Balıkesir'de düzenlenen "Suriye Görev Gücü Değerlendirme Çalıştayı"nda, Suriye'de görevli İçişleri Bakanlığı personeliyle bir araya gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, programın açılışında değerlendirmelerde bulundu.
“Anadolu asaleti”
Tarihin milletlere, ülkelere, komşulara, coğrafyalara sorumluluklar verdiğini belirten Soylu, şöyle devam etti:
"Bunların her biri, insanlık üzerine bir sınavdır. Allah'ın verdiği nimetleri dağıtan, onlara hor bakan, onlara iyi davranmayan, kendinin bile farkında olmayan, insanlıktan çıkmış insanları şu anda hep beraber yaşıyor ve görüyoruz. Krizlerinde dolarlar çeviren, petrol için insan canını hiçe sayan, kurdukları oyunla kendileri insan liderden canavar lidere dönen insanları görüyoruz. Bir de bir Anadolu tablosunu hep birlikte görüyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde, karışıklık noktasında, coğrafyasında, göç geri dönüşünde Türkiye'nin ortaya koyduğu davranış ve asaleti bulabilmek, tarihin hiçbir döneminde mümkün değildir. Bunun bir tane daha örneği yoktur."
“Terörü kaynağında yok etmek prensibi”
Türkiye'de 2015'in son ayları ile 2016'da yaşanan terör saldırıları ve can kayıplarına değinen Soylu, şöyle konuştu:
"10 Ekim 2015'te 100, 17 Şubat 2016'da 29, 13 Mart 2016'da 36, 12 Mayıs 2016'da 16, 28 Haziran 2016'da 46, 20 Ağustos 2016'da 57, 10 Aralık 2016'da 46, 31 Aralık 2016'da 39 kişi. Sadece 14 ay içinde ve sadece 8 adet olan bu saldırılardaki kayıplar, toplam 369 kişi ve bunların hiçbiri, fiilen 3'e bölünmüş Irak'ta, 9 yıldır iç savaş yaşayan Suriye'de veya 20 yıldır terörle anılan Afganistan'da yaşanmamıştır. Bunların hepsi, bizim ülkemizde yaşandı. Bunların hepsinin yurt dışı destekli ve kurulumlu, DEAŞ ve PKK gibi küresel terör örgütlerinin işidir. Ana eylem sahaları, yaşam alanları Ortadoğu'dur ve bunlara çizilen ana hedef, bunlara verilen talimat, bu bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır.
21. yüzyılın gelişmiş medeniyetleri ne yazık ki Ortadoğu'da istikrarsızlığa ve teröre senaristlik ve rejisörlük yapmaktadır. Elbette ki bu analizin küresel güçlerle ilgili boyutu, keza Türkiye'nin 15 Temmuz öncesi yaşadığı güvenlik süreci, 15 Temmuz'da yaşadığımız elim hadise, bunun yanı sıra maruz kaldığımız göç baskısı, çok sayıda analize konu olmuştur. Burada odaklanmamız gereken konu, Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekâtlarının, bu gelişim süreci içinde bizim için neyi ifade ettiğini doğru tarif edebilmektir. 15 Temmuz sonrasında, bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın yönlendirmesi ve yönetimiyle uyguladığımız yeni güvenlik konseptimiz, gerçekleştirdiğimiz bu üç harekât ve bu harekâtlar doğrultusunda bölgede izlediğimiz ilkeli siyaset, DEAŞ-PKK ve bunların uzantılarına karşı kurduğumuz saha baskısı, içerde terörle mücadelemiz, güvenliğimizin esas itibarıyla sınırlarımızın ötesinde başladığını net şekilde ortaya koymuştur. Bunu 'Türkiye'nin orada ne işi var?' diye düşünenlere anlatıyorum. Libya'ya gidiyoruz, 'Libya'da ne işin var? Suriye'de ne işin var? Doğu Akdeniz'de ne işin var? Irak'ta ne işin var?' Keşke bir işimiz olmasaydı ama vekâlet savaşına ciro ettikleri, güvenlik sömürgeciliğiyle yönetmeye çalıştıkları 21. yüzyılda ayakta kalabilmek için bu adımları atmak, şarttır."
"Terörü kaynağında yok etmek" prensibiyle hem terörün tasfiye edildiğini hem de o bölgeyi istikrarsızlaştırmak isteyenlerin elinden alındığını, bölgede güvenli bir şekilde yaşam alanı tesis edildiğini aktaran Soylu, sınır ötesinde bunu sağlamaya çalıştıklarını vurguladı.
Terör örgütlerinin dizaynı ve finansı
Terör örgütleriyle petrol pazarlığı yapılan bir dünyada hayatın normalleşmesi için çalıştıklarını dile getiren Soylu, şunları kaydetti:
"Amerika eliyle PKK/PYD, Rakka'ya girdiği zaman oradaki DEAŞ'lılar ne oldu? Bu sorunun cevabını dünyada bir tane aklı başına adam versin. Ne oldu onlara? Onlar nereye ve nasıl gittiler? Dünyadaki terör örgütlerinin dizaynına bakmak isteyen, gözünü okyanus ötesine çevirsin. Avrupa, yumuşaktır, sadece siyasetin zihni tahkimatını yapmakla görevlendirilmiştir. Bir de kendi milli gelirlerinden kazandıklarını okyanus ötesinin talimatıyla istikrarsızlaştırılmak istenen bölgelere para aktarmakla mükelleftir. Görevi de bununla sınırlıdır."
Soylu, Türkiye'nin yaptığı işin insanlık ve dünya adına kutlu bir iş olduğuna dikkati çekerek "Bugün birçok bela ve musibetlerden Allah bizi kurtarıyorsa Türkiye'nin hiçbir ön şart aramadan, hiçbir hesabilik içinde olmadan, sadece dininin kendine emrettiği, geleneğinin, göreneğinin kendisine buyurduğu ve anasından, babasından, atasından öğrendiklerini hiç sulandırmadan ortaya koymasındandır" ifadelerini kullandı.
Bakan Soylu, "Sınır ötesi harekatlarımızla oluşturulan güvenlik sayesinde, bugüne kadar 414 bin 61 Suriyeli gönüllü olarak ülkesine döndü" dedi.