TBMM Basın Kulisi'nde karşılaşan AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ile İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, Libya tezkeresine ilişkin düşüncelerini paylaştı.
İYİ Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu, "hükümetin, kendilerine endişelerini ortadan kaldıracak net bilgi vermediğini" savundu.
Ağıralioğlu, "Hafter, 'Türkler geliyor.' ifadesini duyduğu andan itibaren Suudi Arabistan'a doğru kaçacak olsa olur ama bizim oraya gitme irademizi silahlanma yarışına döndürürse 'Türkler geliyor, bana bir veriyorsunuz, beş daha verin.' demeye dönerse... Burada birçok risk var, ince eleyip sık dokumamız lazım." dedi.
"Hükümetin, iradesine rağmen Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Başbakanı Fayiz es-Serrac'ın sahipsiz olduğunu" söyleyen Ağıralioğlu, "Meşru hükümet, buna rağmen sahipsiz. Bizden başka kimse Hafter'in, Serrac'ın üstüne yürümesine engel olmuyor. Hiç kimse 'Sen nereye gidiyorsun.' demiyor. 'Burada tanınmış meşru bir hükümet var. Sen bu meşru hükümeti nasıl tehdit edersin, düşürmeye kalkarsın.' diyen yok. Bizden başka böyle diyen yoksa sanki Türkiye Cumhuriyeti, hükümetimiz üzerinden tuzaklanıyor gibi. Endişelerimiz var." ifadesini kullandı.
Devletin menfaatlerinin muhafazası ve egemenlik haklarına ilişkin tereddütleri olmadığını belirten Ağıralioğlu, "Tereddüdümüz, hükümetin siyasi ferasetsizliğine, siyasi sağırlığınadır. Daha önce Orta Doğu'da deyip de başardığımız pek bir şey yoktur. Arkasını toplamak için yaptıklarımız vardır. İnşallah biz bu mevzudaki endişelerimizde haksız çıkarız. İnşallah hükümetin feraseti bu mevzuda ilk kez tutar. İnşallah biz bu endişelerimizden dolayı mahçup oluruz." diye konuştu.
"LEJYONER" TARTIŞMASI
AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu, bir televizyon kanalının canlı yayına konuk olmak için TBMM Basın Kulisi'ne geldiğini anlatarak, "Bu meseleyi hep beraber Mecliste görüşeceğiz." dedi.
Bu sırada kuliste bulunan CHP Grup Başkanvekili Altay, Akbaşoğlu ile selamlaşarak, "Biz de sizi bu yanlıştan çevireceğiz." karşılığını verdi.
Akbaşoğlu, Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresini kastederek, "Münhasır ekonomik bölge konusunda yaptığımız anlaşmanın mütemmim cüzü olan bu anlaşmanın gereğini hep beraber yerine getireceğiz." dedi.
Engin Altay, "Buna mütemmim cüz olarak bakarsanız, yedi düvele savaş ilan etmeniz lazım. Öyle bakmayın, milleti yanıltmayın. Oraya diplomat gönderin, asker değil. Mehmetçiği lejyoner gibi kullanmak bu Meclise yakışmaz. Çok ayıp." ifadelerini kullandı.
Akbaşoğlu, Altay'a "Milleti siz yanıltmayın. Diplomat da gönderiyoruz asker de. Hak ve menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa onu görevlendiriyoruz. Mehmetçiğe böyle bir sıfat takmak en büyük ayıp." karşılığını verdi.
Altay, "Sıfat takmak değil Mehmetçiği lejyoner gibi kullandırmayın diyoruz. Bu kadar basit. Siz Mehmetçiği, Mehmetçik olmaktan çıkarıyorsunuz." dedi.
"BU ASLA PARTİ PATIRTI MESELESİ DEĞİL"
Kısa süreli tartışmanın ardından açıklamalarını sürdüren AK Parti Grup Başkanvekili Akbaşoğlu, tezkereyi, Türkiye'nin hak ve menfaatleri ile Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) aldığı kararlar doğrultusunda, uluslararası hukuktan doğan haklar kapsamında Meclise getirdiklerini söyledi.
Tezkerenin hukuki dayanağının uluslararası hukuk olduğunu belirten Akbaşoğlu, Arap Baharı sürecinde Libya'da da bir istikrarsızlık ve iç savaşın söz konusu olduğunu, BM'nin Libya'da tarafları bir araya getirdiğini ve Ulusal Mutabakat Hükümetinin kurulduğunu anımsattı.
Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin, BM'nin tanıdığı hükümet olduğunun altını çizen Akbaşoğlu, Türkiye'nin de bu hükümet ile uluslararası hukuk çerçevesinde Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına ilişkin bir mutabakat muhtırasının yayınladığını vurguladı.
Bu mutabakat muhtırasıyla Türkiye'yle kurulan oyunların, tuzakların tarihin çöp sepetine atmış olduğuna dikkati çeken Akbaşoğlu, şöyle konuştu:
"Nasıl ki Barış Pınarı Harekatıyla yapılmak istenen operasyonları yırtıp attıysak aynı şekilde Doğu Akdeniz'de hidrokarbon, doğal gaz ve petrolün yanı sıra diğer hak ve menfaatlerimizle ilgili hususlara ilişkin Türkiye'yi Antalya Körfezine sıkıştırmaya yönelik hamleleri de boşa çıkartmış oluyoruz. 21. Yüzyılın önemli tarihi stratejik anlaşmalarından birisini Libya ile imzalamak suretiyle denizden komşu olduk. Bunun gereği olarak askeri ve güvenlik iş birliği anlaşmasını BM'nin tanımış olduğu hükümetle imzaladık. Bunun gereği olarak da söz konusu tezkere TBMM'nin iradesine sunulmuş olacak. Bununla beraber biz Libya'da istikrarın, demokrasinin ve siyasi birliğin sağlanmasına, orada bulunan Türk vatandaşlarımızın, firmalarımızın güvenliğinin sağlanmasına iç huzurun sağlanmasına vesile olacağız.
Ayrıca Türkiye'nin uluslararası birtakım güçler tarafından dışlanmışlığını ortadan kaldıracak nitelikte kendi hak ve menfaatlerini korumak ve gelecek nesillere aktarma hususunda bir devlet politikası olarak bu hamleyi yapıyoruz. Bu asla parti, patırtı meselesi değildir. Meseleye ideolojik bakılamaz. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 'Lejyoner gibi kullanmayın' şeklinde bir yaklaşımda bulundu. Mehmetçiğe böyle bir isimleme ve sıfatlandırma asla kabul edilemez. Şanlı Mehmetçiğimiz her zaman başımızın tacı, gözümüzün nurudur. Bu sıfatlandırmaları reddettiğimizi belirtmek isterim."
"AKDENİZ'İN, ANTALYA'NIN SAVUNMASI DA LİBYA'DAN BAŞLAR"
Muhammet Emin Akbaşoğlu, Altay'ın, BM'nin tanıdığı Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni "cihatçı", CIA ile yakınlığı bilinen Hafter güçlerini ise "daha makul" ayrımı yaparak tanımladığını söyledi.
Altay'ın meseleye ideolojik yaklaştığını bu sözlerle ifade ettiğinin altını çizen Akbaşoğlu, şöyle devam etti:
"Buradan hareketle Türkiye hükümetine eleştiriler getirmeye çalıştı. Tezkere'ye 'hayır' oyu verileceğini ifade etti. Bu, CHP'nin meseleye milli menfaatler noktasında yaklaşmadığını gösteriyor. CHP ideolojik bir yaklaşım içerisinde tutum ve davranış sergiliyor. İYİ Parti sözcüsü de birtakım açıklamalarda bulundu. Kendisinin de kabul ettiği şey şu; Bilge Kral Aliye İzzet Begoviç'in, 'İstanbul'un savunması Bosna'dan başlar' sözleridir. Akdeniz'in, Antalya'nın savunması da Libya'dan başlar. Dolayısıyla bu sözü kendisinin de kabul ettiğini söyledi.
Tutum ve davranışı, aklı ve kalbi bunu emrediyor lakin kendilerine gelen birtakım yaklaşımlarla maalesef farklı kararlar veriyorlar. Aslında biraz evvel de bunun itirafında bulundu. Dolayısıyla hem İYİ Parti'ye hem de CHP'ye bu konuda 100 yıl önce Mustafa Kemal Paşa'nın durduğu yerde durmalarını söylüyorum. Bu konuda toplu bir müdafaayı ortaya koymak gerektiğini ifade ediyorum. Bu noktada milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeye davet ediyorum. Ayrıksı otu gibi başkalarının gıdıklayacağı yumuşak karınlar bırakmamalarını kendilerine tavsiye ediyorum. Aklıselimle hareket etmelerini hatırlatmak istiyorum."
Akbaşoğlu, meselenin 82 milyonu ilgilendirdiğini, bu konuda ideolojik yaklaşımlarla hareket edilemeyeceğini sözlerine ekledi.