemlerde provokatif eylem yapmak isteyen örgütlere hiçbir zaman müsaade etmediklerine dikkati çekerek her zaman öğrenci kimliğiyle haklarını aradıklarını, kimsenin kendileri üzerinden prim yapmasına ve arkalarına gizlenerek Türkiye'yi karıştırmasına müsaade etmediklerini kaydetti.