TİMETURK I HABER MERKEZİ
Şimdi Vatan Partisi'nde genel başkan yardımcısı olarak görev yapan Pekin, darbe girişimde üç grubun olduğunu söylüyor.
- Gülen Cemaati'ne yakın isimler
- 'Vatan elden gidiyor' düşüncesiyle hareket edenler
- 'Rant elde edebilir miyim' düşüncesinde olanlar
PEKİN: "ADEM HUDUTİ 'VATAN ELDEN GİDİYOR' DİYENLERDEN"
Pekin, tutuklanan 2. Ordu Komutanı Adem Huduti'yi örnek göstererek 'Vatan elden gidiyor' düşüncesiyle hareket edenler olduğunu da söylüyor: "Ben Adem Huduti'yi epeydir tanıyorum. Fethullah'la ilgisi olduğunu hiç görmedim."
PEKİN: "AKIN ÖZTÜRK İKBALCİ"
Darbe girişimi hareketine katılıp 'Rant elde edebilir miyim' düşüncesinde olanlar vardır' diyor Pekin ve darbe girişiminde suçlanan en kıdemli askerlerden eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ün de 'büyük ihtimalle ikbalci' olduğunu söylüyor: "Genelkurmay Başkanı olmak isteyen birisiydi. Kumpas davalarıyla önü açılmasaydı, ne Hava Kuvvetleri Komutanı olurdu ne de orgeneral. İkbal ve istikbal için bir yerlere yanaşacak bir adamdır, ama damadı cemaatçi."
BEDÜK: "SADECE GÜLEN YAPILANMASI OLARAK BAKILMAMALI"
"Bu olaya sadece Fethullahçı yapı olarak bakmamak gerekir" diyen isimlerden biri de emekli Tuğgeneral Mehmet Tevfik Bedük. Kendi görevi süresince Gülen cemaatine yakın isimlerin özellikle askeri okullara girmek isteyenlerle subay, astsubaylara mani olduğu durumlar yaşandığını, Harp Okulları'nda, askeri liselerde okuyan subay ve astsubayların uzaklaştırılması için çaba harcandığını hissettiğini söylüyor. "Fethullahçı yapıda olanların yüzde 10-15 olabileceğini" ifade eden Bedük'e göre yine 'vatan' ve 'ülke' için böyle bir hareketlenmeye dahil olanlar da vardır: "Hazırlamış oldukları bildiride, Atatürk ilke ve inkılaplarından bahsediyorlar. Dolayısıyla halkın da öyle olduğunu kabulleniyorlar ki öyle bir bildiri hazırlıyorlar. Halkı o şekilde yanlarına çekebileceklerini düşünüyorlar. Dolayısıyla bu düşünce yapısı içerisinde olan, bu işe iştirak edenlerin de olduğuna inanıyorum."
ERSÖZ: "TSK'YA 80 SONRASI GİRDİLER"
Ergenekon sanıklarından eski Jandarma İstihbarat Daire başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz ise sorumluların "Türk Silahlı Kuvvetleri'ne sızdırılmış olan malum grubun elemanları" olduklarına dair herhangi bir şüphenin olmadığı görüşünde: "Örgüt bunu yapmak adına çok uzun yıllar bir çalışmanın içerisindeydi. Bunu 1980'li yıllara kadar götürebilirsiniz. 80 darbesinden sonra özellikle örgütlenerek Türk Silahlı Kuvvetleri'nin içerisine, emniyet teşkilatlarının içerisinde siyaset ve hukuk, yargı çevresine yerleştirdiği bu elemanlarla oya gibi işleyerek girdiler." Ersöz, cemaate yakın olmayıp 'Vatan uğruna veya rütbe uğruna' böyle bir işe kalkışanlar olacağına inanmıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki örf ve adetlerin kurallarıyla, yasayla düzenlenmiş hiyerarşik yapı içerisinde kimsenin hak etmediği mevkilere gelemeyeceğini söylüyor. "Burada da aynen daha önceki dava süreçlerinde (Balyoz, Ergenekon) yaşandığı gibi, tabiri caizse 'sulandırma' veya 'sapla samanı karıştırma' gibi bir takım sıkıntılar yaşanabilir" diyor Ersöz ve ekliyor: "Bu kadar ordu mensubunun, generalin tamamının bu örgütün mensubu olduğunu söylemek mümkün değil (...) Haksız yere gözaltına alınmış, tutuklanmış insanlar da vardır."
PEKİN: "NECDET ÖZEL BANA '1300 KİŞİLİK FETHULLAHÇI LİSTESİ VAR AMA TSK'NIN MORALİ BOZULUR DİYE ÇEKİNİYORUZ' DEMİŞTİ"
Eski Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral Pekin, "böyle bir yapılanmaya karşı önceden harekete geçilmemesinin" sebebini 'devam eden iç güvenlik harekâtına, PKK'yla mücadeleye ve kumpas operasyonlarıyla yapılan tasfiyelere' bağlıyor. Pekin, 2013'te cezaevinden çıktıktan sonra dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'i ziyarete gitmiş. Bu ziyarette Gülen Cemaati gündeme geldiğinde de Necdet Özel'in kendisine şunları söylediğini aktarıyor Pekin: "İsmail, 1200-1300 kişilik bir liste verdiler. Bu listede ismi yazanların Fethullahçı oldukları söyleniyor. Ama bu konuda bir bilgi belge yok, hata yapmaktan çekiniyoruz. Tasfiyeye neden olmayalım, TSK'nın moralini bozmayalım."
Emekli Korgeneral Pekin, Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanlığı döneminde Silahlı Kuvvetler içinde cemaat yapılanmasını incelediğini söylüyor. Araştırmaları polis, jandarma ve özellikle MİT'te yoğunlaşmış. Fakat 2007 - 2011 yılları arasında MİT'ten Fethullah Gülen ile ilgili araştırmalarda hiç yardım görmediğini söylüyor. Buna örnek olarak bir anekdot anlatıyor. "Bir ara belge hazırlıyorduk Emre Bey'le (Eski MİT müsteşarı Emre Taner). Cumhurbaşkanlığından yeni gelmişti bana, 'Bu adamla niye uğraşıyoruz, bu adam yaşlı bir adam, size ne zararı var?' gibi laflar etmişti. Bazı olaylar hafife alınmıştı o dönem." Silahlı Kuvvetler bunu hafife almasının sebebini Silahlı Kuvvetler içindeki mekanizmaların yeterli olmaması ve istihbarat yapma, değerlendirme, araştırma gibi yasal bir görevi ve sorumluluğu olmamasıyla açıklıyor: "Silahlı Kuvvetlere yasal sorumluluk verilmeyince, mecburen MİT yapıyor."
NEDEN SAVAŞ STRATEJİSİ UYGULANDI?
Bu darbe girişimi, 15 Temmuz'da en az 240 kişinin ölümü, binlerce tasfiye, toplumda travma, huzursuzluk ve kaygı yarattı. Önceki darbelerden bir diğer ayırıcı özelliği de, darbecilerin kullandıkları şiddetin boyutları. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde insan hakları ihlalleri, işkence uygulamaları ve hukuksuzluklar darbeciler hedeflerine ulaştıktan sonra gelmişti. Bu darbe girişiminde ise, savaş uçakları, tanklar, helikopterler sanki bir tür savaştaymışçasına kullanıldı.
İsmail Hakkı Pekin'e göre bunun nedeni "terör, şiddet yaratarak insanları korkutup 'karışmayalım' demelerini sağlamak ve kendi tarafına çekmek". Pekin, "Yani siz, iktidarı ele geçirmek veya rejimi değiştirmek istiyorsanız ve yeteri kadar gücünüz yoksa şiddete başvurarak algı operasyonu yapmak suretiyle insanları korkutarak kendi tarafınıza çekersiniz. Veya insanları seslerini çıkaramayacak duruma getirirsiniz" diyor.
Birçok uzmana göre darbe girişimi amacına ulaşamadı bunun sebepleri arasında da komuta kademesinin ikna edilememesi, Silahlı Kuvvetler içinde yeterli desteği almaması ve halkın direnişi gösteriliyor. İsmail Hakkı Pekin, halkın meydanlara akıp kendilerini tankların önüne atmasını da "darbeye karşı post modern bir karşı duruş" olarak tanımlıyor.