'Soylu'ya yapılan itibar suikastinin ana sebebi ben oldum'
Gazeteci Hadi Özışık, 'Üzerime hiç vazife olmayacak bir konuda işgüzarlık yaptım. Bu işgüzarlığım sebebiyle 30 yıllık dostum Süleyman Soylu'yu hiç haberi olmayan bir konuda zor durumda bıraktım. Ona yapılan itibar suikastinin ana sebebi ben oldum' dedi.

Oluşturma Tarihi: 2021-06-09 11:51:41

Güncelleme Tarihi: 2021-06-09 11:51:41

Gazeteci Hadi Özışık, Sedat Peker'le gerçekleştirdiği görüşmenin yayınlanmasının ardından ilk kez konuştu. Özışık, "Üzerime hiç vazife olmayacak bir konuda işgüzarlık yaptım. Bu işgüzarlığım sebebiyle 30 yıllık dostum Süleyman Soylu'yu hiç haberi olmayan bir konuda zor durumda bıraktım. Ona yapılan itibar suikastinin ana sebebi ben oldum" dedi.

Organize suç örgütü kurduğu iddiasıyla hakkında tutuklama kararı bulunan Sedat Peker'in görüntülü telefon görüşmelerini yayınladığı İnternet Haber sahibi Hadi Özışık, bazı açıklamalarda bulundu.

Kendisine tuzak kurulduğunu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Peker arasında aracılık yapmadığını, Peker'in kendisini manipüle ederek Soylu'yu hedef aldığını ileri süren Özışık, "Üzerime hiç vazife olmayacak bir konuda işgüzarlık yaptım. Bu işgüzarlığım sebebiyle 30 yıllık dostum Süleyman Soylu'yu hiç haberi olmayan bir konuda zor durumda bıraktım. Ona yapılan itibar suikastinin ana sebebi ben oldum" dedi.

Özışık, "Süleyman Soylu'ya kumpas kurduğum iddialarını, Sedat Peker ile Süleyman Soylu arasında aracı olduğum rezil iddialarını asla kabul etmiyorum" dedi. Peker'le yaptığı telefon görüşmesinin bir kişinin arayıp "Reisim Sedat Peker sizinle görüşmek istiyor" demesi üzerine başladığını ifade eden Özışık, şöyle konuştu:

"Bugün kendimle yüzleşmek için her şeyi olduğu gibi dosdoğru anlatmak için karşınızdayım. Uzun süre sustum, herkes eteğindeki taşı döksün diye bekledim. Bir de biliyorsunuz yargı aşaması var, onun bitmesini bekledim. Ama biz sustukça iğrenç küfür ve hakaretler geldi. Akla hayale gelmeyen iftiralar atılıyor, herkes üzerimize çullanıyor.
Bu durumda çıkıp konuşalım, kendimizle yüzleşelim ve gerçekleri anlatalım dedik. Küfür edenlerle yargı karşısında hesaplaşacağım ama bugün müsaade ederseniz sizin huzurunuzda kendimle hesaplaşmak istiyorum. Ben sizi hayal kırıklığına uğrattım, başınızı öne eğdirdim, mahcup ettim, mesleğime yakışmayacak şekilde davrandım."

Üzerime hiç vazife olmayacak bir konuda işgüzarlık yaptım. Bu işgüzarlığım sebebiyle 30 yıllık dostum Süleyman Soylu'yu hiç haberi olmayan bir konuda zor durumda bıraktım. Ona yapılan itibar suikastinin ana sebebi ben oldum.
O kadar net ki, benim üzerimden Soylu'ya mesaj göndermek istiyor. Yaşadıklarını, yeni yaşadığı yerleri ve kendi hayatıyla ilgili bir şeyler anlattı. Ben dinlemekle yetindim, o konuştukça gazetecilik iştahım kabardı. Kendi kendime 'Sedat Peker ile bir röportaj mı yapsam?' dedim ve bu talebimi ona ilettim. 'Emrin olur ağabey' dedi.
Gün ve saat konusunda kendisine döneceğimi söyleyerek telefon görüşmemizi sonlandırdım. Sedat Peker'in anlattıkları, hikayesi, hakkında bir dosya olup olmadığını bilmiyoruz. Aynı gün Süleyman Soylu'yu aradım ve Sedat Peker ile röportaj yapmak istediğimi söyledim. Soylu da bana 'İşine bak' dedi ve telefonu kapattı. Soylu ile aramızda geçen birçok görüşmede Sedat Peker adı bir daha geçmedi. Bir daha 'Sedat Peker' desem Soylu benimle olan dostluğunu bitiriverecekti, huyunu bildiğim için bir daha P harfi bile demedim. Zaten bayramda aradığımda 'O adamla irtibatta olduğunu bilmiyordum' diyerek benimle irtibatını kopardı. 'Soylu'dan bahsetmemem gerektiği için birtakım argümanlar sundum'

Herkes bir de Süleyman Özışık'ın neden işin içinde olduğunu soruyor. Ben Süleyman Soylu ile görüştükten sonra kardeşim Süleyman Özışık ile görüştüm ve bunları anlattım. Süleyman bana dedi ki 'Ağabey ben Ankara'dayım. Peker ile ilgili iddiaları araştırdım ama Peker ile ilgili bir dosya bulamadım. Ama Soylu'nun bildiğini biz bilemeyiz, bence de röportaj yapma' dedi.

Ben bunun üzerine Sedat Peker'i arayarak uygun bir dille röportaj yapamayacağımı söyledim ve bu meseleleri kapatmamız gerektiğini, röportajın kendisine zarar vereceğini söyledim. Soylu'dan bahsetmemem gerektiği için birtakım argümanlar sundum. Bunun üzerine bana 'Ankara'daki dostun mu istedi röportaj yapmamanı?' diye sordu. Ben de gülerek 'Seni seviyorlar bence, kardeşim Süleyman da Ankara'da araştırma yapmış ve seninle ilgili bir sorun olmadığın söylüyor' diyerek sakinleştirici bir cümle kurdum. Madem konuşmamızı gizlice kaydetti, elindeki kayıtlardan bu konuşmalarımızı da yayımlasın.
'Sedat Peker'e bir bahane lazımdı'

Sedat Peker'e bir bahane lazımdı. O gece beni gizlice kaydederek aradı ve 'Hani beni seviyorlardı, dönüş biletimizdi' diyerek benden laf almaya çalışıyor. İki dost gibi konuşuyor ve telefonu kapatıyoruz. Bir tuzakla karşı karşıya kaldığımı bilmiyorum, gece 03:00'te adımı geçirdiği videoyu bana gönderiyor. Bu görüşmeden sonra Sedat Peker yayımladığı videoda 'Hadi Özışık ve Süleyman Özışık'ın adını karıştırdım' diyor mu? Video altına yazıyor mu bunu? Bu düzeltmeyi yapan Sedat Peker, daha sonra Süleyman Özışık'tan bahsetti mi? Sadece benim adımı kullandı, gizlice kaydettiği videoyu yayımladı. Neden Süleyman Özışık değil de Soylu'nun dostu olan benim üstümden gitti? Çünkü benim üstümden gitmek daha çok işine geldi."