Milliyet'ten Verda Özer, bugünkü köşesinde MArdin ziyaretini kaleme aldı. Özer, "Suriye sınırında bulunan Urfa, Hatay gibi diğer illerde mültecilerle yerel halk arasında zaman zaman çıkan çatışmalar basına yansıyor. Mardin'de böyle bir durum söz konusu değil. Gelen mülteciler buraya entegre olmuş" diye yazdı.
İşte yazısının ilgili bölümü:
"M.Ö. 4500 YILINDAN BERİ HER GELENE KOLLARINI AÇMIŞ BİR ŞEHİR"
Suriye sınırında bulunan Urfa, Hatay gibi diğer illerde mültecilerle yerel halk arasında zaman zaman çıkan çatışmalar basına yansıyor. Oysaki Mardin'de istisnalar dışında- böyle bir durum söz konusu değil. Gelen mülteciler buraya entegre olmuş. Mardin'in özü onları da kucaklamış.
Zaten şehir milattan önce 4500 yılından beri her gelene kollarını açmış. Sümer, Hitit, Asur, Pers, Roma, Bizans, Selçuklu, Artuk, Osmanlı... Hepsi burada yaşamış. Şehir onlardan kalan tüm renkleri harmanlamış. Bu yüzden sokaklarda kilisenin hemen yanında bir cami, manastırın tam bitişiğinde bir medrese görüyorsunuz.
Mihmandarlığımı yapan Muzaffer Bey'e nereli olduğunu sorduğumda, “Annem Arap, babam Kürt. Ben ikisiyim de” diyor.
Zaten Mardin'de birçok köyde Arap, Süryani, Kürt, Türk birlikte yaşıyor. Düşünün ki tüm bunlar, dinler ve ırklar arasında lime lime olmuş Suriye'nin tam sınırında oluyor! Zaten bizi sınır ötemizdeki ülkelerden ayıran tam da bu değil mi?