Prof. Dr. Attar: Karabağ’da 40 milyona yakın kitap ve tarihi eser tahrip edildi
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ev sahipliğinde 'Köklü Geçmiş, Güçlü Gelecek' temasıyla düzenlenen Türk Konseyi Medya Forumu'nda, ''Birliktelikten Doğan Zafer: Karabağ' başlıklı oturum gerçekleştirildi.

Oluşturma Tarihi: 2021-10-23 23:04:24

Güncelleme Tarihi: 2021-10-23 23:04:24

Türk Konseyi Medya Forumu'nun ikinci günündeki 5. oturum olan ''Birliktelikten Doğan Zafer: Karabağ”a, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi, Türkiye Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı Prof. Dr. Aygün Attar moderatörlük yaptı.

Attar, oturumun ismini duyduğunda dahi tüylerinin diken diken olduğunu belirterek, "32 yıldır Türkiye'de yaşayan Azerbaycan Karabağlı bir ailenin evladı olarak bugünkü oturumu, mezarı 30 yıldan fazladır işgal altındaki topraklarda olan babama, 31. yaşını göremeyen 30 yaşında şehit olan kahraman askerimiz Areste Baxışova'ya, Azerbaycan'a ithaf ediyorum." dedi.

Karabağ zaferiyle birlikte takip edilen süreçte Türkiye ve Azerbaycan'ın medya sahasındaki iş birliğinin, Türk coğrafyalarının iş birliği için çok önemli bir örnek olduğuna dikkati çeken Attar, "Batı medyası objektiflikten uzaktır, kendi göbeğimizi kendimiz kesmeliyiz. 2 günlük forum esas olarak bunu teşkil ediyor. Ermenistan, Karabağ'daki 40 milyona yakın kitabı, çok sayıda çok önemli tarihi eserleri tahrip etti. Ormanlarımızı, tarihi yapılarımızı yok etti. Bununla ilgili Batı medyasında bir şey duyduk mu? Hayır. 44 günlük savaş boyunca gördük ki Batı medyası sınıfta kaldı." ifadelerini kullandı.

Attar'ın başlangıç konuşmasının ardından Macaristan Ulusal Kamu Hizmeti Üniversitesinden Dr. Zoltan Egeresi söz aldı.

Egeresi, Macaristan'ın bir Avrupa Birliği ülkesi olduğunu hatırlatarak, "İşgal edilmiş toprakların geri alınması büyük bir jeopolitik değişime yol açtı. Sadece savaş sırasında değil daha sonra Türkiye'nin de ateşkes çalışmalarına katılması, savaş öncesinde de pek çok ekonomik iş birliği de önemliydi. Türkiye, gözlem merkezinde Rus askerlerini gözlemliyordu. Türkiye ve Azerbaycan arasındaki güçlü müttefiklikte çok çarpıcı olan bir şey var. İki ülke arasında sadece kimlik kartıyla seyahat edilmesi büyük bir adım oldu. Türkiye'nin sadece askeri değil ekonomik varlığı da belirli devletleri rahatsız etti." diye konuştu.

Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununu çözmek için kurulan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu'nun üzerine düşen görevi yerine getirmediğini söyledi.

Karabağ sorunu çözüldüğü için Minsk'e gerek kalmadığını kaydeden Erhan, şöyle devam etti:

"44 günlük süreçte topraklar azat edilmiş, süratle projeler hayata geçirilmiştir. Böyle bir ortamda bizim yeniden bir Azerbaycan Ermenistan sorunundan bahsetmemizin yersiz olduğunu düşünüyorum. Bu problem çözülmüştür. AGİT Minsk Grubu'nun statü meselesi açması yersizdir. Karabağ Azerbaycan'dır, bunun başka bir statüsü de yoktur. Bundan sonra Türk dünyasını oluşturan ülkelerin, bu statünün tescili için neler yapması gerektiğine dair birkaç tavsiyede bulunacağım. Gerek resmi düzeyde, medya dünyasında gerekse akademik dünyada dil birliği temin etmeli, 'Karabağ meselesi' söyleminden uzak durmalıyız. Bütün Türk dünyasının bu terminolojiyi kullanması gerekir. Karabağ problemi kalmamıştır, Karabağ Azerbaycan toprağıdır. Bütün Türk devletleri Şuşa'da başkonsolosluk açmalıdır. Karabağ harbinin üzerinden 1 yıl geçti ama o tarihten bu yana bu meselenin diri tutulması için gerekli çalışmaları yapıp yapmadığımızın tartışılması lazım."

Kazakistan Aikyn Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Amankeldi Kurmet, Orta Asya devletlerinin çoğunun dünyadaki gelişmeleri Rusya'dan öğrendiğine işaret ederek , "Milletlerimizin Karabağ'daki işgalden çok bilgisi yoktu. Kazakistan toplumunda son dönemde sosyal medyanın etkisi çok güçlü. 44 günlük süreçte Kazakça Karabağ konusunda haber yapmaya çalışan insanların 48 tane kanal açtığını gördüm. Kazak halkı Karabağ meselesine Türk Birliği olarak bakmaya başladı. Tiktok'ta Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın konuşmalarının Kazakça alt yazıyla yayınlandığını gördüm. Azerbaycan siteleriyle, Türk siteleriyle tanıştık, manipülasyon yapılmayan haberlere ulaşabildik. Biz Türkiye'de Batı medyası diyoruz ama Orta Asya'da Kuzey medyası deriz." şeklinde konuştu.

Azerbaycan Televizyon ve Radyo Yayıncılığı Kapalı Anonim Şirketi Başkanı Rovshan Mammadov da Türk devletlerinin en kısa zamanda medya ittifakı kurması gerektiğini söyledi.

Dünyada birçok medya ittifakı olduğu bilgisini veren Mammadov, "Türk dünyasına yönelik dijital faşizmin karşısında olmalıyız. 44 günlük vatan savaşını yaşadık, gözlerimizle gördük. Sivil vatandaşlarımızın roket saldırılarında nasıl öldürüldüğünü gördük. 3 bine yakın şehidin toprak uğruna, özgürlük uğruna canını kurban ettiği toprakları temsil eden vatandaşlarız. 1 yıl geçti, biz 10 yıl büyüdük. Hiçbir ülkenin bunu yaşamasını istemeyiz. Türkiye'ye çok teşekkür ederiz, onlar olmasaydı dezenformasyonla baş edemezdik. Ermenilerin tek hedefi Azerbaycan değil tüm Türk devletleridir. Türk dünyasının gücünü, onu görmek istemeyenlerin gözüne sokmalıyız. Allah Türk Birliğini, Türk dünyasını korusun." ifadelerini kullandı.

Özbekistan Qalampir.uz Haber Ajansı Başkanı Kamariddin Shaykhov, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Emekli Büyükelçisi Dr. Hasibe Şahoğlu, Kırgızistan Ulusal TV ve Radyo Kuruluşları Birliği Direktörü Aibek Turdalıev ve Azerbaycan ADA Üniversitesi Öğretim Üyesi Shafag Mehralıyeva da konuşmalarında, Karabağ'ın işgalden kurtarılmasında Türk devletlerinin ortak dille yaptığı haberlerin dünyadaki etkisine dikkati çekerek, bundan sonraki süreçte yapılması gerekenlere dair fikirlerini dinleyicilerle paylaştı. AA