Onların 'Hayır'larına 'Evet' diyerek bugünlere geldik
AK Parti, parlamenter sistemden başkanlığa geçişi öngören, ancak içeriğinde 'Başkan' yerine 'Cumhurbaşkanı' ifadesi kullanılan anayasa değişikliği teklifine ilişkin 16 Nisan'da yapılacak olan referandum kampanyasının startını Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen tanıtım toplantısı ile verdi.

Oluşturma Tarihi: 2017-02-25 13:56:46

Güncelleme Tarihi: 2017-02-25 13:56:46

Kampanyanın nasıl yürütüleceği ve nelerin öne çıkacağıyla ilgili konuların anlatılacağı 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Halk Oylaması Kampanya Tanıtım Toplantısı' başlıklı toplantıya eski Başbakan Ahmet Davutoğlu Umre'de olduğu için katılamazken, 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de program takviminden dolayı katılamadığı bildirildi.

Arena'ya saat 11.10 sularında giriş yapan Başbakan Binali Yıldırım, ilk olarak toplantı salonunun dışında toplanan kalabalığa seslendi. Yıldırım, buradaki kısa konuşmasının ardından salona giriş yaparak anayasa değişikliği kanununu madde madde anlattı. Başbakan Yıldırım, konuşmasında "Bize ötekileştirmek yakışmaz; CHP'ye ve HDP'ye oy veren kardeşlerimizle de kucaklaşacağız" mesajını verirken, "Biz onların 'Hayır'larına 'Evet' diyerek bugünlere geldik. Onların hayır söylemleri karşısında eğer korksaydık, çekinseydik, tarih bizden hesap sorardı, millet bizden hesap sorardı. İnanın, Allah bizden hesap sorardı" ifadesini kullandı.

Yıldırım'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Siz hayatsınız, siz umutsunuz. Sizler beklediğimiz baharın müjdesiniz. Bu baharın muştusunu siz taşıyorsunuz çocuklar. Ey çocuklar... Ne güzle söylemiş üstat Necip Fazıl, "Annesi gül koklasa ağzı gül kokacak çocuk" Ne güzel demiş Nâzım Hikmet... "Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne..." Sevgili Ecemsu... İşte şu muhteşem kadro yarınları inşa edecek. 

Üzerimde bir emanet var. Milyonlar da bu selamı cevapsız bırakmayacak. Kurucu genel başkanımız, kurucu genel başkanımız Recep Tayyip Erdoğan... Size selamlarını getirdim. Buradan öyle bir 'Evet' deyin ki milyonlar sesimizi duysun... Liderimizin, kurucu genel başkanımızın emanetine sahip çıkıyor muyuz?

"Ömer Halisdemir'den Fethi Sekin'e..."

Bütün gazilerimize buradan şükranlarımızı sunuyorum. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.

Bugün bu muazzam toplantımızı gerçekleştiriyoruz. Ama bir eksikliğimizi hissediyoruz. Bugünlere birlikte geldiğimiz şehit Erol Olçok kardeşimizi ve oğlu Abdullah Tayyip'i de burada özellikle anmak istiyorum. Ömer Halisdemir'den Fethi Sekin'e bütün şehitlerimizi rahmetle şükranla anıyorum. Mekanları cennet olsun. Bugün yeniden kutlu bir yolculuğa çıkıyoruz. Bugün yeni bir başlangıç için 'Bismillah' diyoruz. Yarının güçlü Türkiyesini kurma yolunda bu salonda ilk adımımız atıyoruz.

"Korkaklar asla zafer anıtı dikemezler"

Bundan 16 yıl önce yola çıktık. Reform heyecanımızdan, değişim heyecanımızdan hiçbir şey kaybetmedik. Devrimci kimliğimizi hiç yitirmedik. Her gece başımızı yastığa koyarken 'Bugün Allah için, millet için ne yaptık' diye muhasebe yapmaktan hiç geri durmadık. 

Heyecanımızı yeniledik, coşkumuzu yeniledik. Asla 'Yeter artık' demedik. Ne dedik? Bu aziz millet her şeyin en yenisini hak ediyor. Onun için yeniliğin daima peşinden koştuk. Yenilik zordur ancak zor diye yeniliğe direnenler, tarih sahnesinden yok olup giderler. Unutmayalım, korkaklar asla zafer anıtı dikemezler. Değişime, gelişime 'Hayır' diyenler ortaya hiçbir eser koyamazlar. 

"Fatih, İstanbul'u fethederken ona da 'Hayır' diyenler oldu"

Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethederken ona da 'Hayır' diyenler oldu. Gazi Mustafa Kemal'i düşünün... Samsun'a giderken ona da 'Hayır' diyenler oldu. Mütareke basını hep bir ağızdan 'Hayır' diyordu. Gazi Mustafa Kemal bunlara aldırış etmedi.

'Recep Tayyip Erdoğan milletvekili olamaz, muhtar bile olamaz' dediler. Millet 'Evet olacak' dedi. Recep Tayyip Erdoğan'ı milletvekili de yaptı, Başbakan da yaptı. Onlar her reformda 'Hayır' dediler. Biz her seferinde 'Evet' dedik. Yolumuza devam ettik. 2007 yılında 'Hayır siz Cumhurbaşkanı seçemezsiniz' dediler. Biz 'Seçeriz' dedik. Millete gittik, milletimiz ne dedi? 'Evet' dedi. Ve Cumhurbaşkanımızı seçtik. 'Millet Cumhurbaşkanı seçemez' dediler. Biz 'Seçeriz' dedik, milletimiz 'Evet' dedi. Cumhurbaşkanını bizzat millet kendi 'Evet' oylarıyla seçti. 

"Onların 'Hayır'larına 'Evet' diyerek bugünlere geldik"

'Gezi olayları provokasyondur' dedik. 'Hayır' dediler, biz 'Evet' dedik. '17-25 Aralık kumpastır' dedik. 'Hayır' dediler, biz 'Evet' dedik. 15 Temmuz'da ülkeyi işgale geldiler, Meclis'i bombaladılar. Milli iradeyi ortadan kaldırmak istediler. Biz 'Yıkamazsınız, öldüremezsiniz. Bu bir kalkışmadır' dedik. Cumhurbaşkanımız ilk andan itibaren ölümüne milletimle diyerek kahramanca bütün bunların karşısında durdu. Biz onların 'Hayır'larına 'Evet' diyerek bugünlere geldik. Onların hayır söylemleri karşısında eğer korksaydık, çekinseydik, tarih bizden hesap sorardı, millet bizden hesap sorardı. İnanın, Allah bizden hesap sorardı.

Bizim İstiklal Marşımızın ilk kelimesi nedir? Korkma! Bizim siyasetimizde asla korkaklık yoktur. Bize korkaklık yakışmaz. Bizim siyasetimiz cesur siyasettir. Bizim siyasetimiz yenilik siyasetidir, değişim siyasetidir. Heyecan tazeleme siyasetidir. Bizim siyasetimiz reform siyasetidir. 16 Nisan'a kadar meydan meydan, sokak sokak, kapı kapı dolaşarak ne diyeceğimizi biliyoruz değil mi? Bizde korku yok ama korkutmak da yok. Biz gönülden evet istiyoruz. Bunu da tek tek, tane tane anlatarak akıllara olduğu kadar kalplere de hitap ederek başaracağız.

Madde madde anayasa değişikliği

Değerli kardeşlerim, şimdi madde madde bu anayasa değişikliğini şöyle hatırlatalım;

Birinci maddede anayasanın 9. Maddesi yargı bağımsızdır diyor. Biz de diyoruz ki yargı hem bağımsız olsun, hem tarafsız olsun. Tarafsız ibaresini ekliyoruz, bunun nesi yanlış?

İkincisi, milletvekili sayısını 550'den 600'e çıkarıyoruz. "Efendim, israfmış" siz 100 artırdınız. O zaman 450'den 550'ye çıkardınız. Türkiye'nin nüfusu 59 milyondu. Seçmen sayısı 29 milyondu. Şimdi ne kadardı nüfus? 80 milyon. Yurt dışı ile beraber 50 milyon seçmen var. Seçmen sayısı iki katına çıkmış, artırdığımız 50. Dünyada hala seçmen başına en az milletvekili düşen ükeyiz. Geldik üçüncü maddeye. Üçüncü maddede mevcut anayasanın 76. maddesini değiştiriyoruz. Milletvekili seçilme şartları. Biliyorsunuz AKP iktidarı, milletvekili olmayı 30 yaştan 25'e düşürdü. Şimdi 18'e düşüyoruz. Buna da karşı çıkıyorlar. "Yaşını başını almış adamlar varken gençlere ne oluyor?" diyorlar. Seçim olduğu zaman "Gençler oy verin" diyorlar, seçilmeye geldiğinde "Beklesinler canım" Olur mu öyle şey? Değerli vatandaşlarım, bu değişiklikle 7.5 milyon gencimize siyasete girmenin imkanı geliyor, önleri açılıyor. 15 Temmuz'da bu ülkenin gençleri memleket meseleleriyle ilgilenmez diyenler, o gece göğsünü tanklara, toplara, mermilere siper eden bu gençlerin, ülkesine, milletine, bayrağına ne kadar sahip olduğunu bütün dünyaya gösterdiniz gençler. Sizin bu yaptığınız karşısında bizim seçilme yaşını indirmemizin çok da büyük bir iş olmadığını ifade etmek istiyorum.

"Ülkede güçlü bir iktidar, sürekli istikrar olacak" 

Dördüncü değişiklik seçim süresi. Dört yıl, şimdi dört yılda bir seçim yapılıyor. Bunu 5 yıla çıkarıyoruz. Çünkü dört yıl seçim olunca milletvekilleri seçiliyor, Meclis'e geliyor. Meclis'te hükümet kurma çalışmaları başlıyor. Güven oyu için program hazırlanıyor, zaman geçiyor. Sonra tebrikler başlıyor 6 ay. Kaldı üç buçuk yıl. E dört yıl, son 6 ayı da vedalaşma ziyaretleri. Elde kalıyor 3 sene. 3 senede hangi işi tamamlayacaksınız? Bu bürokrasiyle, bu kırtasiyecilikle, üç senede bu projeleri nasıl bitireceksiniz? İşte şimdi 5 yılda bir seçim yapılacak. İki sandık kurulacak, birinde cumhurbaşkanını, diğerinde milletvekillerini seçeceksiniz. Bu değişikliğin en önemli getirdiği şey bu. Aynı anda iki sandık. Birinde hükümet seçiliyor, diğerinde Meclis seçiliyor. Yani Meclis'i seçerim, başbakan kim, belli değil. Daha sonra birtakım ayak oyunları, hükümet kurulamıyor, zaman kaybediliyor. Şimdi cumhurbaşkanını yüzde 50+1 oyla cumhurbaşkanını seçiyoruz, 5 yıl sana verdiğimiz görevleri yerine getir diyoruz. Milletvekilleri de ihtiyaç olan kanunları çıkarıyorlar, hükümeti denetliyorlar. Böylece ülkede güçlü bir iktidar, sürekli istikrar oluyor. 

Diyorlar ki "Meclis'in etkisiz hale getiriliyor". Güven oylaması kalkıyor. Çünkü güven oyunu millet doğrudan veriyor. Hükümeti millet kendisi seçiyor, hükümete bırakmıyor. Güven oylamasına ihtiyaç var mı bu durumda, yok. Meclis araştırması aynen devam, meclis soruşturması aynen devam. Yazılı soru, milletvekilleri bütün bakanlara, başkan yardımcılarına yazılı soru verecek. 15 gün içinde de cevabını alacak. Ama Meclis'e çok önemli bir yetki geliyor. Artık milletvekilleri dışında kimse kanun teklifi veremiyor. Bir istisnası var, cumhurbaşkanı sadece bütçe ve kesin hesap kanununu teklif edebiliyor. Onun dışındaki bütün kanunlar, kanun teklifleri milletvekilleri tarafından veriliyor. Bu da yeni getirilen bir şey. Bugün, milletvekilleri teklif verip kanun gerçekleştirebiliyor mu? Var, böyle bir yetki var ama uygulamada iktidar partisi razı olmadan hiçbir milletvekilinin teklifi doğrudan Genel Kurul'a alınarak işlem görmez, kanunlaşmaz. İşte bu getirilen imkanla beraber Meclis'te milletvekilleri daha da güçleniyor. Bir başka madde, madde 7. Cumhurbaşkanının aday olma şartları. İşte 40 yaşını doldurmuş, Türk vatandaşı, milletvekili yeterliliğine sahip herkes milletvekili olabilir. Aday olma yolları artırılıyor. Her siyasi parti ayrı ayrı aday gösterebilir, beraber de gösterebilir. Gördüğünüz gibi aday gösterme işi kimsenin tekelinde değil.

Geldik 8. maddeye. Cumhurbaşkanının görevleri ve yetkileri. Efendim ne deniyor? "Cumhurbaşkanına çok geniş yetkiler veriliyor" Gerekli kardeşlerim, 82 anayasası yapılırken nasıl yapılmış? Parlamenter sistem, Meclis var, hükümet var, başbakan var, bakanlar kurulu var. Ama anayasa yazılırken sıra 104, 105. maddeye geliyor. İş orada bozuluyor. Aldı kaçtı paşa var, cumhurbaşkanının yetkilerine başkanlık yetkisini yaz diyor. Bugün bu sorunu yaşamamızın sebebi 82 anayasasının kurgusudur. Vatana ihanetten yargılanabilir diye göstermelik bir madde konmuş, onun da olmasının mümkünü yok. Bu sistemle biz nereye gideceğiz? Şimdi ne yapıyoruz? Yetkiler var, ama sorumluluk da var. Ne yapıyoruz? Cumhurbaşkanı kararnamesini getiriyoruz. Valileri, kaymakamları, genel müdürleri, kurum başkanlarını atayacak, görevden de alacak. Zaten şimdi de böyle. Biz milletimizin iradesinin tam hakim olacağı bir değişiklik yapıyoruz. Bizim yaptığımız gizli ortakları ortadan kaldırmak.