Suikast timinin makineli tüfekçisinden mahkemede yanlışlıkla itiraf geldi
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki ihanet gecesinde Marmaris'te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişiminde helikopterden ateş açan SAT üyesi makineli tüfekçi eski yüzbaşı Haldun Gülmez, savcılıkta kabullenmese de mahkemede şaşırıp ateş ettiği itirafında bulundu.

Oluşturma Tarihi: 2019-02-16 15:59:36

Güncelleme Tarihi: 2019-02-16 15:59:36

Marmaris saldırısının ardından yaralı yakalanan Gülmez, İzmir'de tedavi gördüğü hastanede üzerinden çıkan "H.E. duaları" başlıklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik beddua içeren notu mahkemede reddetti ancak hastaneye girişi sırasındaki üst arama tutanağını delil olarak gösteren savcı, sanığın yalanını ortaya çıkardı. Darbe girişiminin ardından bağımsız mahkemeler önünde hesap sorulan terör örgütü üyeleri, yargılama aşamasında FETÖ'nün yönlendirmesiyle inkar taktiği uyguluyor. 

Bu FETÖ'cülerden biri de 15 Temmuz 2016 gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişimini planlayan ve saldırıyı yöneten sözde "Yurtta Sulh Konseyi"nin üyesi eski tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in de içinde bulunduğu helikopterden Marmaris'te halkın üzerine ateş açan makineli tüfekçi SAT ekibi üyesi eski yüzbaşı Haldun Gülmez. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi ve 2 polisin şehit edilmesine ilişkin Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüp sonuçlanan davanın sanıklarından Gülmez, duruşmalarda FETÖ üyesi olmadığını ve ByLock kullanmadığını öne sürdü.  Kendini aklamaya çalışan Gülmez, mahkemede, daha önce emniyet ve savcılıkta verdiği ifadelerin tamamını reddetti. 

'AĞAÇLIK ALANA ATEŞ ETTİM'

Gökhan Şahin Sönmezateş'in başında olduğu suikast timinin 2 polis memurunu şehit ettiği gece helikopterle Çiğli'ye geldiklerinde depoya giderek malzemeleri kuşandıklarını anlatan Gülmez, sanıklardan eski tuğgeneralin de oraya geldiğini bildirdi. 

Gülmez, "Helikopter başında pilotlara bilgi verildi ama ne söylendi bilmiyorum. Görev gereği bana helikopterde makineli tüfek kullanmam için talimat verildi. Ekiplerle Marmaris'e gittik." dedi. Savcılıkta, helikopterdeki personelin yere indiğini belirten Gülmez, "Ben helikopterde kaldım ve helikopterden aşağıya hiçbir şekilde ateş etmedim." dese de mahkemedeki savunmasında kendini yalanladı. 

Gülmez, mahkemede, "Otellerin olduğu yerde polis üniformalı kimseyi görmedim, sağa sola koşuşturan birkaç sivil vardı. Helikoptere yoğun ateş açılıyordu. İsabet almaya başlamıştık. Pilotlar bana 'Uyarı atışı yap.' emri verdi. Etrafta oteller ve daha küçük binalar vardı. Uyarı ateşini nasıl yapacağımı değerlendirdim. Bu sırada pilot atış emrini tekrarladı. Boş bölge olarak gördüğüm ağaçlık alana ateş ettim. 7 saniye sürdü." diyerek önceki ifadeleriyle çelişti. Duruşmaya katılan Muğla Cumhuriyet Başsavcısı İlyas Yavuz da sanığa saat kaçta ateş açtığını sordu. "Saat 05.10" yanıtını alan Yavuz, "Darbe girişimini köydeki teyze, hacı amca öğrendi, sen nasıl öğrenemedin?" değerlendirmesinde bulundu.

Marmaris'te havada askıdayken yoğun ateş altında kaldıklarını ileri süren Gülmez, "İddianamede de yer alan, bize ateş edenlerden birinin Şükrü Seymen olduğu ve benim de onun silahından çıkan mermiyle yaralandığım konusu var. Böyle düşünmüyorum ve bu nedenle Şükrü Seymen'den şikayetçi değilim." diyerek davada yargılanan FETÖ üyelerinden de şikayetçi olmayıp, örgüte bağlılığını ortaya koydu. 

SAVCI ORTAYA ÇIKARDI

Duruşmalarda mahkeme heyetinin birçok sorusuna cevap vermeyen Gülmez, FETÖ bağlantısını savunmasında kabul etmese de Marmaris'te yaralandıktan sonra darbeci askerlerce kaçırılıp helikopterle götürüldüğü İzmir'deki hastanede üzerinde bulunduğu belirtilen ve "Hoca Efendi duaları" anlamına geldiği değerlendirilen "H.E. duaları" başlıklı not kağıdı, sanığın bu tezlerini de çürüttü. 

 

Duruşmada delil dosyasından çıkartılarak okunan "H.E. duaları" başlıklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a beddua içeren ifadelerin de bulunduğu kağıdı yakından incelemesine izin verilen Gülmez, notun kendisine ait olmadığını iddia etti. Duruşma savcısı ise kağıdın Gülmez'in üzerinden çıktığına dair tutanağın mevcut olduğuna dikkati çekti. 

Sanık Gülmez'in Çiğli'de yaralı olarak götürüldüğü hastanede izni olmadan kıyafetlerinin alındığını ve haberi olmadan tutanak hazırlandığını iddia etmesi üzerine duruşma savcısı Ali Cenk Düzgün, hastanedeki işlemin arama ve el koyma işlemi olmadığını söyledi. 

Ameliyata girmeden önce sanığın üzerindeki kıyafetlerin görevlilerce çıkarıldığını, 2 poşete konulup hastane polisine tutanakla teslim edildiğini aktaran Düzgün, "Buna ilişkin tutanak tutulmuştur. İki üç gündür bunu anlatıyoruz. Sanık bunu yalan beyanlarla çarpıtıyor. İşte tutanaklar burada. Bu tutanaklar dosyada mevcut. Senin düşündüklerin şeytanın aklına bile gelmez. Şeytanın aklına gelmeyen şeyler senin aklına geliyor. Sana göre yapılan her şey kanunsuz. Biz burada bütün delilleri, tutanakları dosyaya sunduk. Dosyadan al incele. Sen inceleyemiyorsan avukatın incelesin." karşılığını verdi. 
Gülmez, reddihakim talebinde bulunsa da bu isteği yargılamayı uzatmaya yönelik olduğu gerekçesiyle kabul görmedi.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası salonunda görülen davanın 4'üncü duruşmasının 15'inci oturumunda Mahkeme Başkanı Emirşah Baştoğ, tutuklu sanıklar arasındaki eski yüzbaşı Haldun Gülmez ve üsteğmen Ali Sarıbey'in, ByLock kullanıcısı olduklarına dair yeni delillere ulaşıldığına işaret etti. Bir sonraki duruşmada ByLock bağlantıları hakkında savunma yapan Gülmez, bu uygulamanın kullanıcısı olmadığını savundu. Gülmez'in bunun tespiti için yeni bir inceleme istemesi üzerine Baştoğ, sanığın ByLock kaydının bulunduğunu ancak içeriğe ulaşılamadığının raporda belirtildiğini vurguladı. Sürekli olarak gerçeği yansıtmayan iddialarda bulunduğu ve davayla ilgili şeyler söylemediği için uyarılan Gülmez, 30 saat savunma yapmasına rağmen mahkemenin kendisine yeterince söz vermediğini öne sürdü. Duruşmalara getirilişi sırasında sürekli taşkınlık çıkaran Gülmez, mahkeme salonuna yürüyerek getirilmeyi reddederek jandarmaya güçlük çıkarttı.