Fuat Uğur'un bugün Türkiye gazetesinde yayımlanan, "15 gün süre verilmeli, açmıyorsa ve tanımıyorsa kapatılmalı…" başlıklı makalesi:
Dünyada hiçbir ülkenin altından kalkamayacağı iş başarıldı, 400 ayrı noktada çıkarılan yangın 15 günde söndürüldü. Bu sürede olanları hatırlayın. Muhalif milletvekili, FETÖ'cü fake hesapları, sanatçı geçinen süprüntülerine kadar hepsi “Uçak nerde, uçak nerde” diye bağırındılar. FETÖ'cülerin bot hesaplarla açtığı Help Turkey ve Global Call etiketli paylaşımları 11 saat dolaşımda kaldı. Twitter algoritması ilginçtir bu sahte hesapları 11 saat sonra fark edip Help Turkey etiketini TT listesinden kaldırdı. Enes Kanter adlı FETÖ'cü ile kahvaltı eden Twitter'ın Jack'ı zaten bu iş birliğinin imzasını atmışlardı. Yangın bitti mülteci düşmanlığı başladı. FETÖ sinyal çakmıştı ikisine de “Burdan çok ekmek çıkar” diye. Kemal Kılıçdaroğlu, Meral Akşener ırkçı söylemlerle mülteci karşıtlığını Twitter'dan yayılan yalan haberlerle o kadar kışkırttı ki sonucu geçen gün Altındağ'da acı biçimde gördük. Ve şimdi son 100 yıldır yağmayan yağmur düştü Kastamonu, Azdavay, Bozkurt'ta. Almanya'dakine benzer bir iklim felaketi yaşandı. Afet çok büyük ama birlik olmak yerine muhalif kesim ve medyası HES kapakları patladı yalanına sarıldı bu kez. Yalanların tek bir mecrası var: SOSYAL MEDYA… Twitter, Facebook, İnstagram ve YouTube… Hep böyleydi zaten. Gezi Vandalizminde, Hendek Kalkışmasında, Barış Pınarı Operasyonunda, İdlib'de… Çok net görülmekte ki ABD Başkanı Trump'ın bile hesabını askıya alan Twitter fikirlerin yarıştığı bir özgür tartışma platformu ve demokratik bir mecra değil, gerektiğinde sahipleri tarafından kullanılan bir SİYASİ AKTÖR. Dolayısıyla da Hükûmet bu mecrayı bir SİYASİ AKTÖR olarak konumlandırıp ona göre tedbir almalı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki günkü canlı yayında “Amerika'da bir Twitter olayı nelere vesile oldu. Türkiye'de senin ofisin yok, görevlendirdiğin elemanın yok. Öyleyse bunlara bunun bedelini ödetmemiz lazım. Ofisini açacaksın, vergini ödeyeceksin, açmadığın takdirde bedelini ödeyeceksin. Gerçek dışı bilgi ve haberlerle leke sürmeye çalışıyorlar. Bu yıkıcı faaliyetleri yapanlara bakıyor ve hiç şaşırmıyoruz. Hiç şaşırmadığımız gibi 'Bir bedeli olsun artık' diyoruz” diyerek bu olgunun net biçimde altını çizdi. Sosyal medya dünyanın pek çok ülkesinde ofisler açmış, o ülkelerin yasalarına tabi olarak çatır çatır vergilerini ödemekteler ama Türkiye'de yoklar. Çünkü Türkiye'yi sallamıyorlar. Çok net söylüyorum. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yeni yasama dönemini beklememeli. Twitter'a 15 GÜN EK SÜRE vermeli. Bu zaman zarfında bir temsilci atamaz ve ofis açmazsa TWİTTER KAPATILMALIDIR. Çünkü Twitter bunu yapmayı reddediyorsa anlamı çok açıktır: -SENİ EGEMEN DEVLET OLARAK TANIMIYORUM -SENİN YASALARINA UYMUYORUM -SENİN BAĞIMSIZLIĞINI TAKMIYORUM Mahir Ünal'ın medya ve tanıtımdan sorumlu AK Parti Genel Başkan Yardımcısı olduğu sırada hazırlanan “Dijital Dönüşüm ve Yeni Medya Düzeni” başlıklı raporda 2017 yılında yayınlanan bir NATO kitabından söz edilmekte. Kitabın EGEMENLİK kavramına ayrılan ilk bölümünün 11. sayfasındaki Kural 1'de ‘Devlet egemenliği SİBER ÂLEMDE de geçerlidir' ilkesinin benimsendiği belirtiliyor: Egemenlik uluslararası hukukun temel ilkesidir. Bu kural, SİBER ALAN ve devlet operasyonlarının çeşitli yönlerinin EGEMENLİK PRENSİBİNİN ÖTESİNDE OLMADIĞINI kabul eder. Ülkeselliğin (bölgeselliğin), egemenliğin merkezinde yer almasına rağmen, bazı durumlarda devletler ayrıca siber altyapı ve yurt dışı faaliyetler ile bu faaliyetlerde bulunan bazı kişiler üzerinde yargı yetkisi gibi egemen imtiyazlar uygulayabilirler. (Kural 10-11)… Bu kuralın sağladığı sonuç şudur: Nasıl “devletler arasındaki ilişkilerde egemenlik, bağımsızlığı ifade ediyorsa” SİBER SALDIRI BAĞIMSIZLIĞIMIZA KASTETMİŞ BİR İŞGAL SALDIRISIDIR. Tıpkı 15 Temmuz gecesi ABD'den emir alan FETÖ aparatının TSK içindeki silahları ele geçirerek bağımsızlığımıza saldırması gibi. Yani Help Turkey adıyla bir SİBER SALDIRI mı başlatıldı. Derhal Twitter'ı uyar, yarım saat içinde bu etiketi TT'den kaldırmıyorsa TWITTER'I KAPAT… Küresel Çete, içerdeki ortaklarıyla her tabii afetler dâhil her olayı iktidarı yıpratmak için manivela olarak kullanmakta bunun için sosyal medyayı bir araç olarak faaliyete sokmakta. Meselenin SİBER VATAN kısmını unutmadan yapılması gerekeni söyleyelim biraz da. Ham maddenin veri olduğu günümüz şartlarında, Sosyal Medya bu verileri işleyerek millî egemenlik sınırlarını çiğniyor, geleneksel devlet yapısına meydan okuyor. Yeni dünya düzeni böyle tasarlanıyor. Nitekim bunun sağlaması Brexit oylamasında, ABD seçimlerinde yapıldı ve her ikisinde de “başarılı” sonuçlar elde edildi. UPLOAD TOPLUMU MU YOKSA DOWNLOAD TOPLUMU MU OLACAĞIZ? Türkiye bir karar aşamasında. Gelecekte kurulacak daha doğrusu kurulmasına çoktan başlanan bir dijital/algoritmik düzen var. Bu düzene hazır olmalıyız ve bir yol haritası çizmeliyiz. Önümüzde iki yol var ve bir karar vermek zorundayız: 1-Yeni dijital ve algoritmik düzende, millî ve yerli teknolojilerle, Siber Vatan'ı koruyarak, kendi verisini bir ham madde olarak gören, buna uygun içerik üreten ve bunu dijital ortama yükleyen bir Upload Toplumu mu olacağız? 2-Yoksa veri ham maddesinin uluslararası dijital algoritmik düzen tarafından işlendiği ve içeriğe dönüştürülmüş veriyi indiren download toplumu mu? Bunun kararını veremediğimiz ve uygulamaya sokamadığımız takdirde bedenleri bizim tarafımızdan geliştirilen, zihinleri veri sömürgeciliğinin bağımlısı olmuş gençlerimiz olacaktır.