Pandemi gidince ne gelir?
Kurullar son dakikada taş koymazsa kısıtlamalar kalkacak. Buna "hayata açılma/hayatı açma" gibi adlar veriliyor. Bunu işitip gördükçe içimi bir burukluk kaplıyor. Bir yıl önce içine kapatıldığımız evler hayatın ta kendisi sayılıyordu, şimdi ucundan kıyısından açılacak kafeler, çay bahçeleri ve lokantalar hayat olup çıktılar. Bu mudur yani? Geniş parklara "tabiat" övgüsü yapan, 365 gün çalışıp 7 gün tatil yapınca "işte yaşamak!" naraları atan modern insanın "hayat"ıyla oynayıp durmak ne kolaymış!
Bir dakika! Sakın kafelerin açılmasını küçümsediğim sanılmasın. Asla öyle düşünmüyorum!.. Tersine, şu kapanma günlerinde en dar kafalı tipler bile anladılar ki, günümüz şehirlerinin nefes alma alanları kafeler, çay bahçeleri ve benzeri mekânlardır. Herkesin evinin saray yavrusu olduğunu düşünen tuzu kurulara ve evlerin bir tür huzur yuvası olduğuna inanmak isteyen safdillere söyleyecek sözüm yok. Fakat yetkililere bir sözüm var: Zaten üç, dört masası olan kafelere masa kısıtlaması gibi kurallar önerecekseniz, bunun yerine "kalıcı olarak kapanmalarını" söylemeniz daha hayırlı olacaktır. Esnafı bekleme odasında perişan etmek yerine yeni iş alanlarına yöneltmek gerekiyor.
Pandemi çekip gidecek mi? Sadece Kovid-19 pandemisini kastediyorsak, zamanı hâlâ belirsiz de olsa, sorunun cevabı belli: Evet!.. Ama sağlık üzerinden bütün dünyanın hizaya sokulabileceği, devletlere diz çöktürülebileceği, toplumların kolayca ikna edilebileceği test edildi, kanıtlandı. Hiç şüpheniz olmasın ki, artık buradan geri dönülmez. Sağlık tehdidi ve tıbbi gerekçeler günümüz dünyasının en büyük silahları artık. Mesela, Biden geçen ay gizemli yanlarıyla tanınan DARPA (İleri Savunma Araştırmaları Ajansı) gibi bir de HARPA (İleri Sağlık Araştırmaları Ajansı) kurulması emrini verdi ve bütçesini çıkardı. Anlayacağınız, küçük insan en zayıf yerinden fena yakalandı; bu uygarlığa iman ederek cendereden kurtulması imkânsız!