Somali'nin başkenti Mogadişu'daki Türk hastaneleri sahip olduğu gelişmiş tıbbi ekipmanlar ve modern cihazların yanı sıra büyüklüğü ve hasta kapasitesi ile Somali halkının umudu oldu. Resmî açılışı Ocak 2015'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un katılımlarıyla gerçekleştirilen “Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi” ile Yardımeli Derneği tarafından yapılan “Somali Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi”, sağlık sektöründe türlü sorunların yaşandığı ülkede halka kendi yurtlarında tedavi görme imkânı sağlıyor. Siyasi istikrarsızlığın beraberinde getirdiği çatışmalar, salgın hastalıklar ve kuraklık gibi çeşitli sorunlarla mücadele eden ülkede, eski bir hastanenin enkazı üzerinde inşa edilen, en gelişmiş tıbbi ekipmanlar ve modern cihazlarla donatılan Recep Tayyip Erdoğan Hastanesi bugün, Afrika Boynuzu'nun en modern hastanesinden biri olarak gösteriliyor...
HEMŞİRE, BEBEĞİ SIRTINA BAĞLADI
Türkiye Gazetesi'nin haberine göre Hemşire Mülkiye Okyay, Nijer'e şifa götüren ekipte yer alıyordu. Ameliyata alınan bir kadının çocuğunu bırakacak kimsesi yoktu. Mülkiye hemşire, bebeği sırtına sardı. Bir yandan da ameliyata yardım etti. Arkadaşlarının fotoğraf karesine dondurduğu o an, Türk sağlık kuruluşlarının fedakârlığını dünyaya gösterdi. Sosyal medyada ilgi odağı olan fedakâr hemşireye ulaştık. Afrika'yı ve o ameliyatı kendisinden dinledik.
MİNNET DUYUYORLAR
Bir anda ilgi odağı olan Mülkiye Okyay, gazeteye yaptığı açıklamada o anları şöyle anlattı:
“42 yaşındayım. 23 yıllık ameliyat hemşiresiyim. 1999 yılında Gölcük depreminde gönüllü gittim. Bir buçuk ay orada görev yaptım. Sahada kalmak, ihtiyacı olanlara yardım etmek çok hoşuma gitti. 2009 yılında İHH'nın Sudan'da bir katarakt projesi olduğunu duydum. Atladım, Sudan'a gittim. Bir ay kaldım. Başta bulaşıcı hastalıklardan korktum. Sonra Afrika'ya çok âşık oldum. Çünkü oradaki insanların size çok ihtiyacı var ve yardım ettiğinizde inanılmaz kıymet biliyor, minnet duyuyorlar. Türkiye'de serum damlamıyor diye beddua edenler oluyor.
ÇOCUĞU NE YAPACAĞIZ?
Nijer'de 780 bin kişiye iki pratisyen hekim düşüyor. Ameliyat yapacak doktor yok. Son gidişimizde ameliyathanenin kapısına, sırtında çocuğuyla bir anne geldi. Kolunda kitle vardı ve alınması gerekiyordu. ‘Çocuğu ne yapacaksın?' diye sordum. ‘Bilmiyorum, kimsem yok. Burada durur' dedi. ‘Olmaz' diye cevap verdim. Çünkü sırt üstü yatması gerekiyordu. Benim de dört hastam, beş hemşirem bulunuyor. Üç hemşire sıtma dolayısıyla kartonu sermiş yatıyor. O sırada iki hemşire çalışıyoruz. Çocuğu ne yapacağız diye düşünüp duruyoruz. Hastayı geri göndersek belki altı ay sonra ameliyat olacak. Belki bir daha ulaşamayacaktı. 80 km uzaktan yürüyerek tek başına gelmişti. Sırtıma bağlattım bebeği. Cerrahı çağırdım, hasta hazır dedim. O şekilde ameliyatı yaptık. Zavallının hiç gıkı çıkmadı. Ameliyattan sonra annesinin sırtına bağladık ve gitti."
“Orada korkunç ötesi bir dram var. Yaşamadan anlayamazsınız. Oraları gördükten sonra hayata bakışım değişti. Bir kere hayatın çok güzel olduğunu anladım. Yediğim her lokma için minnet duyuyorum. Önceden herkes gibi kalan yemeğimi çöpe atardım. Şimdi tek lokma ziyan etmiyorum. Artık daha iyisi olsun hiç istemiyorum. Yaşadığım her dakikaya şükrediyorum. Bazen ‘Evde yiyecek hiçbir şey yok' deriz ya hani. Açıp baksan dolaba... Makarna var, pirinç var, bulgur var. Hangisi eksik ki? Ama Afrika'da gerçekten yok! Kadınlar kuş darısını kaynatıyor; lapayı kendisi yiyor, suyunu çocuğuna içiriyor. Acayip dramlar yaşanıyor. Çocuk servisinde büyük bir sıra vardı. Anneler tek sıra halinde bekliyor. Her birinin sırtında birer çocuk. Bir kadın sırası gelince hekim çocuğun ölmüş olduğunu fark ediyor. Sırada evladı ölmüş ama haberi yok.
PROFESÖR YER SİLİYOR
23 yurt dışı görevim oldu. Rabbim sanki oraya giden sağlık ekiplerini seçip göndermiş. Beş kuruş maddi çıkarın yok. Manevi olarak ne kazanırsam kârdır diye bakıyorsun. Dünyaca ünlü profesör oraya geliyor. Bir odayı ameliyathane yapıyoruz. Ben çamaşır suyu ile masayı hazırlıyorum. Doçent yerleri siliyor. Bir başka hekim lambaların tozunu alıyor. Burada bırakın hekimleri hemşirelere bile yaptıramazsınız bunu. Orada herkes her işi yapıyor. Ego yok, makam kaygısı yok. Kimse ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun' demiyor. Herkes Allah rızası için orada.”