Lumpen haberleri... “Kimdir bu kadınlar? Marifetleri nedir?”
Günümüz medyasının yayın politikaları ile dışında toplumun da yüzleştiği ‘ahlaki çöküş’e dikkat çeken Engin Ardıç, her gün üst manşetlerden yansıtılan ‘lumpen haberleri’ni eleştirdi. Ardıç'ın bugünkü yazısından bir bölüm...

Oluşturma Tarihi: 2021-05-30 13:48:34

Güncelleme Tarihi: 2021-05-30 13:48:34

Eskiden bunlara "üçüncü sayfa haberi" denirdi... Çarçur haberler.

O onu kesti, bu bunu öldürdü, kaynanasını doğradı, baldızını öptü, kocaya kaçtı, gelinliğini giyemeden gitti vb.

"Seviye" düştükçe bütün gazeteye yayıldılar, sonunda birinci sayfaya, "manşet üstüne" geçip kuruldular.

Oysa orada manşetten daha önemli "flaş" haberler olurdu.

Manşet üstü, her gazetenin kardeş kuruluşunun, yani patronunun sahip olduğu televizyon kanalının reklamıyla da destekleniyor.

En kıytırık dizinin en yeteneksiz figüranı "bilmemne filminin bilmemkimi" diye pazarlanıyor. Böyle demeseler seyirci zaten tanımaz, hiç mi hiç çıkaramayacak.

En güzel örnekler, magazin zoruyla birinci sayfadan meşhur edilen Şeyma ile Serenay.

Kimdir bu kadınlar? Marifetleri nedir?

Bunun yanı sıra, televizyon haber bültenlerinin içinde sanki ayrı bir de "lumpen haberleri" köşesi oluştu.

Bültenin yarısını yutuyor.

Trafik kazaları, taşlı sopalı kavgalar, korona partileri, halay çekenler, okeyciler, çocuk kesenler, kadın doğrayanlar...

Hayatını kurtaran doktoru bıçaklayanlar...

Yeni doğmuş bebeğini çöp kutusuna atanlar... Dayak yiyen kadını kurtarmak isterken kurşunlananlar ve ölenler... Irzına geçilip öldürülen küçük kızlar...

Dikkat ederseniz hep belli semtlerde.

Oralar artık İstanbul sayılıyor.

Anadolu'dan da benzer haberler bol bol geliyor. Eline cep telefonunu alan herkes "fahri kameraman" kesildi.

Güvenlik kameraları şebekesi de sanki acımasız bir yönetmenin kurduğu macera filmi seti...

Bütün bu olup bitenlere çevrede bulunanların "duyarsızlığı" da özellikle dikkat çekiyor.

Lumpenler kudurdular. Bir kısmı da iyice bönleşti.

Herkes birbirine "dalıyor" neredeyse...

Dalmayı seviyorlar.

Toplumda müthiş bir öfke birikimi var.

Kuralsızlık da iyice yaygınlaştı.

Kavgalar taşlı sopalı olmakla kalsa... Hemen her lumpende bıçak da var tabanca da... Kimisinde pompalı tüfek...

İnsan hayatı önemsiz olduğu için de "mağdurlar ve maktuller" haberlerde yalnızca birkaç saniyelik yer tutabiliyorlar, hemen unutulmak üzere.

Müge Anlı'nın programına bakınız, orada ne şalvarlıların ne çılgın sapıklıklar peşinde koştuğunu, cinselliğin en çirkin şekliyle tavan yaptığını da görüp şaşacaksınız.

Cem Yılmaz'ın gırgırını yaptığı "Kaynım bana atladı" rezillikleri...

Bu kargaşa, "sosyal medya manyakları" tarafından da alabildiğine destekleniyor.

Orada her türlü "magandalık" örneklerini bulmak mümkün.

Dünyanın düz olduğunu iddia eden bile var.

Bunlara gülüyoruz ama bu gidiş iyi bir gidiş değildir.

Alamet ve kıyamet hani...

Köylülük çözüldü. Şehirlilik oluşamadı.

Anadolu ahlakı bozuldu, İstanbul ahlakı yok oldu. Bunların yerine yeni bir ahlak düzeni kurulamadı.