Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün, Moskova'daki terör saldırısının ardından yaptığı değerlendirmede, Rusya'nın Avrupa destekli Ukrayna ile girdiği savaşın muhtemel boyutlarını Kırım Savaşı öncesi güçler dengesine dikkat çekerek değerlendirdi
"AVRUPA-AVRASYA SAVAŞI"
Moskova saldırısının en mühim çıktısı, Putin'in artık savaş kelimesini telâffuz etmesi oldu. Buradaki inceliğe dikkât etmek gerekiyor. Putin bunu hâl-i hazırda mevcut olan ve Rusya'nın savaş değil, şimdiye kadar özel operasyon olarak gördüğü Rusya-Ukrayna savaşı için telâffuz etmiyor. Basit bir vites değişimi değil bu. Putin ve diğer Rus devlet adamlarının açıklamalarından Rusya-Ukrayna savaşının artık Rusya-Ukrayna savaşı olmaktan çıktığını anlamamız gerekiyor. Bu artık, kıt'asal düzlemde ifâde edecek olursak, Anglosaksonların geriden desteklediği bir Avrupa-Avrasya savaşıdır. Öznelerin devletler seviyesinde adını koyacak olursak bir Rusya-Weimar Üçlüsü (Almanya- Fransa-Polonya) arasındaki bir savaş bu. İçine bir çırpıda Beyaz Rusya, Moldova, İsveç, Norveç, Finlandiya ve tekmil Baltık devletçiklerini alabilecek bir potansiyeli var. Bu potansiyelin kolaylıkla Balkan yarımadasına, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan'a da sıçrayıp yayılabileceğini unutmamak gerekiyor.
BALTIK VE KARADENİZ ISINDI
İçine kolaylıkla Balkanları alabilecek Baltık ve yine içine kolaylıkla Kafkasya'yı alabilecek olan Karadeniz, muhtemel Rusya-Avrupa savaşında iki kritik havzayı oluşturuyor. Son zamanlarda yaşanan hâdiseleri esas alacak olursak bu iki denizin ne kadar da ısındığını görebiliriz. Her ikisi de Türkiye'yi yakından alâkadar ediyor. Şimdi gelişmelere bir bakalım. Rusya Kuzey Karadeniz sâhilinde mutlak hâkimiyet kazanmak adına Odesa'ya gözünü dikmiş durumda. Moldova'daki uzantısı olan Transdinyester hareketlenmiş durumda. Fransa, bunun kendisi için kırmızı çizgi olduğunu, Odesa işin içine girerse Weimar Üçlüsü eşliğinde doğrudan müdahale edeceğini ısrarla söylüyor.
YENİ BİR KIRIM SAVAŞI MI GELİYOR?
Akla ister istemez 1853-1856 arasında yaşanmış olan Kırım Savaşı geliyor. Kırım Savaşı da Tuna havzasında o zamanlar Osmanlı mülkü içinde yer alan Eflâk ve Boğdan; yâni bugünkü Romanya ve Moldova'ya saldırmasıyla başlamış; daha sonra Kafkasları içine almamış mıydı? Bu savaşta Rusya yine tek başına değil miydi? Kırım Savaşının fitilini temelde, Ortodoksluk-Katoliklik husûmeti üzerinden Rusya-Fransa gerilimi ateşlememiş miydi? Fransa'nın Moldova, Romanya ve Ermenistan'da boy göstermesini dikkate aldığımızda, kolaylıkla, yeni bir Kırım Savaşı mı gündeme geliyor, sorusunu sormamak için bir sebep var mı? Kırım Savaşı arefesinde yaşanan Fransa-Polonya ittifâkının bir benzerini bugün de yaşamıyor muyuz? Rusya'yı Avrupa'dan uzaklaştırmak husûsunda Birleşik Krallık Fransa ile ittifâk etmiyor muydu? Zamân içinde ittifaka dâhil olan merkezî Avrupa, bilhassa Avusturya değil miydi? Bugün Almanya'yı onun yerine koymamak için bir sebep var mı?
Bugünün kuvvetler dengesinin o zamanlara göre çok farklı olduğunu görmüyor değilim. Daha başka mukayeseler üzerinden Kırım Savaşının yaşandığı günler ile bugünkü durumlar hakkında çok sayıda farklılık ortaya koyulabilir. Bunlara itirâz edecek değilim. Ama benzerliklerin en az farklılıklar kadar; hatta onlardan daha baskın olacağını iddia etmekten de geri duracağım zannedilmemelidir. Mark Twain'in dediği gibi târih tekerrür etmese de kâfiyelenir.
TÜRKİYE MUHTEMEL SAVAŞTA NEREDE OLUR?
Sadete gelecek olursak şu soru bizim için soruların sorusudur: Osmanlı'nın bakiyesi olan Türkiye muhtemel bir yeni Kırım savaşının neresinde olacaktır? Kırım Savaşını kâğıt üzerinde kazanan tarafındaydık. Ama bu bizim için tam bir Pirus zaferi oldu. Paris Konferansı üzerinden Avrupa'nın gûya hüsnükabulüne mazhar olduk. Hemen arkasından Avrupa'nın hayır diyemeyeceğimiz dayatmaları geldi. Çözülmeyi kolaylaştıracak 1856 Islahat Fermânı ilân edildi. Ağır bir borç yükü altına sokulduk. Olduğu kadarıyla bile ekonomik bağımsızlığımızı kaybettik. Batı'nın ipiyle kuyuya inmenin ne olduğunu merak edenler için Kırım Savaşı bir milâttır.
Lütfen Türkiye-Batı ilişkilerinin estirdiği ılık rüzgârlar tatlı tatlı yüzümüzü yalarken gaflete düşmeyelim. Kırım Savaşını hatırlayalım… Târih tekerrür etmiyor, ama kâfiyeleniyor... Unutmayalım…