‘Nüfus nefreti…’, ‘İklim patırtısı’ ve toplumdaki salgın korkusu…
Koronavirüs salgını etrafında medyadaki tartışmaları yazılarıyla derinleştirmeye devam eden Haşmet Babaoğlu, ‘Pandeminin başlangıç günlerinde...’ başlıklı yazısında toplumda mevcut korku ve panik atmosferini değerlendirdi

Oluşturma Tarihi: 2021-05-21 12:00:41

Güncelleme Tarihi: 2021-05-21 12:00:41

Gerçekleşmesi altı yıl sürer dediğimiz şeyler altı günde oluyor...

Öylesine bir hızı var artık olayların.

Tabii böyle bir ortamda en şiddetli iddialar, en keskin duygular, en yaygın uygulamalar bile çarçabuk sararıp soluyor.

İbretlik bir durum.

Şu günlerde sık sık "dijital hafıza"mı karıştırıyorum.

Özellikle de pandeminin başlangıcında aldığım notlara ve haberlere bakıyorum.

Hemen hepsi içlerinde "zihin açıcı ipuçları" taşıyorlar.

Mesela, Merkel'in kendisini bilgilendiren Dünya Sağlık Örgütü'ne uyarak "30-50 milyon Alman bu virüsle tanışacak" dediği dönemlerde bizim pek ünlenen bir profesörümüz de Deutsche Welle'ye hemen şu açıklamayı yapmış: "Türkiye'de en az 32 milyonun enfekte olacağı tahmin ediliyor. Bu 150 bin ile 600 bin arasında ölüm demek."

Düşünün...

Nasıl bir panik ortamı alevlendirilmiş; siyasiler ve toplumlar "sıkı düzen" ortamına nasıl sürüklenmiş...

Şimdi üzerinden bir yıl geçti ve ülkemizdeki resmi Kovid-19 tablosu şöyle: "Toplam vaka sayısı 5 milyonun biraz üzerinde, hastalığa bağlı ölümlerin sayısı 45 bin."

Almanya'daki tabloya bakılırsa toplam vaka sayısı 3.5 milyon civarında, ölüm sayısı yaklaşık 87 bin.

Küreselci yeni dünya düzeninin medyamızdaki en ateşli ve açık sözcüsü Ertuğrul Özkök'ün pandemi karantinasının hemen başlarındaki bir yazısını da not almışım.

Çok manidar.

"Bir yüzyıl boyunca ülke sınırlarını anavatan diye kutsallaştırdık. Şimdi görüyoruz ki, asıl anavatan, asıl korunması, kutsallaştırılması gereken sınır, üzerinde yaşadığımız dünyaymış. Artık şunu bilelim ki, 2033'te başlayacak karantina kuşağı anayurt sınırlarını, Misak-ı Milli'yi yeniden çizecek."

O günlerde global medya magazin kaynaklarını da ihmal etmiyordu elbette.

Mesela, 19 Mart 2020'de dünya medyası, Rus model ve oyuncu Victoria Bonya'nın şu sözünü manşetlere çıkarmış: "Gezegeni kaybetmektense insanlığın yarısını kaybetmeyi tercih ederim."

Şimdi Bonya'nın söylediklerine bakıp dalga geçebilirsiniz, ancak sıkı durun!

Çünkü "iklim patırtısı" önümüzdeki günlerde aynı nüfus nefretini, aynı "temizlik" politikasını menüye yeniden koyacak.