Yazarı Mahmut Övür, FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın özel mektubunu köşesinde yayınlamaya devam ediyor. Övür, "Altaylı: Kozinoğlu saf dışı edilmeli" başlıklı üçüncü yazıda Kaşif Kozinoğlu'na ilişkin detayları köşesine taşıdı.
İşte, Mahmut Övür'ün "Altaylı: Kozinoğlu saf dışı edilmeli" başlıklı o yazısı...
Eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın özel mektubu, FETÖ ile ilişkisinde ABD'nin dokunulmaz ortak payda olduğunu çok net ortaya koyuyor.
.......
Altaylı, Ergenekon sürecinin çok tartışmalı ve sonu hazin biten ismi MİT mensubu Kaşif Kozinoğlu'nu da aynı biçimde suçluyor.
O dönemde MİT'in Asya Sorumlusu Kozinoğlu, Ergenekon'dan tutuklanmış, tutuklanması da, cezaevindeki şüpheli ölümü de çok tartışılmıştı. Tutuklanma gerekçesi de Odatv soruşturması içine yerleştirildiği ortaya çıkan, "Koz" isimli dijital Word sayfasındaki şu bilgilerdi: "Rusya ve Özbekistan'daki cemaat operasyonları hakkında Kozinoğlu'ndan gelen belgeleri mutlaka gündeme taşıyalım..." Şimdi de Altaylı'nın satırlarını okuyalım:
"Şenkal Atasagun'un Özbekistan görevlisi olarak çalışan Kaşif Kozinoğlu, terfi ettirilmiş ve merkezi Taşkent'te bulunan Orta Asya istihbaratını koordine etmekle görevli büronun başına getirilmiştir. Okulların kapatılma sürecinde en büyük ihanet payı adı geçen bu şahsa aittir." Kim bilir belki de Kozinoğlu'nu ölüme sürükleyen süreç bu satırlarla başladı.
Daha o yıllarda MİT içinde takibe alınan FETÖ'cülerden de söz ediyor: "Son günlerde aldığım bir bilgi üzücü ve ürperticidir.
20 MİT GÖREVLİSİ SIKI TAKİBE ALINDI
Zatıâlilerinizin taraftarı oldukları iddia ve gerekçesiyle 20 MİT görevlisi son derece sıkı takibe alınmışlardır." Sonra ne olduğunu bilmiyoruz ama Altaylı bunu söylemekle yetiniyor ve şu öneriyi getiriyor: "Başbakan, müsteşar nezdinde teşebbüste bulunarak Kaşif Kozinoğlu'nun etkisiz hale getirilmesini ve bu 20 görevli hakkındaki izlemenin durdurulmasını temin edebilir.
Ancak başbakanın böyle bir inisiyatif kullanacağı kanaatinde değilim."
TSK'daki gelişmeleri de es geçmeyen Altaylı, hem o dönemki Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'la hem de başka generallerle ilgili bilgi verir: "Genelkurmay başkanının zatıâlinize ve yapılan hizmetlere bakışı son derece menfidir.
Göreve başlar başlamaz (bana bir dostumun sayılarının 7 olduğunu söylediği) bazı generallerin yakın takip ve dinlemeye alınması konusunda verdiği talimat son derece üzücüdür. Bu 7 generalin izlemeye alınmasının gerekçesi zatıâlilerinize taraftar oldukları iddiasıdır."
İlginç değil mi? Daha o günlerde TSK'da 7 FETÖ'cü general varmış ve izleniyormuş.
Peki, sonra ne olmuş? O sorunun cevabını da herhalde Başbuğ verir diye umuyorum.
Mektubun sonunda FETÖ elebaşı Gülen'in, Altaylı için Cumhurbaşkanı nezdinde girişimde bulunduğunu da öğreniyoruz:
"Zatıâlilerinize benim cumhurbaşkanı nezdinde görev almam konusunda gösterdiğiniz gayret sebebiyle teşekkür etmek isterim. Olmadı. Devlet Bahçeli, Şenkal Atasagun, Deniz Bölükbaşı gibilerin teşebbüsleri bu işin gerçekleşmeyişinin asıl sebebi olsa gerek diye düşünüyorum."