DİTİB'den açıklama
Sözkonusu program hakkında Alman basınında çıkan haberler üzerine Rheinland-Pfalz Eyaleti DİTİB Başkanı Yılmaz Yıldız, "Sayın Şimşirgil'in medyada sergilediği görüşler ne benim ne de teşkilatımız DİTİB'in görüşleridir, bundan emin olunuz" diyerek istifasını duyurdu. 10 yıldan fazladır görev yaptığı DİTİB teşkilatı da Yıldız'a teşekkür ederek istifanın kaçınılmaz olduğunu belirtti. Gelişme üzerine DİTİP, "Şimşirgil gibi yazıları ve açıklamalarıyla, kökeni, cinsel yönelimi, dini ve dünyaya bakış açısı nedeniyle insanları birbirine açıkça kışkırtan birinin bir etkinliğe daveti kabul edilemez" şeklinde açıklamada bulundu.
Prof. Şimşirgil ise, hakkında sosyal medyada yer alan paylaşımlar üzerine, “Demek ki düne kadar Ditib'de Yahudi dostu, eşcinsel sever, Çanakkale'de Türkler katliam yaptı diyen adamlar konuşturuluyormuş! YAZIK” ifadesini kullandı.
DW Türkçe: “Şimşirgil ile etkinlik Almanya'da istifa getirdi”
Öte yandan Alman kanalı Deutsche welle'nin Türkçe yayın yapan organı DW Türkçe, Prof. Dr. Şimşirgil'in İstanbul Sözleşmesi'ne tepki gösteren yazısını ve Almanya'daki gelişmeyi şöyle yorumladı:
"Mehmet Akif ve Çanakkale" başlıklı etkinlik Almanya'da binden fazla camisi bulunan Ditib'de istifaya neden oldu. Etkinliğe konuşmacı olarak katılması planlanan Prof. Şimşirgil'in açıklamaları tartışma yaratmıştı. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Rheinland-Pfalz eyaleti teşkilatı başkanı Yılmaz Yıldız, Marmara Üniversitesi'nden Prof. Ahmet Şimşirgil ile etkinlik düzenlemeleriyle bağlantılı oluşan tartışma üzerine istifa etti. Ondan önce de yine aynı teşkilatın genel sekreteri Necdettin Aydın'ın istifa ettiği açıklanmıştı. Söz konusu DİTİB teşkilatı, geçen haftalarda, 21 Mart'ta "Mehmet Akif ve Çanakkale" başlıklı bir söyleşi düzenleyeceğini duyurmuş, Instagram ve Facebook üzerinden yapılacağı duyurulan etkiliğe konuşmacı olarak da tarihçi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'in katılacağını açıklamıştı. Marmara Üniversitesi tarihçilerinden Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, son yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, kadınları şiddete karşı korumak amacıyla kabul edilen İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını savunuyor, "En şiddetli savunucuları LGBTİ derneklerine üye kimselerdi. Bu derneklere Soros ve AB fonlarından çok büyük meblağda paraların akıtıldığı konusunda ciddi iddialar ortada bulunmaktadır. Aslında istihbarat makamlarınca bunların ciddi olarak sorgulanması gerekmektedir..." şeklinde ifadelere yer veriyordu.”
Prof. Dr. Şimşirgil'den açıklama
Gelişmeler üzerine Prof. Dr. Şimşirgil youtube kanalından açıklamada bulunarak Alman medyasının iddialarına cevap vererek meydan okudu. Prof. Şimşirgil, DİTİP yönetimine de ‘dik durma' çağrısında bulundu. Şimşirgil'in açıklaması şöyle:
Eyalet seçimlerinin sonuçlarını etkileyecek bir durum var. Rheinland seçimlerinde Yeşiller Partisi koalisyon içi dengede önemli bir noktaya geldi. Koalisyonun kurulması için bizim veya DİTİP'in cezalandırılmasını ileri sürüyor. Ortalık yıkılıyor. Almanya'da Rheinland eyaletinin DİTİP'İ davetiyle zoom üzerinden bir konuşma yapacaktık. Çanakkale programında konuşacaktık. Orada birileri buna karşı bir faaliyet yürüttü. Kim bunlar? Bunların adını iyi bilmemiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız kaç yıldır bu FETÖ'nün dış dünyadaki etkilerini, lobi faaliyetlerini uzun uzun anlatıyor. Dikkat edelim şahsım üzerimden bir yerleri vurmaya başladılar. Çeşitli iftiralar ortaya atmaya başladılar. Bu iftiraları atan FETÖ'cülerdir, Yeşiller Partisi'nin ileri gelenleri, Can Dündar'lar, Cem Özdemir'ler, Deniz Yücel'lerdir.
Antisemitizim üzerinden ortalığı yıkmaya çalışıyorlar; yani Yahudi karşıtlığı, Yahudi düşmanlığı üzerinden. Bir defa bunlar düşmanlık, husumet gibi kavramların ucunun nereye gittiğini bilmiyorlar. Sevmek veya sevmemek başka bir şey, düşmanlık, kin, hakaret başka bir şey. Bir Müslüman Yahudi de, Hristiyan da olsa kin-nefret üzerinden hareketler yapmaz. Bizim dinimizde kim olursa olsun iyilik yapmak vardır. Fakat ortada devletler var. İsrail, Almanya, Fransa, ABD vs var. Bu devletlerin varsa yanlışı tenkit edilebilir. Hele bir tarihçiden daha fazla tarihten hareketle günümüze de değinerek değerlendirebilecek başka bir insan olmaz. Bugün Alman hükümetinin her yaptığı işi tarihçiler doğru olarak mı anlatıyorlar? Türkiye Cumhuriyeti'nin her politikasını doğru olarak mı anlatıyorlar? İsrail hükümetinin yanlışlarını kimse anlatmıyor mu? Bu ikisini birbirinde ayırmamak art niyetliliktir.
‘Toplumsal Cinsiyet Yönelişi'
Toplumsal cinsiyet meselesinde mesela… Bir tabiatıyla taraftar olanlar vardır, ikincisi ‘Toplumsal Cinsiyet Yönelişi' diye aileleri ve insanlığı yok oluşa götüren hareketler vardır. Bizim karşı duruşumuzu bu noktada iyi bilmek lazım. Nitekim bugün İngiltere, ABD, Rusya gibi ülkeler bu sözleşmeye şerh koyuyorlar, kimi ülkeler de uygulamıyor. Ama Türkiye'ye gelince uygulatmaya çalışıyorlar. Bu projenin arkasında kimler vardı. En başta FETÖcüler vardı diyordum. Buyrun, işte Almanya'da İstanbul Sözleşmesi'nin nasıl savunduklarını görün. Sayın Cumhurbaşkanımıza nasıl saldırdıklarını görün. Bizlere bunu karşı duyurduğumuz için nasıl saldırıldığını görün. Ve neden Çanakkale programında bile konuşmamıza tahammül edemediklerini anlayın. Ben DİTİP'deki yetkili arkadaşlara bir ay önceden kararlaştırılmış, yasal olarak izinli programı yapmak için geri dönmeyin dedim. Çünkü benim Türkiye'de iken ne konuştuğum orayı ilgilendirmez. Suç unsuru teşkil edecek bir konuşma yapacak değilim. Almanya'da hukuk varsa, kanun varsa konuşmalarımda herhangi bir yanlış gösteremezler. Nitekim Almanya'da son 6-7 yıldır defalarca gidip gelmiş, konferanslar vermiş birisiyim. Dolayısıyla arkadaşlarımıza kararınızdan geri dönmeyin dedim. Almanya'daki DİTİP başkanımız, aynı zamanda Berlin Din İşleri müşaviri Kazım Türkmen Bey de dönülmesini istemedi. Maalesef eyaletteki arkadaşlar rica ettiler. Çünkü bu adamaların maksadı Ahmet Şimşirgil değil. Maksatları doğrudan DİTİP'dir. Oradaki arkadaşlar bunlar burada durmayacak, sizler sanki kabullenmiş, yanlış yapıldığını kabul etmiş sayılacaksınız diye uyardım, maalesef programı iptal ettiler. Alman DeutscheWelle televizyonu yayınlar yapıyor, bunu saatlerce konuşuyor. Yahu biz Çanakkale Harbi'nde Almanlar müttefiktik; hangi hususu konuşturmuyorsunuz? O harbi komutanı Alman bir komutandı hatta… Alman radyosu yine öyle. Bir saat yayın yapıyorlar. O kadar iftira, asılsız şeyler anlatıyorlar ki…
‘Bizimkilere söylüyorum, omurgalı duracağız'
Buyursunlar ozaman bağlansınlar konuşalım. Fikir hürriyeti varsa konuşalım. Türkiye'den firar etmiş kişilerin kim olduklarını aslında gayet rahat biçimde görüyoruz. Sırf bu ülkenin düşmanlığı, sırf İslam düşmanlığı, DİTİP düşmanlığı… eğer haklıysanız geri adım atmamalısınız, kanunlar muvacehesinde, Almanya'da hukuk varsa hukuka taşıyacaksınız. Sosyal medyada bir gazetecinin ortaya attığı iftirayla böyle birini mi çağırıyorsunuz diye karalamaya gitmesi kabul edilemez. Yeşiller Partisi'nin kimi üyelerinin sabah akşam Cumhurbaşkanımıza her türlü hakareti yapanların sözlerine boyun eğmeyeceksiniz. Asıl olan husus budur. Sözümün doğruluğu da teyid edilmiş oldu. DW televizyonu yüreği yetiyorsa bağlansın. Ayrıca Almanlar bir dönem Almanların yaptığı Yahudi düşmanlığını konuşabilecekler mi? Rusların, Hristiyanların Yahudi katliamlarını konuşabilecekler mi? Ahmet Şimşirgil'in Yahudi düşmanlığı üzerine ifadesini gösterebilecekler mi? Tarihte sabit olan hususlara hayır olmadı diyebilirler mi? Tarih ne diyorsa onu söyleriz. Hitler artığı üç beş zevatın Yahudilere neler yapıldığını konuşabilecek halleri var mı? Bir Alman atasöz der ki, ‘beni dik tutan omurgadır'.. Omurgalı olmak lazım. Bizimkilere söylüyorum, omurgalı duracağız. Hem hukuka sahip çıkacağız, hem omurgalı olacağız. Almanya'yı karıştıran bu hadisede bir taraftan da ‘fikir hürriyeti' diyenlerin düştüğü hal budur.