Ahmet Hakan Coşkun'un “Burnuma naftalin kokusu geldi” başlıklı bugünkü yazısı;
Üstün Dökmen diye bir psikolog var.
Üstelik profesör.
Şöyle demiş:
“Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması, meslek etiğine aykırıdır. Çünkü nötr olamazlar.”
Konuşmasının tamamını dinledim Üstün Dökmen'in. Dinlerken burnuma naftalin kokusu geldi.
Çünkü ben, 30 yıldır zirilyon kere tartışılmış bu konunun, çoktan aşılmış geçilmiş bir konu olduğunu sanıyordum.
Ama baktım ki Üstün Dökmen....
- Sanki bu konuyla ilgili tek satır okumamış gibi.
- Sanki bu konuyla ilgili ortaya atılan tezlerin hiçbirinden haberi yokmuş gibi.
- Sanki bu konuyla ilgili çok özgün bir fikir ileri sürüyormuş gibi.
Anlatıyor babam anlatıyordu. Literatürü zerre kadar taramamış, kitaplar dolusu tartışmalara şöyle bir bakmaya bile tenezzül etmemiş, konuyla ilgili yıllardır söylenen sözlere hiç kulak vermemiş.
Ama buna rağmen... Yeryüzünün en özgün tezini öne sürüyormuş gibi...
Abanıyor babam abanıyordu o feci köhne tezine.
Daha vahimini söyleyeyim:
Kendisinin gelişmiş bir empati duygusuyla dopdolu olmasını beklerken... Fena halde empati yoksunu olduğunu dehşet içinde fark ettim.
“Üstün Dökmen'ler varolduğu müddetçe…”
İnsan hiç değilse... “Ben bu olaya bir de başını örtenler açısından yaklaşmayı deneyeyim. Kendimi birazcık da olsa onların yerine koyarak olaya bakayım” der, değil mi?
Hayır, hayır! Böyle bir empatinin kıyısından köşesinden bile geçmiyordu.
Çok daha vahimini de söyleyeyim:
Kafasında “nötr insan” üzerine bir denklem kurmuştu.
Şöyle bir denklem:
Başı açık insan eşittir nötr insan / Başı örtülü insan eşittir nötr olmayan insan. Denklemi böyle kurunca da... “Nötr olmayan insan” olarak tanımladığı insanlara karşı kibirli bir önyargı besliyor, onlara belli görevleri yasaklamayı kendinde hak görüyordu.
ABD'de yaşasa... Sihlere türbanıyla adım attırmaz bu kafa.
İngiltere'de yaşasa... Başörtülü polis görünce “Nötr olmayan insandan polis mi olur?” diye feveran eder. Bu derece de çağdışı yani.
Neyse... Burada keselim. Artık fena halde bayatlamış bu tezleri yazarken bile sıkıldım. Burnuma gelen naftalin kokusu, daha da keskinleşti.
Ben ve benim gibi düşünenler, istediğimiz kadar, “Başörtüsü sorunu, çoktaaaan aşılmış geçilmiş bir sorundur” diyelim.
Üstün Dökmen'ler varolduğu müddetçe... Başörtüsü sorunu da varolmaya devam edecek galiba.