İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Biz şehit ailelerinin her sözünü yerine getirmek zorundayız ve getiriyoruz. Şehit aileleri 'Biz İçişleri Bakanı'na ulaşamadık.' derlerse Allah beni çarpar." dedi.
Soylu, TBMM Genel Kurulunda bakanlığının 2021 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.
Şehit cenazelerine katıldığını ve bir şehidin eşine başsağlığı dilediği sırada en asil cümleyi duyduğunu belirten Soylu, şehit eşinin "Bakanım benim eşim işine hiç geç kalmadı. Nereye çağrıldıysa da gitti. Sayın bakanım, Allah şimdi onu sevdi ve çağırdı. O'nun en yüce katına gitti." dediğini ifade etti. Soylu, bu memleketin hür, bağımsız ve ayakta olmasının sebebinin, ülkesinin bölünmez bütünlüğüne inanan, iman eden bu kadınlar ve bu insanlar sayesinde olduğunu vurgulayarak, bu vesileyle şehitlere ve vefat etmiş gazilere rahmet, yaşayan gazilere de sıhhat ve afiyet diledi.
Filistin ve Afganistan'daki zulümleri, İran-Irak savaşını, Asala ve PKK'nın terör eylemlerinde şehit olanların acı haberlerini, darbe bildirilerini izleyerek büyüdüklerini aktaran Soylu, emperyalist dünyanın, son 300 yılda ürettiği huzursuzluğun tüm maliyetini bu coğrafyaya yüklediğini söyledi.
Büyük heyecanla takip edilen AB'nin 21. asrın başından itibaren akamete uğradığı, dünyanın büyük bir yönsüzlük ve karmaşıklık içinde kıvrandığı bu dönemde Türkiye'nin kendi gücüyle ayakta kaldığına dikkati çeken Soylu, şöyle konuştu:
"Yüzyılın başından itibaren yenilediğimiz ve yükselttiğimiz altyapımızla, kapasitemizle, yerli ve milli insansız hava araçlarımızdan, helikopterlerimizle, füzelerimizle, savunma sanayi ürünlerimizle, yazılımlarımızla, dünyanın en modern sağlık tesisleri, hastaneleriyle, dünyanın en büyük havalimanlarıyla, göç yönetimindeki vicdanımızla ve nihayetinde, Allah'a hamdolsun ki Ayasofya Cami imzalı kendi kimliğimizle dünyanın önüne farklı bir seçenek sunduk. Bu coğrafyayı esaret ve prangaya mahkum etmeye çalışanlar, 21. asrın başından itibaren yaptığımız bu yürüyüşü, istemeseler de hayranlıkla, ama aynı zamanda büyük bir şaşkınlık ve kıskançlıkla takip ediyorlar."
Terörle, uyuşturucuyla mücadelede yalnız bırakılmış bir Türkiye olduğunu ifade eden Soylu, İsviçre 3 bin metre rakımda turistler için teleferik yaparken, Türkiye'nin Van'ın İran sınırında 3 bin 55 rakımda karakol kurup terör, kaçakçılık ve uyuşturucuyla mücadele ettiğine işaret etti. Soylu, Hollanda 14 bin 400 hektara ektiği lalelerle ekonomisini planlarken, Türkiye'nin geçen yıla göre 2,7 kat artan ve piyasa değeri 22,9 milyar lira olan 115 milyon kenevirin ekimine tedbir almakla uğraştığını kaydetti.
Bakan Soylu, terör ve uyuşturucuyla mücadele ederken İsviçre ve Hollanda'nın da yaptığını yapmaya çalıştığını belirterek, "Yatırımcısı oldukları terör örgütlerinin petrol alışverişlerine ve simbiyotik ilişkilerine ses çıkarmayanlar, ülkemizde bulunan neredeyse İrlanda'nın nüfusu kadar yabancıyı görmezden geliyor, Ege ve Akdeniz'de yakaladıkları göçmenleri de ölüme mahkum ediyor. Ama Türkiye doğru stratejilerle ve 21. yüzyılda ürettiği gücüyle, üzerine yıkılan tüm bu sorunların üstesinden gelmektedir." diye konuştu. Soylu şunları söyledi:
"Hangi birimiz on yıl önce, batılılar Doğu Akdeniz'de petrol ararken bizim de hak iddia edebileceğimizi hayal ederdi? Hangi birimiz Kıbrıs'ta, Maraş'ı kimseye sormadan tekrar açabileceğimizi hayal ederdi? Hangi birimiz kardeşlerimizle el ele verip 'Karabağ meselesini 'Karabağ zaferi' olarak göreceğimizi hayal ederdi? Hangi birimiz sınırlarımızın ötesinde, 8 bin 161 kilometrekarede tam tamına 1 milyon 750 bin insanın hayatını normalleştireceğimizi ve onlara Anadolu medeniyetinin elini uzatabileceğimizi hayal ederdi? Irak'ın biraz ötesine gitti de şalterimizi indirdiler. Allah'ımıza şükürler olsun, bugün Amerika ne derse desin, Avrupa ne derse desin, değil şalterimizi indirmek, terör örgütü neredeyse kafasına binen güçlü ve büyük bir Türkiye var. Hangi birimiz, dün İsrail'den paramızla aldığımız Heronları tamir ettirmeye çalışırken, sırada beklerken bugün kendi İHA'larımızı, SİHA'larımızı yapabileceğimizi, kendi mühendislerimizin ay yıldızlı imzalarını çakabileceğimizi düşünürdük? Geçtiğimiz 10 yılı anlattım, önümüzdeki 10 yılı anlatıyorum. Türkiye bugün, milyonlarca insanıyla ve gönül coğrafyamızdaki milyonlarca insanla kızıl elmaya doğru yürüyor."
Soylu, Meclis'in kurulduğu günden itibaren çok zor günler yaşadığını ifade ederek, her darbede, her cunta yönetiminde itibarının zedelenmek istendiğini, siyasetinin aşağılandığını, 15 Temmuz'da da bombalandığını söyledi.
"Oysa bugün tarihimizin en büyük fırsatını yakaladık." diyen Soylu, bir alana hapsetmeye çalışanlara karşı ilk kez, sorunları onların sahasına yıkabilen bir Türkiye olduğunu kaydetti.
Gelişmiş dünyanın ilk kez yükselişte olmadığını ifade eden Soylu, "Gelişmiş dünyayı ilk kez yükselişte değil, dağılmak üzere olan birlikleriyle yakaladık. Onları ilk kez toplumun önünde itibar kaybeden, sorgulanan, yetersiz liderleriyle yakaladık. Marjinal grupların egemen olduğu ve medeniyetlerinin savrulma yaşadığı bir halde yakaladık. Kapitalist ve emperyalist zihniyetin sorunlarına hapsolmuşken yakaladık." dedi.
Türkiye'yi yüzde 8 binlik faizlerle, gazete manşetleriyle terbiye etmeye çalışanlara karşı ilk kez, siyasetinin gücüyle, devletinin gücüyle, milletiyle dik durabilen, karşı çıkan, cevap veren bir Türkiye olduğunu belirten Soylu, bu fırsatın kaçırılmaması gerektiğini kaydetti.
Soylu, Türkiye'nin İstiklal Savaşı'nda olduğu gibi, bugün geldiği seviyeyle diğer mazlum milletlere de yol gösterdiğini, cesaret verdiğini ve vizyon sağladığını ifade ederek, "Bu büyük siyaseti kişiliği, inancı, milletin ruhunu, tarihini anlama kabiliyeti, iradesi ve liderliğiyle pekiştiren Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a ve hem Gazi Meclis'in hem de tarihin huzurunda teşekkür ediyorum. Cumhur İttifakıyla beraber Türkiye'nin bekası için, her türlü sorumluluğu alan, hiçbir siyaset pazarlığının içinde olmayan Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye de hassaten şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
Soylu, 2020 yılının, insanlığa ve Türkiye'ye yaşattıkları açısından çok farklı bir yıl olduğunu belirterek, Kovid-19 salgınında gerek sağlık altyapısının sağlamlığı, gerekse devlet geleneği ve idari yapının gücü sayesinde, batıda asker korsanlığının yaşandığı bu sorunun altında Türkiye'nin ezilmediğini ve aciz kalmadığını söyledi.
Sahada tedbirleri uygulayan valilik, kaymakamlık ve kolluk personeline, muhtarlara, kamu kurumlarının personeline, Vefa Sosyal Destek Grubu'nun elemanlarına, fırıncıdan, su ve market alışverişlerini taşıyan kuryelere, zor şartlara rağmen millete hiçbir şeyin sıkıntısını çektirmeyen esnafa, çiftçiye, sanayiciye, sokak hayvanlarına el uzatan hayvan severlere kadar milletin tüm fertlerine şükranlarını sunduğunu belirten Soylu, "Bu meselenin nasıl yürütüldüğünü en yakından bilen bir insan olarak, hepinizin huzurunda Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca'ya, bir kahraman adama minnetlerimi, şükranlarımı ve teşekkürlerimi arz ediyorum." dedi. "Deprem ve afet yönetimi"
Bu yıl deprem ve afet yönetimi konusunda da zorlu bir sınav verildiğini, Elazığ Sivrice, Van Başkale, Bingöl Karlıova, İzmir Sivrihisar depremlerinde, Giresun ve Bursa'daki sel afetlerinde, Hatay'daki yangında ve birçok afette, müdahale, barınma ve yardım konusunda hiçbir sıkıntı, karmaşa ve yetersizlik yaşanmadığını belirten Soylu, "Şunu rahatlıkla ifade ederim, göğsümüzü gere gere söyleriz. Afet yönetiminde ortaya koyduğumuz performansı ne ABD'de ne Avrupa'da kimse bulabilir." diye konuştu.
Soylu, bu yıl meydana gelen afetlerde 338 kişinin sağ kurtarıldığını dile getirerek, bu yıl tüm afetlerde 1 milyar 246 milyon lira acil yardım ödeneği kullanıldığını, bu rakamın geçen yıl 386,5 milyon lira olduğunu söyledi.
Yarın deprem olacakmış gibi büyük bir tedbir gayreti içinde olduklarını vurgulayan Soylu, "Bu konuda işin siyasetini yapanı Allah da çarpar bu millet de çarpar." dedi.
Trafik güvenliğinde atılan adımlarla BM Genel Kurulu'nun 2011 - 2020 arasındaki trafik kazalarındaki ölüm vakalarının yüzde 50 azaltılması hedefini tutturabilen iki ülkeden birinin Türkiye olduğunu belirten Soylu, bunun Türkiye için büyük bir başarı hikayesi olduğunu dile getirdi.
Soylu, 2015'te yıllık 7 bin 530 olan trafik kazalarındaki can kaybı sayısının, bu yıl 4 bin 930'un altında olacağını bildirdi. Sayıyı daha da düşüreceklerini belirten Soylu, "Hedefimiz trafikte sıfır can kaybıdır." ifadesini kullandı.
Ankara'da hırsızlık suçu işlemiş herkesi bir polise zimmetlediklerini anlatan Soylu, günde 3 hırsızlık olduğunu, bunun da dışarıdan gelenlerden kaynaklandığını söyledi. Soylu, Türkiye'deki toplam hırsızlık sayısının günde 285 olduğunu, bu yıl 157'ye düştüğünü ifade ederek, hedefin bu sayıyı 100'e düşürmek olduğunu belirtti.
Soylu, 6284 sayılı kanun kapsamındaki kadın cinayeti sayısı geçen yıl 8 aralık itibarıyla 319'dan, bu yıl yüzde 22 azalışla 249 olduğunu belirterek, "En çok uğraştığımız bahis bu bahistir. Bir taraftan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, onun liderliğinde, Milli Eğitim Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, bizler ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile bu meseleyi Türkiye'nin gündeminden çıkarabilmek için büyük bir gayret ortaya koyuyoruz." dedi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük uyuşturucu ve suç geliri operasyonu olan "Bataklık operasyonu"nun 2020 içinde yapıldığını anlatan Soylu, bu yıl uyuşturucu suçlarında gözaltı sayısının 209 bin olduğunu, 22 bin 518 kişinin tutuklandığını söyledi.
Halen uyuşturucu suçundan tutuklu bulunanların sayısının 83 bin 675 kişi olduğunu ifade eden Soylu, 2017'de 941 olan uyuşturucu bağlantılı can kaybı sayısının yüzde 64 azalışla 2019'da 342'ye gerilediğini bildirdi. Soylu, bu yılın ilk 10 aylık rakamını ise 143 olduğunu dile getirerek, "Teröriste ne muamelesi yapıyorsak uyuşturucu satışına aynı muameleyi yapmak yeminimizdir, ahdimizdir. Anneleri, çocukları, gelecek nesillerimizi bunlardan kurtarabilmek, bizim en büyük felsefemizdir." diye konuştu.
"Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un şikayet ettiği 80 yaşındaki kadının evine polis baskını yapıldığı" iddiasına cevap veren Soylu, "Bu mesele dün arkadaşlarımız tarafından açıklandı. Evine tebligat gönderildi. Bu işte hepsiyle ilgili usul budur. Davet edildi ve Eyüpsultan Polis Merkezi Amirliği'nde ifadesini verdi ve evine gitti. Polisin gidip kendini gece yarısı alması gibi bir şey söz konusu değil." dedi.
6 bin 150 lira aylık bağlanıyor"
Soylu, "Şehit babasına devletin 121 lira maaş bağladığı" iddiasıyla ilgili olarak, şehit polislerin ailelerine 6 bin 150 lira aylık bağlandığını belirtti.
"Sivil şehit" kavramının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla AK Parti hükümetleri döneminde, Meclis'in iradesiyle çıktığını dile getiren Soylu, sivil şehitlere 1.467 lira ödendiğini kaydetti. Süleyman Soylu, "Dul eş, anne, baba ve iki çocuk. 1.467 lira bütün bunlara bölünüyor. Başka bir şey mümkün değil, yine yanlış. Ben Çalışma Bakanlığı yaptım. Yapmayın Allah'ınızı severseniz. Bildiğim iş yani." ifadelerini kullandı.
Şehit ve gazilerin, başlarının tacı olduğunu vurgulayan Soylu, "Yaptığım işi bir ibadet gibi görürüm. Biz şehit ailelerinin her sözünü yerine getirmek zorundayız ve getiriyoruz. Bunu herkes bilir. İddialı bir söz söylüyorum, şehit aileleri 'Biz İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya ulaşamadık.' derlerse Allah beni çarpar. Biz bu ölçeklerin çok dışında her işlerinin emrindeyiz ve elimizden gelen her şeyi yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
İçişleri Bakanı Soylu, "bir vatandaşın, Kürtçe mevlit okuduğu için hapse atıldığı" iddiasına ilişkin, "Bu ülkede kimse Kürtçe mevlit okudu diye hapse atılmadı. Bu olay da bu değil zaten. Bu da yalan." dedi.
İçişleri Bakanı olarak Mardin'de, Suriye'den gelen bombayla ölen insanların mevlidine katıldığını hatırlatan Soylu, "Orada Arapça mevlit de okundu, Kürtçe mevlit de okundu. Ben İçişleri Bakanı olarak dinledim. Böyle bir şey söz konusu değil." diye konuştu.
"Garzan Mezarlığı'ndan 282 cenaze çıkarıldığı ve Kilyos'ta bir kaldırıma toplu şekilde defnedildiği" iddiasını da yanıtlayan Soylu, "Bir terör örgütü getirdi, 270'in üzerinde teröristi bir yere gömdü. Affedersiniz, siz cenazelerinizi böyle mi gömüyorsunuz? Adı, soyadı belli değil, bilmem nesi belli değil. Mahkeme karar verdi ve mahkemenin kararıyla her biri oradan alındı, Adli Tıp'a gönderildi. 16'sının kimliği belirlendi. Diğerleri de kimsesizler mezarlığına gönderildi. Burası bir hukuk devletidir. Biz mezarlara da ölülere de saygı gösteririz. Ölülere, mezarlara saygı göstermeyen sizlersiniz." ifadelerini kullandı.