Osmanlı'da Ramazan yasakları
Osmanlı döneminde Ramazan bir yönetmelik yayınlanıyordu. 'Tenbihname' denilen bu yönetmelikte yapılması yasak olan uygulamalar sıralanıyordu.

Oluşturma Tarihi: 2019-05-05 10:30:50

Güncelleme Tarihi: 2019-05-05 10:30:50

Habertürk Yazarı Murat Bardakçı, bugünkü yazısında Osmanlı döneminde Ramazan ayına girmeden bir süre önce yayımlanan "yasaklar" listesini yazdı.

Söz konusu "Ramazan Yönetmeliğine" o dönemde "tenbihname" denildiğini aktaran Bardakçı, Halktan Ramazan'da diğer aylardan daha edepli, daha dindar olunmasının istendiğini, güvenlik güçlerine ilân edilen kurallara uyup uyulmadığına dikkat etmeleri ve uymayanlara karşı gereğini yapmaları talimatı verildiğini, tüm hazırlıkların Ramazan'dan bir ay önce, Şaban ayı içerisinde tamamlandığını söyledi.

1820'lerin sonunda zamanın “serasker”i yani bir çeşit Savaş Bakanı olan Husrev Paşa tarafından İstanbul kadısına gönderilen bir “tenbihname”yi de okurlarıyla paylaştı. İşte o tembihname:

"ASKERİ KIYAFET GİYİLMEMELİ, KILIÇ TAKMAK YASAK"

“Padişahımız efendimiz, Ramazan münasebetiyle inşaallah sık sık İstanbul camilerine gidecektir. Halkın, bu günlerde her zamankinden daha fazla saygılı olması gerekir. Esnaf ve halk yakası ve yenleri kırmızı renkte ve askerlere mahsus olan elbiselerden giymemeli, kılıç takmamalıdır."

"DÜKKAN ve EV ÖNLERİ TEMİZ TUTULACAK"

"Herkes dükkânının ve evinin önünü temiz tutmalı, ortalıkta çöp ve hayvan leşi görülmemelidir. Konakların ve evlerin kapılarındaki çamurlar aylardan buyana silinmemekte ve pencerelerin önleri de top top örümcek ağlarıyla dolu bulunmaktadır. Evlerin, konakların ve dükkânların sokağa bakan yüzleri derhal temizlenecektir!"

"PADİŞAHIN ÖNÜNDEN GEÇMEYELİM, DENMEYECEK"

"Padişahımız efendimiz bir yerde otururken, “Önünden geçmeyelim” yahut “Bir başka yola sapalım” denmeyecektir. Gerek atlı ve gerek yaya, herkes, padişahın önünden edebi ile geçecektir."

"PADİŞAHA GÖZLERİ DİKİP BAKMAK YASAK"

"Hükümdarımız camide iken veya bir yerden bir başka yere giderken ona tesadüf etme şerefine erenler gözlerini dikerek bakmayacaklar, bulundukları yerden biraz geri çekilerek ellerini kavuşturacak, sadece önlerine bakacak, işlerine-güçlerine efendimiz geçtikten sonra devam edeceklerdir..."

"ARZUHAL YALNIZCA CUMA GÜNLERİ OLACAK"

"Hükümdarımıza Cuma günlerinin dışında Ramazan ayı boyunca hiç kimse arzuhal vermeyecek, istekte bulunmayacaktır. Verenler, ağır cezayı haketmiş olurlar. Bu emirlere saygıda kusur edenleri görürsem şiddetle cezalandırırım! Son pişmanlık fayda etmez! İstanbul kadısı bu emirleri mahalle imamları ile mahalle muhtarlarına ve hanlarda yatıp kalkan bekâr taifesi için de hancılar kâhyasına tebliğ edecek ve tenbihlerimi iyice anlatıp kulaklarına sokacaktır!..”

Bardakçı dönemin Ramazan atmosferine ilişkin şu ayrıntılar da paylaştı:

KADINLARA CAMİLER TAHSİS EDİLİRDİ

Kadınlara vaaz ve hatim dinlemeleri için birkaç cami tahsis edilir ve erkekler buralara giremezlerdi ama kadınların sokağa çıkmalarının bazen yasaklandığı, geceleri de araba ile veya yaya olarak toplu halde dolaşmalarına izin verilmediği de olurdu.

ZAMLAR RAMAZANDAN SONRAYA ERTELENİRDİ

Bu ayda gıda fiyatlarına “narh” konur, yani fiyatlar devlet tarafından belirlenir, bu fiyatların üzerinde satış yapılmaması için görevliler devamlı teftiş yaparlardı.

RAMAZAN EKMEĞİ PADİŞAHA TATTIRILIRDI

Ekmek numunesi padişaha önceden gösterilerek, hattâ tattırılarak onayı alınır ve fırıncılardan ekmeği belirlenen bu nümuneye göre hazırlamaları istenir, satış fiyatı da Şaban ayının son günlerinde ilân edilirdi.

ET İÇİN TAKVİYE HAYVAN GETİRİLİRDİ

Halkın Ramazan'da daha da artan et ihtiyacının karşılanması ve sıkıntı çekilmemesi için yerleşim merkezlerine Trakya'dan koyun getirirlerdi.