Suriye'de yaşanan kaos ortamından istifade ederek IŞİD ile girdiği çatışmalarla uluslararası alanda meşruiyet kazanmaya çalışan PYD/YPG'nin, PKK ile organik bağını inkar etse de kuruluşunun bizzat örgüt lideri Abdullah Öcalan'ın talimatıyla gerçekleştiği biliniyor.
PYD, PKK'nın 2002 yılının Nisan ayında gerçekleştirdiği 8'inci kongresinde alınan kararla, 2003 yılında Suriye'de "Partiya Yekitiya Demoqratik" ismiyle kuruldu. Örgütün liderliğini 2003-2010 yılları arasında Fuat Ömer yaparken, o dönemde Esed rejimi tarafından hoş karşılanmayan örgütün üyeleri tutuklandı. Salih Müslim'in de aralarında bulunduğu pek çok isim ise bu nedenle Kuzey Irak'a kaçmak zorunda kaldı.
"Arap Baharı"nın da etkisiyle 2011 yılında başlayan devrim hareketlerinde, rejimle iş birliğine giden örgüt, daha önce yasaklanan siyasi ve silahlı faaliyetlerine tekrar başlarken, örgütün tutuklu üyeleri de serbest bırakıldı.
PYD TÜZÜĞÜNDE PKK VURGUSU
PYD'nin parti tüzüğünde Abdullah Öcalan'ın tüm Kürt halklarının lideri olarak kabul edilirken, örgütün PKK'nın yürütme konseyine bağlı hareket ettiğini belirtmesi de PKK-PYD birlikteliğini açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Eş başkanlığını Salih Müslim ve Asya Abdullah'ın yaptığı PYD, Suriye'nin kuzeyinde "Apoculuk" ideolojisi ile ''bölücülük ve terör'' faaliyetlerini sürdürüyor.
PYD'nin tüzüğünde PKK'nın diğer adı olan Kongra-Gel için "Kürdistan halkı için yüksek yasama organı" ifadeleri kullanılıyor. Ayrıca parti tüzüğünde "Abdullah Öcalan'ın KCK, tüm Kürt halkları ve Kongra-Gel'e önderlik yaptığı ve bunun kendileri tarafından da kabul edildiği" ifadeleri yer alıyor.
Öte yandan "Öcalan'ın demokratik uygarlık metodunun benimsenmesi" parti üyeliğinin koşulu olarak sunuluyor.
Partinin en yüksek karar alma organı olan kongre tarafından belirlenen 25 üyeli parti meclisinin görevleri arasında, "Komşu devlet ve Kürdistan olarak adlandırılan bölgelerde kendilerine yakın olan kurum ve partileri desteklemek" ifadelerinin yer alması da dikkati çekiyor.
HPG-PJAK-YPG ARASINDAKİ GEÇİŞKENLİK
PKK çatısı altında bulunan HPG'ye ait teröristler, "Kobani Savunması" olarak adlandırılan olaylarda, PYD'nin silahlı kanadı YPG saflarına geçmişti. Bu da PKK-KCK'ya bağlı HPG, PJAK ve YPG arasında ihtiyaca bağlı olarak bir geçişkenliğin yaşandığını gözler önüne seriyor.
Wall Street Journal gazetesinde yayınlanan bir haberde ABD'li eski asker Jamie Lane'in sözlerine yer verilmişti. Lane'in "PKK ile YPG arasında hiç fark yok. PKK'lılar sadece üniforma değiştirerek YPG oluyor" şeklindeki açıklamaları, bir militanın Türkiye'de savaşırken HPG'li, İran'da savaşırken PJAK'lı Suriye'de savaşırken YPG'li olarak kendini tanımladığını ortaya koyuyor.
PKK'nın Türkiye'den çekilmesi durumunda PYD'ye katılacakları yönündeki iddiaların ardından PYD Eş Başkanı Salih Müslim, Mayıs 2013'te BBC Türkçe'ye bir mülakat vermişti. Müslim bu geçişkenliği, "Böyle bir desteğe ihtiyacımız yok. Yeterince iyi yetişmiş savaşçımız var. İhtiyacımız olur ise gündeme gelebilir." sözleriyle ortaya koymuştu.
SAVAŞ SUÇU İŞLEYEN ÖRGÜT
PKK ile bir bağının olmadığını ileri süren PYD'nin askeri kanadı YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde savaş suçu işlediği raporlarla da ortaya kondu.
Uluslararası Af Örgütü, 13 Ekim 2015'te yayımladığı "Gidecek yerimiz yok" başlıklı raporunda, YPG'nin ülkenin kuzeyinde Arap ve Türkmen sivillerin yaşadığı bölgeleri kullanılamaz hale getirdiği, bölge sakinlerini zorla yerlerinden ederek insan haklarını ihlal ettiği ve savaş suçu işlediğine dair tespitlere yer verdi.
Raporda, Suriye'nin kuzeyindeki özellikle Arap ve Türkmen köylerinin PYD'nin yönetimindeki sözde özerk idare tarafından ateşe verildiği ve köylülerin de bölgeyi terk etmesi için ölümle tehdit edildiği vurgulandı.
YPG, ÇOCUK ASKER KULLANIYOR
İnsan Hakları İzleme Örgütü ise 15 Temmuz 2015'te, iç savaşın devam ettiği Suriye'de YPG'nin çocuk askerleri örgütten çıkarmak konusunda verdiği sözü yerine getirmediğini ve bu konuda uluslararası yasaları ihlal ettiğini bildirdi.
Örgütten yapılan açıklamada, YPG'nin 5 Haziran 2014'te "Geneva Call" adlı sivil toplum kuruluşuyla bir ay içinde 18 yaş altındakilerin çatışma alanlarından çekilmesini içeren "Taahhüt Sözleşmesi" imzaladığı hatırlatılarak, buna rağmen reşit olmayan çocukların YPG ve örgütün kadın kolu YPJ içinde çatışmalara girdiğine ilişkin vakaların tespit edildiği vurgulandı.
HEM PKK HEM YPG SAFLARINDA SAVAŞAN ÖRGÜT MENSUPLARI
Örgüt üyelerinin hem PKK hem de YPG saflarında savaştığına yönelik örnekler arasında, PKK'nın gençlik yapılanmasının sözde "Türkiye hamle sorumlusu" olduğu belirlenen "Ferman" kod adlı Enver Güngör yer alıyor.
Türkiye'ye yasa dışı yollardan girmeye çalışan Güngör, 14 Şubat 2016'da Şanlıurfa'da yakalanarak tutuklanmıştı. Güngör ifadesinde, 30 Mart 2014'te yapılan yerel seçim öncesi silah eğitimi almak için Kandil'e gittiğini, oradan IŞİD'e karşı savaşmak için Kobani'ye geçtiğini anlatmıştı.
Haziran 2015'te Türkiye'ye geçtiğini ve yapılacak eylemler hakkında toplantılar düzenlediklerini aktaran Enver Güngör, Diyarbakır'da düzenlenen silahlı eylemlerin bazılarında bulunduğunu itiraf etmişti.
ABD VE BATILI ÜLKELERİN PYD'YE DESTEĞİ TEPKİ TOPLUYOR
Tüm bu gerçekler ortadayken, başta ABD olmak üzere batılı pek çok ülke, örgüte verdikleri desteği, açıklamaları ile göstermeye devam ediyor.
Her fırsatta "PYD'nin bir terör örgütü olmadığını ve PKK ile bir bağının bulunmadığını" iddia eden ABD yönetimi, son olarak ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) üzerinden bu desteğini gösterdi.
CENTCOM, büyük bölümünü PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG), "PKK ile ilişkimiz yok" iddiasını Twitter hesabından paylaşarak PYD'ye destek verdi.
Bu paylaşım Ankara'nın tepkisine neden olurken, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın da tepkisini aynı mecrada Twitter hesabı üzerinden gösterdi.
Kalın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Bu bir şaka mı yoksa CENTCOM aklını mı yitirdi, buna kimsenin inanacağını düşünüyor musunuz? ABD, terörist grubu meşrulaştırma çabasına son vermeli." ifadelerine yer verdi.