TİMETURK | HABER MERKEZİ
Bakan Çavuşoğlu, Almanya ile yaşanan gerginliğin Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile yapılan diyalogla bir ilgisi olmadığını belirtti. Almanya'nın her zaman Türkiye'den değil, Türkiye karşıtı olan inisiyatiflerden yana olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, bugün 4 binden fazla PKK'lıyı istediklerini ancak birinin bile geri verilmediğini ifade etti. PKK'lıların Almanya'nın her yerinde terör örgütü için para topladığını vurgulayan Çavuşoğlu, bunun Almanya yönetimi tarafından da çok iyi bilindiğini anlattı.
İsviçre'den iki terörist istediklerini ve bu iki teröristin de Almanya'ya sınır dışı edildiğini, DHKP-C'lilerin de Almanya'da faaliyetlerini sürdürdüğünü kaydeden Çavuşoğlu, "Tüm teröristlerin Almanya'yı tercih etmesi tesadüf değildir. Şimdi FETÖ'cülere kucak açan bir Almanya. Türkiye'de tüm terör faaliyetlerini gerçekleştiren teröristlere en çok desteği veren ülke Almanya. Dolayısıyla biz de Almanya'ya tepkimizi gösteriyoruz. Yaptıkları açıklamalara baktığınız zaman da bu art niyeti görüyorsunuz." diye konuştu.
Steinmeier ile diyaloğu sürdürdüklerini belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Kendisine Türkiye'ye ziyaret için de bir tarih belirlemeye çalışıyoruz ama Türkiye'de de biz gerçekten çok yoğunuz, çok işimiz var. Diplomaside karşılıklılık esası önemlidir. Bir dışişleri bakanı ikili bir görüşme talebinde bulunduğu zaman, görüşme talebinde bulunduğu bakanın olduğu yere gider. Nezaket kuralı bunu gerektirir. Telefonla görüşmek istediği zaman da karşı tarafın uygun olduğu bir zamanı kabul etmek doğaldır. Ama bazı Batılı arkadaşların şöyle bir anlayışı var; biz büyük bir ülkeyiz, biz koskoca Almanya'yız, biz koskoca şuyuz, buyuz. Dolayısıyla Türkiye'nin bakanı ben ne zaman görüşmek istesem o zaman benimle görüşmek zorunda. Böyle bir şey yok, kusura bakmayın. Biz de burada boş gezmiyoruz, yan gelip yatmıyoruz. Biz de yoğunuz. Dolayısıyla benimle görüşmek istiyorsan benim uygun olduğum şartı da sen gözetmelisin. Orta yolu buluruz. Avrupalı arkadaşlarımızda bu anlayışın bir kere değişmesi gerekiyor. Yani, kendileri birinci sınıf, Türkiye ve Balkan ülkeleri ikinci sınıf anlayışından kurtulmaları gerekiyor. Ben her zaman tüm dışişleri bakanlarıyla her şartta görüşmeye hazırım ama bizi eşit bir ortak olarak görmeleri gerekiyor, saygı da duymaları gerekiyor. Bizim çünkü anlaşamadığımız konularda bile her zaman muhataplarımıza saygımız, nezaketimiz vardır."