Reza Zarrab: Hakan Atilla'ya rüşvet vermedim, onun da talebi olmadı
ABD'nin New York kentinde tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davanın görüldüğü duruşmada ikinci gün başladı. Reza Zarrab mahkemeye sivil kıyafetlerle getirildi. Sacının ilgisi olmadığı halde Zarrab'a Erdoğan'ı sorması dikkat çekti. ABD'li gazeteciler bile soruya şaşırdı. Zarrab Hakan Atilla'ya rüşvet vermediğini, onun da böyle bir istekte bulunmadığını söyledi. Ayrıca 'Halk Bankası'ndan sadece Genel Müdür Süleyman Aslan'a rüşvet verdim'

Oluşturma Tarihi: 2017-12-01 05:22:46

Güncelleme Tarihi: 2017-12-01 05:22:46

Mehmet Hakan Atilla'nın tutuklu olarak yargılandığı davada Zarrab mahkemeye mahkum kıyafeti ile gelmedi. Zarrab mahkûm elbisesi yerine koyu bir spor ceket ve içine de açık renkli bir gömlek giydi.

Jüri önünde konuşan Zarrab, New York'taki hapishanede tehdit edildiğini bu nedenle hâlâ FBI koruması altında bulunduğunu söyledi. Zarrab, farklı kıyafet giymesinin bir anlama gelmediğini, kendisine hapse geri dönüp dönmeyeceği konusunda herhangi bir vaatte bulunulmadığını söyledi. 

İRAN'DAKİ BAĞLANTILARINI ANLATTI

Zarrab, İran'daki bağlantılarını anlattı. ABD'li gazeteci Katie Zavadski, Twitter hesabından Zarrab'ın İran'a yönelik yaptırımların Hindistan, Çin, Kore, Japonya ve İtalya tarafından da ihlal edildiğini ima ettiğini söyledi.

Zarrab, Onur Kaya ile olan telefon konuşmasının transkripsiyonu hakkında soruları cevapladı.

Zarrab, acil bir işi olması sebebiyle acil şeriti kullanmak için İstanbul'da bir polis yetkilisiyle görüşmesine ilişkin konuştu. 

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld'in Twitter hesabından yazdığına göre, yargıcın sorularına yanıt veren Zarrab, Halkbank'ın da dahil olduğu İran Ulusal Petrol Şirketi'nden yetkililerle bir toplantı düzenlendiğini söyledi. Zarrab, toplantıya Halkbank adına Süleyman Aslan ve Hakan Atilla'nın katıldığını ancak İran Petrol Bakanı'nın toplantıda bulunmadığını iddia etti. 

Klasfeld, Zarrab'ın "Bu İran Ulusal Petrol Şirketi'nin Hindistan'daki parasını Halkbank'taki hesabına aktarmanın ilk adımıydı" dediğini iddia etti. 

HİNDİSTAN'DAKİ PARA DİREK HESABA YATIYOR

Hakimin, "Hindistan'daki parayı Halkbank'a nasıl getiriyorsunuz" sorusu üzerine Zarrab'ın, Hindistan'daki şirketin ilk adım olarak Halkbank'ta hesap açtığını, Hindistan'daki ham petrol alıcısı firma parayı direkt olarak Halkbank hesabına gönderdiğini, daha sonra söz konusu fonun başka bir Türk bankasına aktarıldıktan sonra kendisinin bu parayı aldığını söylediği iddia edildi. 

SÜLEYMAN ASLAN'DAN OLUMSUZ CEVAP

Zarrab, İran cephesinin uluslararası ödemeleri doğrudan yapma talebine Süleyman Aslan'ın olumsuz cevap verdiğini ve hâlihazırda kullanılan sistemi işaret ettiğini söyledi. Zarrab, "Aslan, şema üzerinde çizdiğim şeyden bahsediyordu. Oradaki altın ticaret sistemi" ifadesini kullandı. 

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld'in aktardığına göre, Zarrab'a paranın Halkbank'tan diğer bir bankaya neden aktarıldığı soruldu. Zarrab'ın ise bu sorunun üzerine "Paranın kaynağını gizlemek için başka bir bankayı daha işleme koyuyoruz" dediği iddia edildi. Zarrab, "Bu Ekim 2012'de yapılan toplantıda görüşüldü mü?" sorusuna ise "Evet, bu bir yöntem olarak tartışıldı" yanıtını verdi.  

İZLENME İHTİMALİNE KARŞI TL İLE TİCARET

Zarrab, paranın neden Türk lirası halinde kullanıldığına ilişkin soruya, paranın dolar olarak kullanılması hâlinde Amerikan bankacılık sistemi tarafından izlenilebildiğini söyledi. 

Mahkeme salonunda bulunan ve olayı canlı aktaran ABD'li gazeteciler, Zarrab'ın ifadesinde, diğer bir Türk bankasından onay aldıktan sonra Süleyman Aslan'a giderek bu şemanın kendileri için uygun olduğunu söylediğini iddia etti. 

RÜŞVET İSTENDİĞİNDE YARDIMCISINI ARADI

Daily Beast'in muhabiri Katie Zavadski, Zarrab'ın, "Süleyman Aslan bana aldığı risk nedeniyle çok rahatsız hissettiğini söyledi. Bir şekilde geleceğini garanti altına almak istedi" dediğini iddia etti. Zarrab, bu sözlerin Aslan'ın rüşvet istediğine işaret ettiğini söylediği belirtilen Zarrab, daha sonra sağ kolu Abdullah Happani'yi aradığını aktardı. 

"RÜŞVET VERMEK İÇİN ÇAĞLAYAN'DAN ONAY GEREK"

Zarrab, Süleyman Aslan'ın sürekli olarak ABD'den uyarı aldığını söyledi. Gazeteci Katie Zavadski, Zarrab'ın "Süleyman Aslan'a rüşvet vermek için Zafer Çağlayan'ın onayını almam gerekti" dediğini iddia etti. 

"ÇAĞLAYAN'DAN BİR ŞEY SAKLAMADIM"

Katie Zavadski, Zarrab'ın "Zafer Çağlayan zaman zaman benim şirketimin banka hesaplarını incelerdi" dediğini iddia etti. Gazetecinin iddiasına göre Zarrab, "Onun (Çağlayan'ın) bilgisinden herhangi bir şey saklamayacaktım. Sonuçta, Çağlayan'dan herhangi bir şey saklamadık. Onun bilgisi olmadan hiçbir şey yapmadık" dedi. 

"EL ELİ YIKAR, EL DE YÜZÜ YIKAR" 

Zarrab, Süleyman Aslan'ın kendisine, "El eli yıkar, el de yüzü yıkar" dediğini söyledi. Zarrab, yargıçın bu cümlenin ne demek olduğu sorusuna ise "Bu, Süleyman Aslan'ın yardımına karşılık rüşvet istediği anlamına geliyor" cevabını verdi. 

SAVCIDAN ŞAŞIRTAN ERDOĞAN SORUSU

Savcı, Reza Zarrab'a "Dönemin Başbakanı kimdi?" diye sordu. Zarrab, "Recep Tayyip Erdoğan'dı" diye yanıt verdi. Savcının sorusuyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adının geçmesine ABD'li gazeteciler bile şaşırdı.  

DURUŞMADA ÇEVİRİ SIKINTISI

Davayı takip eden gazetecilerin aktardıklarına göre, duruşmanın çeviri nedeniyle ağır ilerlediği ve simultane tercüme yapılamadığı belirtiliyor.

Savcı sorusunu sorduktan sonra sustuğu, tercümanın da çeviriyi yaptığı öğrenildi. Zarrab'ın da cevabı verdikten sonra aynı şekilde çeviriyi beklediği ve savcılığın soru sormaya devam ettiği belirtildi.

Duruşmaya ara verildi.  

Reza Zarrab, kısa bir aranın ardından, savcılığın dökümleri üzerinden soru sorduğu tapelerin ‘kendi konuşmalarını doğru yansıttığını' söyledi.

SES KAYITLARI ÜZERİNDEN SORULAR...

ABD'nin söz konusu dinleme kayıtlarını nasıl edindiği Türkiye'de tartışma konusu olmuştu. Davada savcılık makamı dünden bu yana Zarrab'a bir dizi dinleme kaydının üzerinden de sorular soruyor.

Dava ile ilgili ses kayıtları dinletildi.

Zarrab, İranlıların bankalardan kendilerine doğrudan transfer yaparak kendisini aradan çıkarmak istemesinden endişe duyduğunu anlattı. Zarrab, bunun yaşanmaması için de Süleyman Aslan ile çalıştığını söyledi.

"MUSLUĞUN BAŞI O'YDU"

Zarrab, "Süleyman Aslan'a rüşvet vermek Zafer Çağlayan'a verilen rüşvetten daha önemliydi çünkü musluğun başında o vardı" dedi. 

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld mahkeme salonundan Zarrab'ın şu ifadesini aktardı: "İranlılar tarafından verilen uluslararası para talimatlarını yerine getiriyordum. İranlılar (benim yerime) Halkbank'ın bunu yerine getirmesini talep ediyordu. Eğer Halkbank buna onay verseydi, o zaman ben tamamen bertaraf edilirdim"  

YARGIÇ İTİRAZLARI REDDEDİYOR

Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming, mahkemeye sunulan transkripsiyon ve e-maillere itiraz ediyor ancak yargıç talepleri kabul etmiyor. 

ABD basınından gazeteciler, Zarrab'ın "İran ile yapılan ticaretle bağlantılı olarak Zafer Çağlayan'a yüzde 50 ödeniyordu. Bu karın özetinin hesaplanması gerekiyordu" dediğini aktardı. 

ÖDEMELER ARASINDA SAAT DE VAR

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Zarrab'ın Çağlayan'a yapılan ödemeler arasında saat de bulunduğunu mahkeme heyetine söylediğini iddia etti. Klasfeld'in aktardığına göre, Zarrab ödemelerden birisinin Süleyman Aslan'a 2 milyon euro nakit olarak yapıldığını iddia etti. 

HAKAN ATİLLA'YA RÜŞVET VERMEDİM

Zarrab, tutuklu olarak yargılanan Hakan Atilla'ya hiçbir zaman rüşvet vermediğini, Atilla'nın da böyle bir talebinin söz konusu olmadığını söyledi. 

Zarrab'a "Halkbank'ta uygulandığınız sistemi başka bir ülkede uygulamayı denediniz mi?" sorusu yöneltildi. Zarrab, buna 'Evet' cevabını verdi. Zarrab, "Hangi ülkede?" sorusuna ise "Çin" cevabını verdi. 

Duruşmaya ara verildi...

Duruşma herkesin yerini almasıyla yeniden başladı. Zarrab, Çin'deki faaliyetlerini aktarıyor. Zarrab'ın Çin'de kurduğu şirkete ilişkin bilgiler ve Çin'deki bankalara yazılmış mektupların taslaklara ilişkin görüntüler yer alıyor. 

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Zarrab'ın "Çin'de işlem yapmak Türkiye'den daha sorunluydu çünkü İran'la ilişkin işlem yapma konusunda endişeliydiler" dediğini iddia etti. 

BARIŞ GÜLER'DEN YARDIM İSTEDİM

ABD'li gazeteci Katie Zavadski, "İçişleri bakanının oğlundan yardım istedim. O zamanda içişleri bakanı Muammer Güler'di" dediğini iddia etti. Zavadski, Zarrab'ın o zamanlar Güler'in oğlu Barış Güler'in Zarrab'ın şirketi için danışman olduğunu söylediğini aktardı. 

Zarrab, Barış Güler ile Whatsapp üzerinden telefonlaştığını ve mesajlaştığını, aynı zamanda yüz yüze buluştuklarını iddia etti. 

Davada, Zarrab ve Rüçhan Bayar isimli şahıs arasındaki telefon görüşmesine ilişkin bir transkripsiyon konuşuluyor.

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld'in aktardığına göre Zarrab, şöyle konuştu: "Bayar, 'Çin bankalarındaki kontaklarımızın Halkbank'ta yapılan işlemin aynısı Çin'de yapılmasına kesinlikle izin verilmediğini söyledi"

ABD'li gazeteci Katie Zavadski, 'Kötü tercüme geri geldi' sözleriyle salonda yaşanan çeviri sorunlarını aktardı. Duruşmanın bugünkü ilk oturumunda da benzer bir kriz yaşanmıştı. 

İfade Zarrab'ın 'Royal Maritime' isimli şirketine ilişkin sorularla devam ediyor. Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming sık sık itirazda bulunuyor. 

"ÖNEMLİ KONULARI WHATSAPP'TAN KONUŞUYORDUK"

Zarrab'a "Süleyman Aslan ile iletişime geçmek için Whatsapp'ı ne şekilde kullandın?" sorusu yöneltildi. Zarrab, "Genellikle, Whatsapp üzerinde özel, önemli ve hassas konuları konuşuyorduk" yanıtını verdi. 

İddia makamı, Zarrab ve Aslan arasındaki Whatsapp mesajlarını kanıt olarak sundu.

Hakan Atilla'nın avukatı Cathy Fleming Whatsapp görüşmelerinin delil olarak sunulmasına itiraz etti. Duruşmaya beş dakika ara verildi.

Klasfeld, Zarrab ile Atilla arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmeleri mahkeme salonunda Türkçe olarak dinletildiğini öne sürdü.

ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, mahkemede sunulan konuşma kayıtlarına ilişkin, Zarrab'ın "Atilla, İran'dan gönderilen (para) miktarı ve gönderen şirketlere ilişkin ortaklık yapısı belgelerinin Halkbank'a gönderilmesi gerektiği konusunda konuştu" dedi.

ÇEVİRİYE İTİRAZ

Atilla'nın avukatları çeviriye itiraz ederek, bunun bir 'hissedâr' meselesi olduğunu söyledi.

ABD'li gazeteci Pete Brush, Zarrab'ın "Hakan Atilla'ya ulaşmamız gerektiği ya da onun bize ulaşmaya ihtiyaç duyduğu birçok durum oldu" dediğini iddia etti. 

ABD'li gazetecilerin iddiasına göre, Zarrab duruşmada, "ABD'nin, İran ile altın ticareti konusunda tutumunu sertleştirdiği dönemde, Aslan ile birlikte işlemleri 'gıda ticareti' olarak gösterme seçeneğini değerlendirdik" dedi. Zarrab'a yöneltilen "Bu durumda ne yapmak zorunda kaldınız?" sorusuna ise "Nisan 2013'ten itibaren yeni bir yöntem, yeni bir sistem bulmamız gerekiyordu" cevabını verdi.

Zarrab ile Hakan Atilla arasındaki Whatsapp konuşması mahkemede kanıt olarak sunuldu. Zarrab'ın mahkemede gösterilen Whatsapp mesajlaşmasında, "Sevgili müdürüm, gıdayı (gıda ticaretini) bugün başlattım." ifadesini kullandığı iddia edildi. 

SES KAYITLARI DİNLETİLDİ

Zarrab Hakan Atilla ile Zarrab arasında geçtiği iddia edilen ses kaydı mahkemede dinletildi. Zarrab'ın kayda ilişkin şunları söylediği ifade edildi: "Hakan, Süleyman Bey'le olan görüşmemin sonucunda gıda ticaretinin başlayacağını biliyordu. Ancak burada (Hakan) Atilla'ya gıda ticaretinin çok daha farklı olacağını açıklamaya çalışıyorum."

ABD'li gazetecilerin iddiasına göre Zarrab ifadesine şu şekilde devam etti:  Çünkü altınla Türkiye'den dışarıya ihracat yapılabiliyor. Gıda işindeyse, Dubai'den transit yollarla İran'a gönderiliyor gibi görünecekti"

Yargıç Richard Berman, mahkemede, "Türk hamamına giren terler" sözü salonda gülüşmelere sebep oldu. 

Yargıç Berman, oturuma son verdi. Yarın ise duruşmanın yerel saatle saat 09:30 ile 14:00 arasında yapılacağını söyledi.