Akşam gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, “İlkin Sedat Peker'in birtakım iddiaları gündeme getirdiğini duydum; ardından Fatih Altaylı, Baykal'ın CHP'den kovulması için bir yazı kaleme aldı. Sonrasında da Zülfü Livaneli… Tuhaf suçlamaları üzerine büyük bir linç kampanyası başlatıldı. Fakat, yine de tekerlekli sandalyedeki bir adamdan ne istediklerini ben anlayamadım” dedi.
Kurtuluş Tayiz'in bugün Akşam gazetesinde yayımlanan “Tekerlekli sandalyedeki Baykal'a neden toplu halde saldırıyorlar” başlıklı makalesi şöyle:
Deniz Baykal'ı tekerlekli sandalyede milletvekili yeminini yapmaya çalıştığı haliyle hatırlıyorum. Çok üzücü bir görüntüydü.
2010'da FETÖ'nün "kaset" darbesiyle görevinden istifa etmek zorunda kalmış ve sonrasında da kameralara küsmüştü.
Çok geçmeden hastalanarak uzun süre yurtdışında tedavi gördü. Tekerlekli sandalyedeki o görüntüleri acı biçimde hafızalarımıza kazındı. Ve maalesef kamuoyu, Baykal'ı o görüntüsüyle hatırlıyor.
Deniz Baykal'ın yeniden gündem yapıldığını görünce çok şaşırdım. Eski bir sanatçı arkadaşının genel geçer, tuhaf suçlamaları üzerine büyük bir linç kampanyası başlatılmıştı.
Baykal'ın neden büyük bir linç kampanyasının hedefi haline getirildiğini doğrusu anlayamadım.
İlkin Sedat Peker'in birtakım iddiaları gündeme getirdiğini duydum; ardından Fatih Altaylı, Baykal'ın CHP'den kovulması için bir yazı kaleme aldı. Sonrasında da Zülfü Livaneli, 15-20 yıl önceki eski defterleri karıştırarak Baykal'a yönelik ağırlıklı olarak siyasi nitelik taşıyan, genel geçer bazı suçlamaları bugüne taşıdı.
Bu eleştiri ve zorlama suçlamaların medyadaki yaygın linç kampanyası için üretildiği bir bakışta anlaşılıyor aslında. Fakat, yine de tekerlekli sandalyedeki bir adamdan ne istediklerini ben anlayamadım. "Ecevit solcu değilmiş, Baykal Sünni bir siyasetçi gibi davranmış, 20 sene önce Erdoğan'ın önünü de o açmış" falan filan. Baykal aleyhinde medyada koparılan büyük bir linç kampanyası için sizce de zorlama gerekçeler değil mi bunlar?
CHP çevreleri ve Ciner medyası bu linç kampanyanın içinde; FETÖ'cü çevreler her zamanki gibi linç furyasının başını çekiyor; HDP medyası da keza operasyonun tam göbeğinde.
Neler oluyor, gerçekten?
Deniz Baykal ya da kızı parti içinde bir güç değil. Sadece ismi var. Tekerlekli sandalyede, partisinin ısrarıyla üstlendiği Meclis'teki görevinin sona ereceği günü bekliyor. Nedir peki bu gürültü, kıyamet?
Hedefin hasta yatağındaki Deniz Baykal olmadığı açık. Asıl hedefleri, 2023'e doğru CHP'de öngörülen dönüşüme potansiyel olarak (karşı duran da demeyelim) ayak direyen CHP'lileri olmalı. Başka bir açıklaması görünmüyor. Demek ki, bu haliyle bile CHP'yi yeterince değişmiş ve Amerikan planlarına hazır görmüyorlar!
Varın siz tahmin edin artık CHP'yi nerelere savurmak istediklerini!