'Siyasal İslam' çöktü mü?
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Karar gazetesine verdiği röportajdaki 'Siyasal İslam çöktü' çıkışı yeni bir tartışma başlattı.

Oluşturma Tarihi: 2020-02-23 15:52:22

Güncelleme Tarihi: 2020-02-23 15:52:22

 Abdullah Gül, “Siyasi İslam'ın çöktüğünü mü düşünüyorsunuz?” sorusuna önce “Dindar insanların ve siyasi hareketlerin özgürlükçü olabilmesi olağanüstü önemi haiz bir konu. İslami kimlikli siyasi hareketler demokrat ve özgürlükçü olduklarında, temel insan haklarını evrensel anlamda benimsedikleri ve uyguladıkları takdirde, iktidar geldiklerinde de iyi yönetişimi gerçekleştirmiş olurlar” demiş sözlerinin devamında ise şöyle konuşmuştu:

"TÜM DÜNYADA ÇÖKTÜ"

"Bunun örneğini ilk dönemimizde verdik ve dindar insanların devlet yönetimini nasıl rasyonel esaslara göre yönetebildiklerini sergiledik. Bu başarı tüm İslam dünyasına ve hatta İslami hareketlere bir dönem ilham kaynağı oldu. Şimdi Siyasi İslam'ın çöküşü diye çok tartışmalar var. Öyle, tüm dünyada. Biz bunu görüp, paradigmadan kopuşu gerçekleştirmiştik, ama sürdürülemedi."

AHMET DAVUTOĞLU'NDAN "SİYASAL İSLAM" ÇIKIŞINA TEPKİ

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Gül'ün siyasal İslam'ın çöktüğüne dair açıklamasına ilişkin şunları söyledi:

"Biz niye Trump'a 'Siyasal Hristiyan', Netanyahu'ya 'Siyasal Yahudi' demiyoruz da, Müslüman dünyada din ile siyaset ilişkisini tanımlamak gerektiğinde 'Siyasal İslam' diyoruz? Bir kere bunu sorgulamak gerek. Çok ezberci bir tutum olarak görüyorum bunu. Ne zaman Trump, Siyasal Hristiyan olarak tanımlanır ve sorgulanırsa, bu tarafta da aynısını yapabiliriz."

SİYASAL İSLAM ÇÖKTÜ MÜ?

Independent Türkçe'den Ali Kemal Erdem, konuyu uzmanlarına sordu. İşte o haber:

Sosyolog Müfid Yüksel'in geçmiş dönemlerinde Siyasal İslam'a dair birçok yazıları bulunuyor. Yüksel, Siyasal İslam'ın bittiği iddiasına katılanlardan. Yüksel bu gerekçesini şöyle açıkladı:

"Soğuk savaş dönemi ideolojilerine benzeyen ‘İdeolojik İslamcılık' bitti. Çünkü ideolojiler bitti. Siyasal İslamcılık, Soğuk Savaş döneminde iki bloklu sistem içerisinde yapılanmıştı. Soğuk Savaş'ın bitmesiyle 1990'lardan itibaren popüleritesini yitirdi. Çünkü daha çok kendini anti – komünizm noktasında konumlandırmıştı. Kapitalizme karşı da bir duruş sergiledi ancak kendi argümanlarını tam koyamadı."

"ABDULLAH GÜL MÜSLÜMAN KARDEŞLER'İ KAST EDİYOR"

Siyasal İslamcıların iktidara geldiği Sudan'da başarısız bir sınav verdiğini iddia eden Yüksel, Gül'ün sözleriyle daha çok Müslüman Kardeşler hareketini kastettiğini öne sürerek buna karşın Müslüman Kardeşler Hareketi'nin kendi içinde çok da homejen bir yapı olmadığını belirtti.

Müslüman Kardeşler Hareketi içerisinde kimi gruplarca benimsenen Mevdudi çizgisinin biraz ideolojik tekfircilik çizgisi sergilemesinin hareket içerisinde de tartışmalar yarattığını öne süren Yüksel, “Siyasal İslamcılık, 1980'lerde çok ciddi bir alternatif olarak çıkmasına karşın Mevdudi'nin tekfirci çizgisi ciddi bir aksiyona dönüşmesini etkiledi” dedi.

Türkiye'de şu an Siyasal İslamcı olarak adlandırılabilecek bir partinin de olmadığını öne süren Yüksel, sadece kimi partiler içerisinde o gelenekten gelen insanların olduğunu kaydetti.

"SİYASAL İSLAM TANIMI İSLAMİ UYANIŞI KARALAMAK İÇİN TAKILDI"

Özgür Der'in başkanlığını yapan Hamza Türkmen, İslami kesimde tanınan bir isim. Türkmen, her şeyden önce Siyasal İslam ismine itirazı edenlerden:

"Türkiye'de İslami uyanış, 1985 ve 1995 arasında en canlı olduğu dönemi yaşıyordu. Üniversitelerde birçok akımı dengelemiştik. ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent gibi üniversitelerde bile üçte biri oluşturuyorduk. 28 Şubat, bu uyanışa karşı yapıldı. Batı bu uyanışı, Siyasal İslam olarak nitelendirerek gözden düşürmeye çalıştı. İslam İslamdır. İslamcılık bir dünya görüşüdür. 28 Şubat'ı yapan komutan da “Ben de Kuran Müslümanıyım” deyince ve laik batıyla entegre insanlar da Müslamansa bir farkımız olsun diye kendimize ‘İslamcı' dedik. Sürekli ümmeti uyandıracak uyanışlara Batı onu aşağılayan isimler takıyor. Siyasal İslamcılık da bunlardan biri. İslami uyanış erbabı kendisine asla Siyasal İslamcı demedi."

"DAVUTOĞLU'NUN DEĞERLENDİRMESİ GERÇEKÇİ DEĞİL"

Sosyalist gelenekten gelen Araştırmacı Yazar Faik Bulut, İslami hareketleri konu alan birçok kitaba da imza attı. Bulut da Gül'ün çıkışına katılanlardan. Gül'ün gözlemlerinin genel hatlarıyla doğru göründüğünü öne süren Faik Bulut, bunu şuna dayandırdı:

"Gül, Siyasal İslam'ın genel gidişatını görüyor. Özellikle de İhvan Hareketi'nin. Arap Baharı döneminde zirveye çıktıktan sonra giderek aşağıya doğru indiğine, çözüm projelerinde başarılı olamadığı yönündeki görüşü genel olarak doğru görünüyor."

Siyasal İslam'ın Fas, Tunus, Mısır, Sudan, Libya başta olmak üzere pek çok ülkede başarısız sınavlar verdiğini öne süren Bulut, iddialarını şöyle sürdürdü:

"Hepsini bir araya topladığımızda Siyasal İslamcılığın zirveden aşağı indiğini görüyorum. Akademisyen kökenli olan Davutoğlu'nu fazla akademik düşündüğü için çok gerçekçi bulmuyorum. Dış politikadaki başarısızlıklarını da bu hayallerinin sonucu gördüğümden gidişatı daha gerçekçi görmesine bakınca Gül'ün değerlendirmesini daha gerçekçi buluyorum."

"SİYASAL İSLAM VAATLERİNİ YERİNE GETİREMEDİ"

Faik Bulut'a göre Siyasal İslam'ın başarısız olmasının nedenleriyle ilgili şu iddialarda bulundu:

"Geçmişte Politik İslam otoriter rejimlere karşı muhalefet yaparken daha bir toplumda tabanı ve inanırlığı vardı. ‘Çözüm İslam'da, ‘Biz İslam'la bu işi çözeriz' diye sloganları vardı. İyi organize olmalarından dolayı da toplum da bunlara inanmışlardı. ‘Biz adil bir düzen getireceğiz' dediler. İktidara geldiklerinde tersi oldu, otoriter tavır takındılar. Eleştirdikleri Batı emperyalizmi ile işbirliği yaptılar. Geriye sadece ritüelller kaldı. Daha fazla cami yapmak şeklinde."

Siyasal İslam devrinin kapanmak üzere olduğunu iddia eden Bulut, Siyasal İslam'ın Türkiye'de çökmesinde Refah Partisi geleneğinin ve AK Parti'yi kuran kadroların halkın lehine olmayan icraatlerinin çok etkisi olduğunu da iddia etti.

"DAVUTOĞLU'NUN YORUMU DAHA İSABETLİ"

Eski Ak Parti milletvekili ve yazar Resul Tosun, Siyasal İslam, İslami terör gibi kavramların emperyalistlerce İslam'ı karalamak için icat edildiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasal İslam diye bir şey bize göre yok. Dindarların siyaseti diyebiliriz. Dindarlar siyasette başarılı oldu mu olmadı mı tartışılır. Ancak Siyasal İslam var mıdır yok mudur yorumuna itiraz ediyoruz. Bu nedenle Ahmet Davutoğlu'nun yorumu daha isabetli."

"AK PARTİ HİÇBİR ZAMAN SİYASAL İSLAM'IN TEMSİLCİSİ OLMADI, BÖYLE BİR İDDİADA BULUNMADI"

Yazar Ümit Aktaş, AK Parti'nin hiçbir zaman Siyasal İslam'ın temsilcisi olmadığı gibi İslamcılık iddiasının da olmadığını iddia ederek sözlerini şöyle devam ettirdi:

İran ve Mısır'a dair bir Siyasal İslamcılık yorumu yapabiliriz ama Türkiye'de AK Parti'nin üstlenmediği bir kavram üzerinden nasıl yorum yapacağız. Tam da Babacan'ın parti kuracağı bir süreçte böyle bir açıklama gelmesi bana manidar geldi. Başta iyiydik sonra bozuldu diyor. Sanki Babacan ve arkadaşları varken iyiydi sonra kötüye döndü gibi bir izlenim veriyor. AK Parti'de bozulma 2010'lardan itibaren ortaya çıkmaya başladı. O zaman bütün bu faktörler partinin içindeydi. Yumuşak dille bir şeyler söyledilerse asla adaletsizlikler, insan hakları ihlalleri konusunda gerektiği kadar ses çıkarmadılar. Ne zaman o yapının dışına çıktılarsa ya da çıkarıldılarsa o zaman konuşmaya başladılar.

İslam zaten siyasal bir dindir” diyen Aktaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Siyasal olması normaldir. Siyasetin dışında olan hayatta bir unsur yoktur. Bütün bu süreçler içerisinde bazı partilerin başarısız olması o harekete ya da dinin hanesine yazılamaz. Bunun ayrıca bu dönem konuşulmasını doğru bulmadım zamanlama bana manidar geldi."