Küreselci çevrenin ‘üst akıl, illüminati, stratejik akıl, şeytani akıl' gibi sıfatlarla da anıldığını hatırlatan Akan, adı ne olursa olsun bu yapının aynı yapı olduğunu belirtti.
Akan şöyle konuştu:
“Bu tür terimlerle kastedilen yapının devletler üstü, ulus devletler üstü bir yapılanma. Bu yapılanma, küresel sermayeyi elinde bulunduran bir azınlık. Bu yapı medyayı, sermayeyi, düşünce kuruluşlarını, büyük şirketleri kontrol ediyor.
Elbette bu yapı sonsuz bir güce sahip değil. Gözümüzde çok büyütmeye gerek yok ancak önemli olan bu yapının elindeki en büyük koz olan sermayeleri ile devletleri bir sarmalın içerisinde hapsetmiş olduklarını görmek. İnsanların devletlere ihtiyaç duyduğu bütün alanlarda bu yapılar faaliyet halinde.
Bu gücü bertaraf edecek, sermaye gücünü kıracak kararlar alınabilir. Ancak her alanda kuşattıkları ve bunu demokrasi kılıfıyla uyguladıkları için bunlara bir şekilde dokunulamıyor.”
Mayer Amschel Rothschild'in ‘ülkelerin ekonomisini bana verin, kanunlarını kim yaparsa yapsın…' sözünü hatırlatan Akan, ‘bütün mesele budur' dedi.
Akan şöyle devam etti:
“Ülkelerin ekonomilerini çökertebilecek enstrümanlara sahipler. David Rockefeller'in 1991 yılında Almanya'nın Baden Baden şehrinde yapılan Bilderberg toplantısı öncesinde gazeteciler kendisine şöyle bir soru yöneltmişti:
‘Bunca yıldır bu toplantıları yapıyorsunuz. Hedefiniz nedir?'
Rockefeller, ‘Uluslarüstü, bankerlerden oluşan elit bir yapı oluşturmak. Çünkü ulus devletlerin başına gelen insanlar gelip geçidir. Bu dünyayı daha iyi düşünen insanlar sermayeyi elinde bulunduran insanlardır. Bu insanlar dünyanın mahvolmasını istemezler. Dünyayı en iyi bunlar düşünür.” şeklinde cevap veriyor. Bill Gates: ‘Ben hizmet tanrısıyım'
Büyük zenginlerin derdi sadece para kazanmak değil. Para gücü olmadan dünya düzeni değiştirilemez ancak başka bir şey daha var. Bu yeni dünya düzeninin bir de ‘tanrısı' olması gerekiyor. Bir yandan doğayı yok ederlerken insanı yeniden (yaratmak kelimesini kullanmak istemiyorum) bütünüyle ele geçirmek, her şeyin genetiğini değiştirmek, ağaçlardan tüm canlılara kadar… En son insanın genetiğine gelindi. Bunu da değiştirebiliyorlar. İnsan genetiğini değiştirebilecekler. İnsanların yerine robotları ikame edecekler. En üstte ‘yapay tanrı' düşünüyorlar. Buna ‘Lucifer' diyenler de var. Bill Gates'e bu hususta bir soru sorulmuştu. Dünyanın her yerinde, tarımda, ekonomide, iklim değişikliğinde fon yapmadıkları alan yok gibi. GDO'lu bitki çalışmaları fonlanıyor. Yeni bir insan, yeni bir doğa... Gates'e bu husus sorulduğunda ‘ben hizmet tanrısıyım' diyor. Bir ‘sıfırlama varsa bunun mimarı olur' diyor.
Gates bu güce tek başına sahip değil. Bu yapılar kendi arasında da rekabet ediyormuş gibi görünür. Sun Valley adlı ABD'deki kasabada küresel şirketlerin yöneticileri her yıl bir araya gelirler. 1970'li yıllardan bu yana düzenli olarak buluşup, ‘hem ziyaret, hem ticaret' görüşmeleri yaparak aralarında iş bölümüne giderler. “Sansür ve iklim değişikliği”
Son toplantıları geçtiğimiz 6 Temmuz'da yapıldı. O toplantı hakkında ‘bundan sonra müthiş bir sansüre hazır olalım' demiştim. Facebook'un kurucusu Zukckerberg de, Musk da oradaydı. O toplantıda alınan ilk karar sansür ve karartma oldu, diğeri ise “iklim değişikliği”…
Bu yapı, ‘uluslararası hukuk' diye bir şey tanımıyor. Bu yapıda ‘hak-hukuk' denilince ‘güç' akla geliyor.
Bunun çözümü yok mu? Var. BM çatısı altında liderler bir araya gelip mevcut sorunları ortak bir görüş içerisinde ifade edebilir. BM toplantılarında teknolojik dayatma ve sermaye tekelini ulus-devletlere karşı kullanmalarına itirazlarını dile getirmeliler.