Yeni Akit'in haberine göre; SP eski Genel Başkan Yardımcısı Necmettin Aydın, Saadet Partisi'nin (SP) mevcut yönetimiyle ilgili açıklamalar yaptı.
Aydın'ın açıklamaları şu şekilde:
Merhum Erbakan Hocamızdan sonra Maalesef SP yönetimi yedi sene gibi kısa sürede siyasi mirası hem deforme etmiş hem de tüketmiş itibarını yerle bir etmiştir.
Özetle ;
1-Fatih Erbakan'ın önünü kesmek için 2011 seçimlerine geçici genel başkanla giderek oyları önce %1 düşürmüşlerdir. 2015 seçimlerinde ise Milli Görüş tabanının en zıt olduğu FETÖ gurubuyla içli dışlı olmuşlar ve en son kasım seçimlerinde partinin oyunu % 0.7 ye indirmişlerdir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ve son referandumda ise kesin tavır alamamışlar ne dedikleri anlaşılmamıştır. Yani kendi seçmeni karşısında bile anlamsızlaşmışlardır.
Bu seçimlerde ise önce AK Partiye koşmuşlar, umduklarını bulamayınca da CHP'nin kapısına koşmuşlardır. Millette bir karşılığı olmayınca parti kapılarında istikbal arar duruma düşmüşlerdir.
Sonuç olarak bu yolunda yanlış olduğu dolaştıkları kapılardan bir fayda çıkmayacağı çok yakında ortaya çıkacak ve bir başka seçim hezimeti de görünmüştür. SP veya içinde olduğu ittifak kaybetmeye mahkumdur. 2015 seçimlerindeki %15 ler havası girilip, yaşanılan Milli (paralel ) ittifak seçim hezimeti ortadadır. Muhtemelen seçim sandıklarında kaybolan SP ‘yi arayanlar yakın zamanda adresinde de bulamayacaklardır.
2--Milli Görüş demek kendi gücüyle iş görmek demektir. Onun bunun projelerinde katalizör olmak değildir. Sosyolojik olarak asıl olması gereken partiler arası seçim ittifakı değil seçim sonrası partiler arası koalisyondur ve genellikle öyle de olmuştur. Geçmişteki nadir de olsa yapılan seçim ittifakları başarısız olmuştur. Refah partisi 1991 ittifakının toplam oyunu 1994 te tek başına almıştır. Ayrıca partilerin taban uyumları yoksa ,aynı gönül ve fikir ikliminin unsurları değilse ittifaklar ters teper. Boksörlerden, güreşçilerden, yüzücülerden bir takım yapıp sahaya çıkartırsanız hiçbir sporun seyircisi maça gelmez. Seyircisiz oynarsınız.
3-Belki faydası olur diye hemen Erbakan ödülleri adı altında yatırlardan da umut arayışına girmişlerdir. Ancak bunu da yanlış yapmışlar ve Sayın Fatih Erbakan'dan okkalı bir azar yemişlerdir. Milli Görüş tabanı işareti almış bu seçimde Fatih Erbakan' ı izleyecektir.
4-İş bu noktaya gelmişken birkaç söz de Sayın Gül'e söylemek lazım. Siyasi müktesebatınızın herhalde en önemli hak sahibi olan Merhum Erbakan'ın oğlu olmadan o salona nasıl girersiniz? Bİr yanınızda Fatih Erbakan olması gerekmez mi? Erbakan ödüllerinin veriliş töreninde Merhum Özal'ın oğlu Ahmet Özal'ı görünce Fatih Erbakan'ın olmayışı içiniz sızlatmadı mı? Madem SP' nin kılavuzluğunda ilerleyeceksiniz, madem çatı oluşturuyorsunuz. Önce SP ‘nin çatısını kuvvetlendirmeniz gerekmez mi?
5-Demokrasilerin en temel unsuru ana muhalefettir. Her an nöbeti devralmaya hazır bir durumda ve o güveni topluma vermelidir. Türkiye gibi bu kadar sorunlu ülkede seçim kazanamayan muhalefet yok hükmündedir. Sayın Gül'e düşen yeni bir muhalefet inşa edip iktidarı öyle devralmasıdır. Sayın Gül , 2014 görevi bittiğinde parti kursaydı , iktidarın bütün makamlarını yaşamış biri olarak muhalefete talip olup demokrasiyi tahkim edecek bir adım atsa ve bu gün o partinin adayı olarak çıksa idi Türk demokrasisi 50 yıl zaman kazanmış olurdu. Bremen mızıkacıları gibi curcuna bir parçalı gurubun aday adayı olmak ona yakışmadı.