Camilerin İslam medeniyetinin önemli bir taşı olduğunu dile getiren Yılmaz, ''Bu yüzden camilerle ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla 1 ile 7 Ekim tarihleri arasında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak kutlanmaktadır. Burada amaç hem kendi görevlilerimizin görevlerinin farkında olması hem de toplumun bu manada uyarılması adına farkındalık faaliyetleri yapmak.'' diye konuştu.
Yılmaz, son yıllarda farklı etkinliklerle cami merkezli hizmetlerin gündeme taşınması adına önemli faaliyetler yapmaya çalıştıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
''İstanbul Müftülüğü olarak bu hafta içerisinde hizmet vermiş kadim üstatlarımızı, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren iz bırakmış İstanbul müftülerini tanıtan programlar yapıyoruz. Geçtiğimiz 4 yılda, İstanbul'un 4 müftüsünü tanıttık. Bu sene cumhuriyetten sonra 5. müftü olan Ali Fikri Yavuz Efendi'yi tanıtacağız. Bu sene 'cami ve medeniyet' konusuna vurgu yapacağız. Camiden nasıl bir medeniyet doğduğunu, cami nasıl merkez oldu, caminin nasıl medeniyetin oluşmasına katkı sağladığını anlatacağız. Camiler haftasını bu bakımdan önemsiyoruz. Bu hafta vesilesiyle gerek basın organlarında, hutbelerde, vaazlarda, konferanslarda, seminerlerde ve paneller de caminin medeniyetimize katkısını, medeniyet değeri olarak ne anlam ifade ettiğini insanlara anlatacağız.''
''İstanbul adına rol model olmuş imamlarımız var''
Din görevlilerinin mesleki liyakatlarını artırmak için hizmet içi eğitim kursları düzenlediklerini ifade eden Yılmaz, eksikleri olan imamların bu sıkıntısını eğitimlerle giderdiklerini vurguladı.
Yılmaz, imamların, camilerini eğitim merkezi haline getirdiğini ve insanları namaz vakitlerinin dışında motive etmeye çalışan işler yapmaya çalıştığını aktararak, ''İstanbul adına rol model olmuş imamlarımız var. Camisinde uyuşturucuyla mücadelede çocukları kazanıp camiye getirmeye çalışan, üniversite öğrencilerine burs bulup camisinde cemaatinde değerlendirme imkanları arayan, yaz Kur'an kursunda tanıdığı çocukları kışın da camisinde misafir ederek onları istikbale hazırlamaya çalışan çok heyecanlı ve bundan zevk alan hocalarımız var. Bunların sayısı giderek artıyor. Diyanet İşleri Başkanlığımız da bu tür imamlarımızı ödüllendiriyor.'' değerlendirmesinde bulundu.
Din görevlilerinin camileri açıp kapatan, namaz vakti geldiğinde namaz kıldırıp namazdan sonra camiyi terk eden insanlar değil namazın öncesinde ve sonrasında cemaatle buluşan kişiler olması gerektiğinin altını çizen Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Camiler, sabah namazından yatsı namazına kadar insanların gelip rahat namaz kıldığı, ibadet ettiği, bilgi ve duygu transferine ulaştığı mekanlar olsun istiyoruz. İnsanların hava alma ihtiyaçlarının camilerde karşılanabileceği ortamlar olsun istiyoruz. Camilerimiz fonksiyonel olsun istiyoruz. Cami sadece belli yaştaki insanlara değil çocuklara, gençlere, yaşlılara, engellilere, kadınlara da hizmet veren ortamlar sunsun. Bununla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'yla görüşmelerimiz oldu. Bundan sonra yapılan camilerin bu tür çok fonksiyonu olmasıyla ilgili adımlar atılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın da cami yerinin tespitinde ve caminin projelendirilmesinde etkin olması ile yasal alt yapı hazırlandı. Bundan sonraki süreçlerde, bu manada fonksiyonel cami ve her türlü insanın kendisine ait hizmet sunulabildiği ortamlara sahip olan cami şeklinde çalışmalarımız var.''
''945 camide kütüphane kuruldu''
Yılmaz, İstanbul'daki camilerde kütüphane kurulması çalışmalarının devam ettiğini belirtti.
İstanbul'da 39 ilçe olduğunu dile getiren Yılmaz, ''Bu ilçelerde bulunan 945 camide kütüphane kurulmuş vaziyette. Kütüphane kurma çalışmaları devam ediyor. Biz bu sayının 3 bin 365 caminin tamamına yayılmasını istiyoruz. Kitap okuma alışkanlığını arttıracak her türlü ortamı değerlendirmeye çalışılıyoruz.'' dedi.
''İstanbul'da 10 bin camiye ihtiyaç var''
Yılmaz, İstanbul'da cami sayısının yeterli olmadığına dikkati çekerek, ''İstanbul'da olması gereken cami sayısı, nüfusa göre 15 bindir ama bugün İstanbul'da 3 bin 365 cami var. İstanbul'da en azından 10 bin tane daha camiye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyorum. İstanbul'da bazı yerlerde 50 bin kişiye, 30 bin kişiye bir cami düşüyor. Bu çok büyük bir rakam. 30 bin kişin olduğu yerde bir tek cami bulunması, özellikle cemaatin en yoğun olduğu zamanlarda yer bulamamasına neden oluyor. İnsanlarımızın cami ihtiyaçlarının karşılanacağı adımların atılması lazım.'' ifadelerini kullandı.
İstanbul'da 1999 depreminden önce yapılmış camilerin deprem yönetmeliğine göre yeniden yapılması gerektiğini ifade eden Yılmaz, ''Tarihi camilerimizde bir problem yok. Kadıköy'de böyle bir çalışma var. Kentsel dönüşümde 20-30 kadar camimiz yeniden yıkılıp yapılacak. Aynı şeyin İstanbul'un pek çok yerinde geçerli olduğunu düşünüyorum.'' diye konuştu.