İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Osman Kavala, iddianamedeki suçlamaların hiçbirinin olgusal temellere dayanmadığını iddia ederek, suçlamaların kendi dünya görüşü, etik değerleri ve sorumlu olduğu kuruluşların faaliyetlerine taban tabana zıt olduğunu söyledi.
Gezi olaylarına ilişkin yargılandığı davada beraat ettiğini hatırlatan Kavala, buna rağmen şu an görülmekte olan davanın iddianamesinde, gezi iddianamesinden alıntılar yapıldığını söyledi.
Sanık Kavala, hayatı boyunca askeri darbelere karşı çıktığını savunarak, "Ordunun siyasete müdahale etmesini eleştirdim. Gülenci örgütlenme ağı ile hiçbir ilişkim olmadı. Darbe girişimini desteklemek hayat deneyimime, dünya görüşüme ve etik değerlerime tamamen terstir. İddianamede, Adil Öksüz'ün ABD'ye gitmesi ile benim Almanya seyahatimin aynı zamana rastlamış olmasının aramızda irtibat olduğunun delili olarak sunulması da, olağanüstü ölçüde mantıksız bir iddiadır. " dedi.
Diğer sanık Barkey ile 18 Temmuz 2016'da bir lokantada tesadüfen karşılaşmak dışında hiçbir görüşmesi ve telefon konuşması olmadığını öne süren Kavala, Barkey ile HTS sinyallerinin birbirine yakın tespit edilmesinin de, çalışma ofisi ile Barkey'in kaldığı otellerin konumu nedeniyle olabileceğini ifade etti.
Sanık Kavala, Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 2002 yılında yapılan anlaşma uyarınca, sivil toplum kuruluşlarına Avrupa Birliği'nden fon desteği sağlandığını, Anadolu Kültür Vakfının da bu kapsamda AB'den ve başka kuruluşlardan fon desteği aldığını söyledi.
Suçlamaları kabul etmedi
Vakıf olarak birçok ilde kültürel ve sanatsal etkinlikler yaptığını, atölyeler ve sergiler düzenlediklerini, bazı çalışmalarına da ödül verildiğini belirten Kavala, "İddianamede Açık Toplum Vakfı'nın faaliyetleri kapsamında bana yöneltilmiş olan suçlamalar da temelsizdir. Bu vakıf yasalara ve mevzuata uygun biçimde faaliyet göstermiş ve yasalara uygun biçimde yürütülen projelere destek vermiştir. Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olarak ben de vakfın faaliyetlerinden sorumluyum. Ancak hiçbir zaman vakfı temsil etme, vakıf adına karar verme, fon kullandırma konularında özel bir yetkim, görevim olmadı. Gerçeklikten bu kadar kopuk, bu kadar tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek bir ihlal, bir beraat, iki defa da tahliye kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam, sıradan bir hak ihlali değildir, benim için bir tür manevi, işkence haline gelmiştir. Umarım yurttaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum kalmasına yol açan, temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların en aşırılarını içeren bu iddianame türünün son örneği olur." diye konuştu.
"Alaton'un darbe girişimini 1 hafta önceden Henri Barkey'den öğrendiğini biliyorum"
Kavala'nın savunmasının ardından tanık ifadelerine geçildi. Tanık Cem Fadıl Bozkurt, Osman Kavala'nın 15 Temmuz darbe girişimiyle bir ilgisi olup olmadığını bilmediğini anlatarak, "Alaton'lar benim ortağımdı. İshak Alaton'un darbe girişimini 1 hafta önce den Henri Barkey'den öğrendiğini biliyorum. Darbeden kısa süre sonra beni İshak Bey'in doktoru aradı. İshak Bey'in dilinin altında tümör olduğunu, bir kısmını aldığını, bir kısmının yurt dışında tedavi edilmesi gerektiğini, ancak İshak Bey'in buna rıza göstermediğini söyledi. Ben de İshak Bey'i aradım. Sağlık durumundan konuştuktan sonra bana 15 Temmuz'da nerede olduğumu sordu. Söyledim. Kendisi de Türkiye'de olduğunu söyleyerek, 'Leyla Amerika'ya gitti çocuklarla.' dedi. 'Siz niye gitmediniz?' diye sordum. 'Beni bu saatten sonra alsalar ne olur' dedi." ifadelerini kullandı.
Mhakeme Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verdi.