Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu: “Rusya Paşinyan'ı cezalandırmak istiyor”
Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Anadolu Ajansı’na yazdığı “Rusya’nın Dağlık Karabağ tavrı nasıl okunmalı?” başlıklı analizde, Rusya-Azerbaycan, Rusya-Ermenistan ilişkilerinde gelinen son durumu değerlendirdi. Prof. Kemaloğlu, Rusya’nın Paşinyan’ı cezalandırmak istediğine dikkat çektiği analizden önemli paragraflar…

Oluşturma Tarihi: 2020-10-07 16:01:22

Güncelleme Tarihi: 2020-10-07 16:01:22

Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, Anadolu Ajansı'na yazdığı “Rusya'nın Dağlık Karabağ tavrı nasıl okunmalı?” başlıklı analizde, Rusya-Azerbaycan, Rusya-Ermenistan ilişkilerinde gelinen son durumu değerlendirdi. Prof. Kemaloğlu, Rusya'nın Paşinyan'ı cezalandırmak istediğine dikkat çektiği analizden önemli paragraflar…

Rusya-Azerbaycan ilişkileri

Rusya'nın bugünkü tutumunu birkaç faktörle açıklamak mümkün. En başta, gerek bölgede gerekse tüm dünyada kartlar yeniden karılırken, Moskova Dağlık Karabağ sorununun daha fazla çözülmemiş hâlde kalamayacağının ve Azerbaycan'ın, özellikle askerî alanda, giderek güçlendiğinin farkında. Dolayısıyla yalnızca Ermenistan temelli siyaset, Paşinyan döneminin de gösterdiği gibi, uzun vadede Rusya açısından olumsuz sonuçlara yol açabilecektir.

Rusya'nın Ermenistan ile yakın işbirliğine rağmen, Moskova'nın Azerbaycan ile münasebetleri birçok alanda çok daha yüksek seviyede. Rusya'nın hem Azerbaycan ile ticaret hacmi hem de yatırımları Ermenistan'a kıyasla daha fazladır.

Dolayısıyla Rusya Ermenistan'ın “müttefiki” olsa da, Azerbaycan ile ilişkiler de Rusya açısından gittikçe önem kazanıyor. Azerbaycan Rusya'nın Dağlık Karabağ konusundaki tek taraflı siyasetinden yavaş yavaş vazgeçmesi konusunda etkin olmaya başlıyor. Nitekim Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de Rusya'yı “stratejik ortak” olarak adlandırıyor.

“Rusya Ermenistan'ı cezalandırmak istiyor”

Rusya'nın “sessizliğinin” sebeplerinden biri diğeri ise Paşinyan'ı cezalandırmak ve onu daha “söz dinler” bir hâle getirmek istemesi. Nitekim Moskova'nın Kafkasya'da yaşananlara karşı tutumu, Kremlin'in Belarus'taki olayların başlangıcında sergilediği tutumu hatırlatıyor. Aleksandr Lukaşenko devlet başkanlığı seçimleri öncesinde Kremlin'i farklı konularda suçlamış, adeta Putin yönetimini karşısına almış, Batı ile yakınlaşmaya yeşil ışık yakmıştı. Seçim sonucunda ise Lukaşenko hem içeriden hem de dışarıdan gelen bir baskıyla karşı karşıya kalmıştı. Moskova ise son ana kadar sessiz kalmış ve ancak Lukaşenko iyice zayıflayınca ve koltuğunu kaybetme noktasına gelince ona desteğini açıkça ortaya koymuştu. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan da aynen Lukaşenko gibi Rusya yönetimini rahatsız eden ve Rusya'nın bölgedeki çıkarlarına zarar veren bir siyaset izliyor. Dolayısıyla Moskova'nın sessizliğinin sebeplerinden biri, Paşinyan'ı aynen Lukaşenko gibi hem içeride hem de dışarıda iyice sıkıştırmak, diğer bir deyişle cezalandırmak istemesidir. Böylece Kremlin, Azerbaycan ile ilişkilerine ivme kazandıracak, (muhtemelen sonraki seçimlerde iktidarı kaybedecek olan) Paşinyan'ı cezalandıracak, yeni iktidara da şimdiden gözdağı vermiş olacaktır.

Batı'nın Rusya'ya yaptırımları devam ediyor

Moskova aynı zamanda Batı'nın Ermenistan'a somut bir destek vermeyeceğinin de farkında. Lukaşenko seçim öncesinde Batı ile yakınlaşma çabasına rağmen seçim sonrasında Batı'nın kendisine yönelik sert tavrıyla karşılaşıp nasıl hayal kırıklığına uğradıysa, Paşinyan da Batı'ya, özellikle de ABD'ye pek güvenilmemesi gerektiğini görüyor. Bu husus da (aynen Lukaşenko olayında olduğu gibi) Paşinyan'ı da daha fazla Moskova'ya yakınlaştıracaktır.

Rusya'nın tutumunda dış politikasındaki yoğunluğunun da etkili olduğu düşünülebilir. Batı, Rusya'ya yaptırım uygulamaya devam ediyor. Ayrıca Batı cephesinde Moskova, Kuzey Akım-2 projesini hayata geçirmekle meşgul. Bunun dışında Suriye, Libya, Belarus ve bunlara son günlerde eklenen Kırgızistan'daki gelişmeler, Rusya'nın yakından takip ettiği ve içinde olduğu olaylar. Dolayısıyla Moskova'nın tüm bu cephelerde aynı enerjiyle yer alması da çok kolay değil.

Rusya bu tutumunu sürdürecek mi?

Son günlerde Rus yetkilileri, olayların ilk gününe kıyasla, daha farklı içerikte açıklamalarda bulunuyorlar. Bir taraftan ateşkes çağrıları artarken, diğer taraftan da Karabağ'ın teröristlerin yuvası hâline gelmeye başladığı yönünde demeçler veriliyor. Öyle görünüyor ki Azerbaycan başarılı hareketini devam ettirdiği takdirde, Kremlin araya girerek tarafları masaya oturma konusunda ikna etme çalışmalarına başlayacaktır. Ancak yine de Kremlin'de ne tür planların yapıldığını (ki mutlaka farklı senaryolara göre farklı planlar yapılıyordur) tahmin etmek zor.

Uluslararası konjonktür ve Azerbaycan

Azerbaycan bir hafta içinde, işgal edilen topraklarının bir kısmını kurtarmayı başardı. Bu şüphesiz ülkenin son dönemde elde ettiği siyasî ve askerî güçle doğrudan ilgili bir başarıdır. Ateşkesin bugüne kadar bir sonuç vermediği ve zamanın da Azerbaycan'ın aleyhine işlediği gerçeği kabul edildiğinde ise Azerbaycan'ın kurtarma operasyonunu devam ettirme konusundaki karalılığında çok haklı olduğu görülür.

Birçok ülke Azerbaycan'ın haklılığını bildiği, hatta kabul ettiği hâlde, Azerbaycan'ın işgal altında olan topraklarını kurtarmasına farklı sebeplerden ötürü karşı çıkıyor. Ancak şu an toprakları geri alma açısından zamanın her zamankinden daha uygun olduğunu da söylemek gerekiyor. ABD Kasım ayında yapılacak devlet başkanlığı seçimleri dolayısıyla kargaşa yaşıyor; AB her zamankinden daha fazla parçalanmış durumda; Rusya dış politikada Suriye'den Belarus'a kadar birçok cephede mücadele ediyor. Azerbaycan ordusunun başarılı harekâtını devam ettirerek, Azerbaycan'dan koparılan toprakları en az kayıpla işgalden kurtarmasını temenni ediyoruz.