Bağlar ilçesi kırsal Tavşantepe Mahallesi'nde 21 Ağustos'ta kaybolan, 19 gün sonra dere yatağında, çuval içerisinde ve üzeri taş ve çalılıklarla kapatılmış cesedi bulunan Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 10 şüpheliden ağabeyi Enes Güran'ın ifadesi ortaya çıktı.
OLAY GÜNÜNÜ ANLATTI
İfadesinde olay gününü anlatan Enes Güran, “Malatya'nın Arguvan ilçesinde, olay öncesinden yaklaşık 1.5 aydır çalışıyordum. 20 Ağustos'ta saat 19.00'da otobüs ile evime gelmek için yola çıktım. Hem ağabeyim Baran askere gideceği hem de kuzenim U.'nun düğünü olacağı için iş yerinden izin alarak gelmiştim. Olay günü annem, evden çıktıktan yaklaşık yarım saat sonra eve geri döndü. Geri döndüğünde biz acıktığımızı söylediğimiz için bize yemek hazırlamaya başladı. Hep birlikte annemin hazırladığı yemeği yedik. Yemekten sonra saat 13.00 sıralarında kardeşim Narin saate bakarak anneme Kur'an kursunun vaktinin geldiğini söyledi. Hatta annem havanın sıcak olması sebebiyle ‘Gitme' dedi ama Narin hem arkadaşları hem de kuzenlerimiz olan H. ve F. gittiği için ısrarla gitmek istedi. Daha sonra Narin Kur'an kursuna gitmek üzere evden ayrıldı. Ben de yol yorgunu olduğum için oturduğumuz odada klima da olduğundan uyudum. Hatırladığım kadarıyla saat 16.00 civarlarında uyandım. Uyandıktan sonra evden çıktım. Çeşmenin olduğu tarafa doğru gittim ve orada ağacın dibinde oturdum. Sonra markete giderek kendime bir adet enerji içeceği aldım. Eve gittiğimde saatin kaç olduğunu hatırlamıyorum. Daha sonra annem yanıma gelip babamı arayarak yemeğe gelip gelmeyeceklerini sormamı istedi. O esnada telefonumun şarjı bitti ve telefonum kapandı. Telefonumu şarja taktım ancak telefon şarjda kapalı vaziyetteydi. O nedenle annemin telefonundan aradım. Babam ve annem telefonda konuştular. Babam yemeğe yetişemeyeceklerini söyledi. Annem yemek hazırlarken bana ahırın penceresinden hindilerin çıktığını söyledi. Ben de penceresini kapatmak için dışarı çıktım. Bir süre arkadaşlarımla konuştuk ve sonrasında annem seslenerek beni ahırın yanına çağırdı. Ahırın yanına gittiğimde öncelikle ahırın penceresini kapattım. Sonrasında annem ile beraber hindileri içeriye bıraktık. Ahırda dikkatimi çeken bir dağınıklık ya da başka bir durum olmadı” dedi.
‘NARİN'İ N KAYIP OLDUĞUNU DUYUNCA KÖYLÜLER DE ARAMAYA BAŞLADI'
Narin'in kaybolduğu anı ve sonrasını anlatan Güran, “Sonra ben tekrar arkadaşlarımın yanına tepeye doğru yöneldim. Annem de hatta arkamdan gelerek o sırada sigara içen arkadaşlarıma içmemeleri için nasihatte bulundu. Sonrasında annem eve doğru gitti. Ben de bir süre daha onlarla oturdum. Akşam olmaya başladığı için ayrılalım, dediler. O esnada kardeşim M. de cami tarafından eve doğru geliyordu. Onu da alarak eve geldim. Eve geldiğimde kardeşim E. ve annem evdelerdi. O esnada saatin kaç olduğunu tam olarak hatırlamıyorum ancak akşam ezanı okunuyordu. Annem sofrayı serdi. Mutfağa giderken bana ‘Narin nerede' diye sordu. Ben de Narin'i görmediğimi söyledim. Daha sonra annem telefonunu isteyerek önce K.G.'yi aradı ancak telefonu kapalı olduğu için onunla konuşamadı. Sonra H.G.'yi aradı ancak o da görmediğini söyledi. Daha sonra evden dışarı etrafa bakmak için tepeye doğru çıktık. Bizim tepeden M.G.'nin evi göründüğü için annem onlara seslenerek Narin'i sordu. Onlar da olmadığını söylediler. Daha sonra kardeşim M. ile camiye doğru indik. Kardeşim M.'yi halam A.'nın evine bakması için gönderdim. Ben de etrafta seslenerek kardeşimi aramaya başladım. Bir süre sonra zaten köylüler de kayıp olduğunu duyunca aramaya başladılar. Kardeşim Narin gelinliği merak ettiği için amcam E.'nin evine gitmiş olabileceğini düşünerek onunda evine gittim. Evin etrafına baktığımda kimseyi göremedim. Daha sonra tekrar camiye doğru döndüğümde babam Arif Güran'ın geldiğini gördüm. Babamı kimin ne zaman arayıp haber verdiğini bilmiyorum” diye konuştu.
‘İLK GECE BİR YERDE UYUMUŞ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNDÜM'
Daha önce arama çalışmalarının 4'üncü gününde gözaltına alındığı, 29 Ağustos'ta serbest bırakıldığını belirten Güran, ifadesinde şöyle dedi:
“Babam da geldikten sonra herkes Narin'i aramaya başladı. Bir süre sonra da Jandarma köyümüze geldi. Jandarmayı kimin aradığını bilmiyorum. O saatten sonra hepimiz köyün her yerinde kardeşim Narin'i arıyorduk. Aramanın ilk günlerinde dikkatimi çeken bir durum hiç olmamıştı. Herkes Narin'i arıyordu. İlk gece bir yerde uyumuş olabileceğini düşündüğümden sabahı bekledik. Sabah da bulamayınca kanala düşmüş olabileceğini düşündük ancak orada da bulamadık. Zaten üçüncü günden sonra Jandarma ekipleri arama yaptıkları için çalışmaları etkilememek için artık bize arama faaliyeti yapmamamızı söylediler. Ben arama çalışmalarında evde veya çevrede herhangi bir söylenti duymadım. Aile zaten toplansa da biz yaşımız itibariyle katılmazdık. Aramaların 4.'üncü günü Jandarma ekipleri beni aldılar. Aramaların 9'uncu günü yani 29 Ağustos'ta serbest bırakıldım. Serbest bırakıldıktan sonra köye geldiğimde H.G.'nin evine gittim. Ailem de oradaydı. Aile büyüklerinin büyük kısmı oradaydı ancak Salim Güran'ın orada olup olmadığını hatırlamıyorum. Bana ne olduğunu aile büyüğümüz H.G. öncelikle sordu. Ben de kolumdaki iz, gözümdeki morluktan bahsettim. Bunlarda kolumdaki izi ben kendim Narin kayıpken üzüntüden yaptığımı söyledim. Gözümdeki morluğun da hem sinirden kendime vurmamdan ya da mısır tarlasında arama yaparken olabileceğini söyledim.”
‘BİR GAZETECİDEN NARİN'İN BULUNDUĞUNU ÖĞRENDİM'
Narin'in cansız bedeninin bulunduğu 8 Eylül tarihini anlatan Güran, “Ailemden, olayla ilgili tahminde bulunan benim yanımda hiç olmadı. Narin'in bulunduğu gün olan 8 Eylül tarihine kadar da ailemden ve çevremden dikkatimi çeken şüphelendiğim hiçbir durum olmadı. 8 Eylül tarihinde de ben camide olduğum esnada bir gazetecinin söylemesi üzerine olayı öğrendim. Önce inanmak istemedim ancak sonra gazeteci, Bakanın açıklama yaptığını bize göstermesi üzerine haberdar oldum. Sonra eve doğru ağabeyim Baran'la birlikte gittik. İlk anda evdekilerin haberi yoktu. Ben kardeşlerimi alarak teyzemlere doğru gittik. Oradan bir telefon aldım ve canlı yayına girdim, haberi gördüm. Eve döndüğümde herkesin ağladığını görünce ben de ağlamaya başladım. O sırada ben bizim evin balkonunda iken kadınların kavga ettiğini gördüm. Oraya gittiğimde teyzem Y. ve M.'nin tartıştığını gördüm. Onları ayırırken ne olduğunu sorduğumda teyzem bana M.G.'nin ‘Ben böyle olacağını biliyordum' şeklinde konuşması üzerine tartıştıklarını söyledi. O sırada Birsen de teyzem Y.'ye saldırmaya çalışıyordu. M.G. de gelip araya girince ayırdık. M.G., kızları M. ve Birsen'i uzaklaştırdı. Ben de teyzemi biraz uzaklaştırdım ve bizim eve götürdüm. O esnada bir kadın ‘Erkekler sizin yüzünüzden birbirine girdi' diyerek bağırdı ancak bunu kimin söylediğini görmedim. Ben o gün bir süre sonra Jandarma tarafından alındım ve bugüne kadar da gözaltında bulunmaktayım” dedi.
DAHA ÖNCEKİ İFADELERİNDE ÇELİŞKİLİ SAATLER VERMİŞ
24 ve 25 Ağustos'ta jandarma ekiplerine verdiği ifadenin hatırlatılması üzerine Enes Güran, “Her ne kadar kardeşim Narin'i saat 16.30 sıralarında aramaya başladığımı söylemiş isem de o tarihte Narin'in kaybolmasının ve bulunamamasının üzüntüsüyle vakitleri ve yaşadıklarımı tam olarak hatırlayamadığımdan o şekilde beyanda bulunmuştum. Ancak şu an verdiğim ifade bu husustaki en doğru ifadedir” dedi.
SORULARA KARŞI ENES GÜRAN'IN CEVAPLARI
*Anne Yüksel Güran ile baba Arif Güran arasındaki görüşmenin gerçekleştiği saatten sonra da telefonunun bir süre açık olduğunu gösterir HTS kayıtları hatırlatılarak soruldu:
-Benim telefonum yukarıda beyan ettiğim gibi annem, babamı aramak için istediği anda kapanmıştı. Kayıtlarda neden bu şekilde göründüğünü bilmiyorum.
*Şüphelinin cep telefonunda yapılan incelemede şahsın tespit olunan Whatsapp görüşme içerikleri okunarak soruldu:
-Sormuş olduğunuz Whatsapp görüşmelerini hatırlamıyorum. Ben Whatsapp üzerinden olay günü kimseyle görüştüğümü hatırlamıyorum. Zaten şarjım azalmaya başladığı için eve doğru gelmiştim. O esnada da kimseyle konuşup konuşmadığımı hatırlamıyorum. Babamla, ağabeyimle ya da kardeşim Osman ile Whatsapp üzerinden konuşup konuşmadığımı hatırlamıyorum.
*Olay sonrasında gözünde oluşan morluk konusu soruldu:
-Aramaların ikinci günü akşam karanlık saatlerde Narin'i mısır tarlasında arıyordum. O esnada mısır koçanları vücudumuzun her yerine çarpıyordu. Daha sonra bir hastanede kimliği belirsiz, Narin olduğu değerlendirilen bir çocuk ihbarı olduğunu söylediler. Ben de hemen amcam B.G.'nin aracıyla hastaneye gittim. Gittiğimizde kimliği belirlenmiş ve ambulansa konulan birisi vardı. O yüzden Narin olmadığını anladım ve köye geri döndük. Döndüğümüzde üzüntüden kendime birkaç defa yumruk attım. Morluk, mısır çöplerinden mi yoksa benim kendi yüzüme doğru attığım yumruklardan mı kaynaklandığını tam olarak bilmiyorum. Ancak sinirden her iki elimle de yüzüme doğru vurduğum için ve diğer gözümde de bir morarma olmadığı için büyük ihtimalle mısır tarlasında bir elimde telefonun ışığını tutarken arama yaptığım için mısır koçanlarının ve çöplerinin gözüme değmesiyle oluşmuş olabilir. Ancak emin değilim.
*23 Ağustos tarihli görüşme tutanağında gözündeki morluğun içinde bulunduğu bunalımdan kendine zarar vermesiyle oluştuğuna ilişkin kolluk birimlerine beyanı okunarak soruldu:
-Ben o dönem tam olarak farkında değildim ancak Adli Tıp'a götürüldüğümde küçük küçük kesiklerde olduğu söylenince mısır tarlasında da olabileceği o şekilde aklıma geldi ve sonrasındaki ifadem de o şekilde belirttim.
*Şüphelinin kolunda bulunan ısırık izi hususu soruldu:
-Hatırladığım kadarıyla Narin'in kaybolduğu 3. gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. Bende o an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı.
*Şüphelinin sırtında bulunan tırnak izine benzer izler soruldu:
-Benim sırtımı kesinlikle kimse tırnakla çizmedi. Kimseyle bir kavgam ya da tartışmam olmadı. Tahminimce kardeşimi arama esnasında yorgunluktan sırtımızı duvarlara yaslamamız, yıkık evlere sürünerek girmemiz gibi durumlardan kaynaklanmış olabilir. Söz konusu izlerin 3. kişi tarafından yapılmış olabileceği şeklindeki durumu kesinlikle kabul etmiyorum. Kimseyle bir tartışmam ya da kavgam olmadı.
*BİP isimli uygulama üzerinden herhangi biriyle olay öncesinde görüşmesinin olup olmadığı soruldu:
-Ben bu uygulama üzerinden herhangi bir kız arkadaşımla görüşme yapmadım. Benim sevgilim, kız arkadaşım veya bu anlama gelebilecek bir arkadaşım yoktur. En son okul döneminde 4-5 yıl önce ve 1 yıl önce Siirt ilinde biriyle konuştuğumu hatırlıyorum. Ben kimseyle görüşmelerimde ‘kolunu ısırırım' gibi bir ifade kesinlikle kullanmadım. Zaten bu şekilde bir alışkanlığım da yoktur. Sadece anlattığım gibi üzüntüden dolayı ağlarken bu şekilde kolumu ısırmıştım. Daha önce böyle bir durum hiç olmamıştı.
*Ailesini ve babasının sosyo- ekonomik durumu soruldu:
-Babam geçimimizi araba alım satımı yaparak sağlamaktadır. Onun dışında bir işle uğraşıp uğraşmadığını bilmiyorum. Köydeki tarlalar kardeşleri arasında henüz paylaştırılmamıştır. Tarlalarla sadece amcam Salim Güran ilgilenmektedir. Tarlaları ekip biçmesi sebebiyle babama ya da diğer kardeşlerine herhangi bir ödeme yapıp yapmadığını ben bilmiyorum. Babam bu konularda bize çok şey anlatmaz. Ailemizde hem annem ve babam hem de kardeşlerim ile kesinlikle bir sorunumuz ya da sıkıntımız olmamıştır. Herkes birbiriyle iyi geçinmektedir.
*Salim Güran isimli şahıs ile babası, ailesi ya da bizzat kendisi arasında herhangi bir husumet ya da sıkıntı olup olmadığı soruldu:
-Son dönemde babam ile Salim amcam arasında küslük ve husumet bildiğim kadarıyla yoktu ancak hatırladığım 2023 yılı Aralık ayında aralarında bir alacak verecek sorunu olmuştu. Bu da şöyleydi, Salim Güran babama araba alıp satıp çalıştırmak üzere bir miktar para vermiş ve daha sonra 2023 yılı Aralık ayında da parasını geri istemişti. O dönem sık sık parasını istediği için babam da huzursuz olmuştu. Bunun üzerine E.G. isimli amcam ikisini bir araya getirip olayı çözmeye çalışmıştı ancak Salim Güran bu görüşmeye gelmemişti. Bunun üzerine E.G. isimli amcam hatırladığım kadarıyla Mersin ilinde bir arkadaşından miktarını bilmediğim parayı babam adına borç alarak Salim Güran'a vermişti. Bu olay sebebiyle babam Arif Güran ile Salim Güran uzun bir süre konuşmadılar. 2024 yılının hatırlamadığım ancak Ramazan bayramı öncesi olduğunu tahmin ettiğim zamanlarda Nevzat ile Salim'in bir araba alarak araba alım satım işleriyle uğraşması sebebiyle babama vermeleri ve sonrasında aracın çalıntı kaydı çıkması gibi bir durum olmuştu. Burada bir miktar parayı babam, bir miktar parayı da Nevzat ile Salim birlikte vererek sorunu çözmüşlerdi. O olaydan sonra tekrar babam, amcam Salim Güran'la yavaş yavaş konuşmaya başlamışlardı diye hatırlıyorum. Konuşmadıkları süreçte babamın evde Salim Güran ile alakalı olumsuz herhangi bir şey konuştuğuna şahit olmadım. Salim'in köyde herhangi başka bir bayanla ilişkinin olup olmadığını bilmiyorum. Şüphelendiğim bir durum da yoktur. Ben Salim'in köyde herhangi bir bayanla hiçbir zaman şüphe uyandıracak biçimde görmedim.
*Nevzat Bahtiyar isimli şahsı tanıyıp tanımadığı hususları soruldu:
-Nevzat'ı köylümüz olduğu için tanırım. Babam, Nevzat'ı ve ailesini fesatlıkları sebebiyle çok sevmez ve bizde ailece görüşmeyiz ancak Nevzat'ın Salim Güran ile arası iyidir. Onunla sık sık görüştüklerini ya da bir yerlere gittiklerini biliyorum.
*Narin Güran'ın yapılan arama çalışmaları sonrasında 08 Eylül günü cansız bedenine ulaşılması hususu soruldu:
-Ben arama çalışmaları sırasında öncesinde ya da sonrasında kimseden bu olayla ilgili şüpheli olduğunu düşündüğüm bir şey duymadım. Ben kardeşim Narin'i çok severdim. Ona biri bir şey yapmış olsa da ya da ben bunu görmüş olsam kesinlikle söylerdim. Bizim aile olarak köyde kardeşime böyle bir eylemde bulunulmasını gerektirecek hiçbir husumetimiz yoktur. Kimin neden bu şekilde eylemde bulunduğunu anlayamıyorum.
*Nevzat Bahtiyar'ın (ifadesinin tümü okunmaksızın sadece) Narin'i, Salim Güran'ın öldürüp kendisinin saklaması için verdiği şeklindeki beyanı okunarak soruldu:
-Kardeşim Narin'i eğer belirtilen şekilde Nevzat bulunan yere bıraktıysa bunu ancak Nevzat'a tehditle, para teklif ederek yapılabileceğini düşünüyorum çünkü Nevzat ekonomik durum itibariyle de güçsüz ve sönük bir kişiliktir. Kendisine böyle bir olayda teklif edilirse para için yapabilir, ailesiyle tehdit edilse köyde çok fazla gücü olmadığı ve dediğim gibi sönük bir karakter olduğundan korkarak yapmış olabilir ya da Nevzat Bahtiyar'ın kendi ailesinden biri Narin'e zarar verdiyse bunu saklamak için yapmış olabilir. Narin'i arama çalışmaları esnasındaki süreçte Nevzat sadece bir kez kısa süreli camide yanımıza geldi. Nevzat'ın ailesinden sadece İbrahim ile Hekim Bahtiyar isimli kişiler dışında gelen olmadı. İbrahim Bahtiyar ağabeyim Baran'ın en yakın arkadaşıdır. O da Narin'in kaybolduğu 3'üncü gün gelmişti. Sonradan düşündüğümde bu duruma biraz şaşırmıştım ancak neden geç geldiğini olay tarihinde Diyarbakır dışında olup olmadığını tam olarak bilmiyorum. Narin kaybolduğu zamanda Nevzat isimli şahsın kırmızı renkli aracının farının kırık olduğunu İbrahim Bahtiyar söylemişti, neden kırıldığını da söylememişti. Öyle bir zamanda neden far için acele ettiklerini, tamir etmeye çalıştıkları bana garip gelmişti ancak sonrasında kolluk ekiplerinin kendisini birkaç kez durdurup trafiğe çıkamayacağını söylemesi üzerine yaptırmak istediğini söylemişti.
*Nevzat Bahtiyar isimli şahsın ifadesi şüpheliye tümüyle okunarak tekraren soruldu:
-Ben Salim Güran'ın neden böyle bir şey yaptığını bilmiyorum ancak Salim Güran, Nevzat'ı bana ifadede okuduğunuz şekilde tehdit etmiş ise ve para teklif etmiş ise Nevzat, Salim'in dediğini sorgulamayacak şekilde korkak bir insandır. Nevzat'ın da Salim Güran'ın da kardeşime böyle bir zarar vermesini gerektirecek hiçbir ciddi husumetimiz yoktur.
*M., Birsen ve M.G.'nin ifadeleri okunarak soruldu:
-Bizim bu şahıslarla ya da H. amcamla da herhangi bir sorunumuz ya da husumetimiz yoktur. Neden bu şekilde beyanda bulunduklarını bilmiyorum. Hatta ilk olarak gözaltında kaldıktan sonra köye gittiğimde Birsen'e de iyice düşünmesini söyleyerek sormuştum o da Narin'in geldiğine emin olduğunu söylemişti. Kendimce düşünmüştüm o saatte Narin'in onlara gitmesinin mümkün olmayacağını hatta Narin sürekli onların küçük kızları H. ve F. oynamaya gittiği için şayet onlara gitseydi onlardan ayrılmayacağını düşünerek onların bu ifadelerini anlam verememiştim. Hatta amcalarım da onlara karıştırabileceklerini, başka gün olabileceğini söylemişlerdi ancak onlarda ifadelerindeki gibi olduğunu belirtmişlerdi.
*Narin'in kaybolduğunu anladıklarında baba Arif Güran'a neden haber vermedikleri soruldu:
-Narin'i aramaya çıktığımda benim cep telefonum evdeydi. Ben bu sebeple arayamadım. Annemin neden aramadığını ise bilmiyorum. Bu konuyu anneme sormakta hiç aklıma gelmedi. Zaten bir süre sonra akşam saatlerinde babam da gelince, birlikte aramaya başlamıştık.
*İkametlerinde battaniye olup olmadığı var ise kaç adet olduğu hususu soruldu:
-Hatırladığım kadarıyla herkesin bir battaniyesi vardı sadece küçükler E. ve Narin'in ortak battaniyesi vardı. Battaniyelerden biri hatırladığım kadarıyla kalın mavi beyaz çizgiliydi ve bunu ağabeyim Baran kullanıyordu. Diğer battaniyeler tam olarak hatırlamamakla beraber kahverengi ya da siyah renklerdeydi.
*Şüpheliden olayın oluş şekli hatırlatılarak tekraren soruldu
-Benim vücudumdaki izler yukarıda anlattığım şekilde olmuştur. Narin benim en sevdiğim kardeşimdir. Ben ona kesinlikle hiçbir kötülük yapmadım. Narin'i öldürmedim. Kesinlikle herhangi bir istismar eyleminde bulunmadım. Narin'in başına ne geldiğini, bunu kimin yaptığını da bilmiyorum. Narin kaybolduktan sonra köyde bu konuyla alakalı bir aile meclisi toplandığını, bir karar alındığını da kesinlikle görmedim. Bizim kimseden sakladığımız bir husus yoktur. Narin'in başına gelenin sebebini kesinlikle bilmiyorum.
DHA