Muhammed bin Selman'ın 'kanalı' neyi gizliyor?
Suudi Arabistan'ın Katar ile arasına bir kanal açarak bu ülkeyi karadan koparacağı ve bir ada haline getireceği iddia edildi. Hayata geçmesi ve gerçekliği akıllarda soru işaretleri oluşturan haberler, 'Suudi Arabistan'daki asıl gündem Riyad'ın İsrail politikası ve 'ılımlı islam' değil miydi?' diye sorduruyor...

Oluşturma Tarihi: 2018-04-07 08:39:51

Güncelleme Tarihi: 2018-04-07 08:39:51

TIMETURK | HABER MERKEZİ
PINAR HİLAL BALTA

Suudi Arabistan'da internet üzerinden yayın yapan "Sabq" gazetesinin haberine göre Suudi Arabistan, Katar ile arasındaki 60 kilometrelik tek kara sınırında kanal inşa edecek.

PROJE HAZIR

Haberde, projenin resmi makamlar tarafından onaylanmayı beklediği, Suudi Arabistanlı 9 yatırımcı firmanın bir araya geldiği ve yaklaşık 2,8 milyar riyal maliyet oluşturacağı iddia edildi. Yani proje hazır, bir imzaya bakıyordu...

KILIF: TURİZM

İlgili haberlerde bu projenin yapılış amacının ise 'turizm' olduğu anlatılıyor, 60 kilometre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde ve 20 metre derinlikle planlanan kanalın, sadece 12 ay içinde tamamlanabileceği söyleniyordu. Peki gerçekten böyle mi?



Diriliş Postası Yazarı İsmail Yaşa, bugünkü köşesinde bu konuyu inceleyerek, "Suud'un çılgın kanalları" başlıklı bir yazı kaleme aldı. "Haberi ilk okuduğumda kendi kendime şöyle dedim: Herhalde kanalı açtıktan sonra hep birlikte ayaklarıyla iterek Katar'ı Suudi Arabistan'dan uzaklaştıracaklar!” diyen Yaşa, "Suudi Arabistan o kanalı açınca Katar yine orada kalacak. Yani bir gemiye dönüşüp uzaklaşıp gitmeyecek. O zaman bu projenin mantığı ne?" diye sordu.

"FAKAT MUHTEMELEN KATARLILAR BUNA SEVİNİR..."

'Projeyi' irdeleyen Yaşa, şunları yazdı:

"Katar'dan gelecek bir askeri kara harekâtını önlemek mi? Yoksa Katarlıların sınırı geçip gizlice Suudi Arabistan'a girmelerine ve olası bir mülteci akınına karşı tedbir mi alınıyor? Açılacak kanal Basra Körfezi'ndeki yoğun gemi trafiğini mi rahatlatacak yoksa gemiler için yolu mu kısaltacak? Şayet Suudi Arabistan medyasının duyurduğu projenin amacı Katar'ı cezalandırmak ise kanalın açılmasından Katar nasıl bir zarar görecek?

Suudi Arabistan sınırı ve hava sahası Katar'a zaten aylardır kapalı. Yani amaç ülkenin dünyayla kara bağlantısını kesmekse bunun için kanal inşasına gerek yok. Söz konusu “çılgın kanal” iki ülkeyi birbirinden ayıracak şekilde tam sınıra inşa edilecekse bir yakası Suudi Arabistan'a ve diğer yakası Katar'a ait olacak demektir. Katarlılar böyle bir şeye herhalde sevinirler.

Fakat anladığım kadarıyla kanal tümüyle Suudi Arabistan topraklarında, sınırdan yaklaşık bir kilometre içeride olacak. Kanalın batı yakasında oteller ve turistik tesisler yer alırken, doğu yakası ise askeri güvenlik bölgesi olarak kullanılacak. Tabii kanal gerçekten inşa edilirse…"

Katar'dan bir karikatür: Suudi tarafı "Deniz kanalını inşa edeceğim" diyor. Katar tarafı ise kürek uzatıyor.

BİR PROJE DAHA VARDI

İki buçuk yıl önce “Suudi Arabistan Yüzyılı” başlığıyla gündeme gelen “Selman Kanalı” adında bir başka kanal projesinin daha olduğunu belirten Yaşa,18 Nisan 2016'da Suudi Arabistan Okaz gazetesinin sitesinde yayınlanan haberi şu şekilde aktardı:

- Haberin üst başlığı: "Mühendislik araştırması nükleer, sanayi ve zirai kentler tesis edileceğini ortaya çıkardı."

- Haberin başlığı: "Suudi Yüzyılı Projesi… Körfez'i Arap Denizi'ne bağlayacak kanal Hürmüz'e alternatif olacak.”

Yaşa şöyle devam etti:

"Okaz'ın haberinde, bir kısmı Yemen topraklarından geçecek kanal projesinin hayata geçirilmesi için tüm hazırlıkların tamamlandığı öne sürülüyor. Haberde ayrıca Hürmüz Boğazı'nın İran tarafından kapatılması ihtimaline karşı petrol sevkiyatının kesintisiz olarak devam etmesini sağlaması planlanan kanal boyunca 10 adet nükleer santral inşa edileceği yazıyor. Bir veya iki değil, tam 10 nükleer santral… Sabq haber sitesinde 2 Eylül 2015'te yayınlanan haberde de Riyad'daki “Arap Yüzyılı” Araştırma Merkezi Başkanı Saad Bin Ömer'in “Selman Kanalı” adı verilen proje hakkındaki görüşlerine yer veriliyor. Bin Ömer, 630 kilometresi Suudi Arabistan sınırları içinde ve 320 kilometresi Yemen topraklarında inşa edilecek kanalın beş yılda tamamlanacağını açıklıyor. Eylül 2015'ten bu yana iki buçuk yıl geçti. “Selman Kanalı”nın yarısının tamamlanmış olması gerekir. Fakat gerçekte çivi dahi çakılmış değil."

RİYAD'IN SANAL HAMLELERİ ve KATAR'A 'DOKUNAMAMANIN' ÖFKESİ

“Katar sınırına kanal” haberini okurken iki noktayı göz önünde bulundurmak gerekir: Birincisi, Suudi Arabistan yönetimi bu tür haberlerle halka gaz vermeyi sever. Hatırlarsanız bir süre önce de animasyonla Tahran'da rejimi devirmişti. İkincisi ise Katar'a bir şey yapamamanın verdiği kin ve öfke. O duygular işte bu tür haberlerle dışa vuruluyor."

SUUDİ ARABİSTAN'DA GÜNDEM 'ILIMLI İSLAM' ve SELMAN'IN ABD-İSRAİL HAMLELERİ DEĞİL MİYDİ?

Riyad yönetiminin "Katar'ı bir adaya dönüştürme" hayali Suudi halkının ne kadar ilgisini çeker ve ülkede ne derece gündem oluşturur bilinmez. Fakat tahtın Veliahtı Muhammed bin Selman'ın 'şimağ'ını çıkarıp takım elbise giydiği, Google'ı ziyaret ettiği ve İsrail'e göz kırptığı ABD ziyaretinin gündem olacağı kesin. Zira Veliaht, Riyad'ın İsrail politikalarının geniş çaplı bir 'yumuşama' gösterdiğini tüm dünyaya ilan etmişti. Prens Selman "İsraillilerin kendi ülkelerine sahip olma hakkını tanıdığını" belirterek, "Ülkemizin Yahudilerle bir sorunu yok. Peygamberimiz Muhammed (SAV), Yahudi bir kadınla evlenmişti. Sadece arkadaşlık değil, evlilik yaptı. Peygamberimizin komşuları Yahudiydi. ABD'den, Avrupa'dan Suudi Arabistan'ı ziyaret etmek için gelen çok sayıda Yahudi bulabilirsiniz. Hristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler arasında bir sorun yok" demişti. Fakat yalnızca ilk gününde 15 Filistinlinin şehit edildiği "Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü"ndeki İsrail vahşetine değinmemişti. (Şu an şehit sayısı 22'ye yükselmiş durumda.) Prens'in bu konu hakkında konuşmayacağından röportaj verdiği Atlantic dergisi muhabiri Jeffrey Goldbery de çok emindi. Bu sebeple röportaj öncesi şöyle bir değerlendirme yapmıştı: "Veliaht'ın bu konular üzerine görüşlerini belirteceğini de zannetmiyorum. Birçok Arap ülkesi gibi Suudiler de Filistinlilerden yoruldu."

Öte yandan ABD ziyareti Selman'a biraz pahalıya mal olmuştu. ABD'nın Suriye'den çekilmesini istemeyen Riyad yönetimi konuyla yakından ilgilenmiş, bu ilgi Trump'a "Çekilmemizi istemiyorsanız parasını ödeyin" dedirtmişti. Amerikan AP haber ajansının, adının açıklanmasını istemeyen üst düzey Beyaz Saray yetkililerine dayandırdığı habere göre Trump yaklaşık 4 milyar dolar istiyor. Hatta iki ülke bu konuda anlaştı...

Muhammed bin Selman'ın İsrail politikalarını gölgelemek istediği aşikâr, fakat bunun için "Katar'ı bir ada haline getirip yalnızlaştırıyoruz, istediğimiz zaman ambargo uygulayacağız"dan daha kullanışlı bir "gündeme" ihtiyacı var. Zira ne Suudi, ne İran ne de Türk toplumlarında 'uluslararası' hiç bir dalgalanma "İsrail'in haksız işgalinden" daha mühim bir gündem olmadı ve olmayacak gibi görünüyor.

(Haberlere gitmek için fotoğraflara tıklayınız)