Şentop, Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp'te 21 Aralık Türkçe Eğitim Günü dolayısıyla düzenlenen kutlama programına katıldı.
Bugün kendini evinde hissettiğini belirten Şentop, "Bu bir mübalağa değil çünkü hem dil dediğimiz mucizevi yapı bizi içine alır, ruhumuzun ve varlığımızın bütün hissiyatıyla orada yaşarız hem ben kökenlerim itibarıyla bu topraklara aitim. Dil varlığımızın evidir. Aynı dili konuşan insanların arasında coğrafi mesafe ortadan kalkar. Halbuki aynı dili konuşmayan, konuşamayan iki insan aynı divanda otursalar bile aralarında bir uçurum vardır." diye konuştu.
Öncü cetlerin Türkçenin Balkan bahçesinde buluşup ortak büyük hatıraları dil aracılığıyla yaşayıp aktardığını dile getiren Şentop, Yesevi, Dede Korkut, Yunus Emre, Kaşgarlı Mahmut, Yusuf Has Hacip, Ali Şir Nevai, Gülşehri ve Aşık Paşa gibi şahsiyetlere atıfta bulunarak, "Her biri kendince Türkçemize gönül ve emek vermiştir." dedi.
"Türkçe olmasaydı tarihteki varlığımızdan bile söz edemeyecektik"
Türkçenin önemine de değinen Şentop, "Diyebiliriz ki Türkçe olmasaydı belki de bugünkü varlığımızı bırakın, tarihteki varlığımızdan bile söz edemeyecektik. Yazı dilimiz, edebiyatımız, eserlerimiz olmasa, birçok milletin başına geldiği gibi biz de tarihin durmayan akışı içinde unutulacak ve üzerimiz tozlu efsanelerle örtülerek rafa kaldırılacaktı." ifadelerini kullandı.
Dünyanın alt üst olup imparatorlukların tarih sahnesinden çekilmesiyle ortaya çıkan boşluk ve vakum etkisinden doğan savrulmaların halen sürdüğünü vurgulayan Şentop, "Yalnızca Osmanlı İmparatorluğu'nun çekildiği topraklarda kurulan 50'den fazla devlet olması, ne demek istediğimizi daha iyi anlatacaktır." dedi.
TBMM Başkanı Şentop, Osmanlı döneminde Rumeli'den yalnızca devlet ve siyaset adamları değil, sanat ve edebiyat alanında da değerli isimler yetiştiğine dikkati çekerek, "Yahya Kemal Beyatlı ve Mehmet Akif Ersoy gibi Türkçemizin ses bayrağı olan iki anıt şairimizin Türk edebiyatına yaptıkları katkıyı tarif etmek mümkün müdür?" ifadesini kullandı.
Her iki şairin de TBMM'nin onurlu birer mensubu olarak görev yaptığını anımsatan Şentop, Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nı yazmak gibi bir payenin de sahibi olduğunu, Yahya Kemal'in üstlendiği rolün ise Osmanlı'nın bozgun yıllarında bile görülen bir fetih rüyası olarak hatırlarda kaldığını söyledi.
Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul-Üsküp ve Türkiye-Balkanlar arasında sesten bir gönül köprüsü kuran üstad Yahya Kemal, bugün de Türkçenin büyük kubbesi altında bıraktığı hoş sada ile hürmetle anılmaktadır. Edebiyatımız için yaptığı çok değerli hizmetler bakımından Balkanlar'daki bir başka değerli ismi anmak isterim; Şemsettin Sami. Biliyorsunuz kendisi modern anlamdaki geniş kapsamlı ilk Türkçe sözlüğün Kamus-ı Türkî, ilk Türkçe ansiklopedinin Kamus-ul Âlam müellifi olmak yanında, ilk Türkçe romanını da Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adıyla yazan bir Türkçe fatihidir. Bildiğiniz gibi bu büyük yazarımızın oğlu olan Ali Sami Yen, ismiyle Türk futboluna büyük hizmetler eden, Galatasaray futbol takımı ile özdeşleşen bir isimdir."
Şentop, 23 Aralık 1944'te yayın hayatına başlayan "Birlik" gazetesinin, Latin harfleriyle basılan ilk Türkçe gazete olması bakımından ilginç olduğuna işaret ederek, çağdaş Makedonya Türk edebiyatının ilk kuşağı olarak anılabilecek Necati Zekeriya, Şevki Vardar, Enver Tuzcu, Süreyya Yusuf, Mustafa Karahasan, Şükrü Ramo gibi isimlerin genç yaşlarındaki ürünlerinin bu gazetede yayınlandığını aktardı.
TBMM Başkanı Şentop, 1953 göçü kültürel hayatı sekteye uğratmış gözükse de Avni Engüllü, İrfan Bellar, Esad Bayram, Sabit Yusuf gibi isimlerin ikinci kuşak olarak sahnede görüldüğünü belirterek, üçüncü kuşakta ise Rıfat Emin, Tülay İbrahim, Leyla Süleyman, Arzu Abdullah, Melahat Engüllü, Oktay Ahmet gibi isimlere şahit olduklarını, 1965'lerden sonra ise Enver Tuzcu'dan hareketle Necati Zekeriya, Mahmut Kıratlı, Fahri Kaya ve İlhami Emin'in seslerini duymaya başladıklarını ifade etti.
"İyiliğin hakim olması, kötülüğün ve zulmün azalması isteğinden başka bir amacımız yoktur"
Dünyanın büyük dil ailelerinden biri olan Türkçenin Balkanlar'daki varlığının sürmesi, sadece Kuzey Makedonya'da değil, Kosova, Bulgaristan, Batı Trakya, Bosna Hersek ve Romanya gibi Türk topluluklarının bulunduğu yerlerdeki Türkçe kültür ve sanat yayınlarını da değerli bulduklarını dile getiren Şentop, güçlü bağlarının bulunduğu Kuzey Makedonya'yı, Balkanlar içerisinde özel öneme sahip olan bir devlet olarak nitelendirdi.
Şentop, Türkiye-Kuzey Makedonya dostluğunun daha da gelişmesi için sayısız sebep olduğunu belirterek, "Ama bu sebepler arasında kültürel yakınlıklar ayrı bir ağırlığa sahiptir." dedi.
Türkçe Eğitim Günü kapsamında bir dizi programlara katıldıklarını aktaran Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye güçlü bir devlettir, dostluğunun değeri ilgili bütün taraflarca kabul edilmektedir. Biz her alanda iyinin, güzelin, doğrunun ve adaletin yanında durmak için çaba sarf eden, gayret gösteren bir ülkeyiz. İçinden geçtiğimiz salgın sürecinde dost veya düşman herkes buna şahitlik yaptı. Yüzlerce ülkenin semasında tıbbi malzeme götüren uçaklarımız, ülkemizin ve iyiliğin bayrağını gösterdi. Bu bizim için iftihar vesilesidir. İyiliğin hakim olması, kötülüğün ve zulmün azalması isteğinden başka bir amacımız yoktur, olmamıştır."
"İnsan, insanın sesine ve diline muhtaçtır." diyen Şentop, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bir başkasını anlamak ve bir başkasına kendimizi anlatabilmek için dilden başka bir yol yoktur. Birbirimize ses ve kulak verelim. Düşmanlığın değil, sevginin, barışın, inceliğin dilini kullanalım. Dil kelimesinin bir anlamının da bizim Türkçemizde, gönül olduğunu unutmadan konuşalım. Boğaz dokuz boğumdur. Büyük lokma yiyelim ama büyük konuşmayalım. Bunun dışında siyasetin, savaşın, barışın, dostluğun ve düşmanlığın da ayrı ayrı dilleri vardır. Dilimize sahip çıkmak, tarihimize ve geleceğimize sahip çıkmanın en büyük yoludur. Bu dili unutan, kendisini de evini de ebediyen kaybedebilir."
Şentop, Türkiye'de bütün hava durumu raporlarında ve meteoroloji bültenlerinde değişmeyen bir kalıp olduğunu belirterek, "Nedir o? 'Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava.' Bu, aslında rahmet ve bereketin habercisi olan yağmur ve kar yağışlarını haber veren bir cümledir. Ne zamandır Türkiye bu soğuk ve yağışlı havaları bekliyor. Artık nerdeyse kuraklık baş gösterecek. Lütfen serbest bırakın bu yağışlı havaları da artık Türkiye'ye gelsinler. Gözlerimiz yolda bekliyoruz. Latife bir yana, sizden ne gelirse başımızın gözümüzün üstünde yeri vardır." şeklinde konuştu.
"Kuzey Makedonya Balkanlar'ın ve Avrupa'nın sigortası bir devlettir"
Şentop, Kuzey Makedonya'nın sadece Balkanlar ve Avrupa için değil, bütün dünya için örnek bir yapı ortaya koyduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Çok farklı etnik kökenden, çok farklı kültür ve dillerden insanların bir arada yaşadığı ortamı tesis etmiş bir örnek ülke. O bakımdan Kuzey Makedonya Cumhuriyeti Balkanlar'ın ve Avrupa'nın sigortası bir devlettir. Biz sadece buradaki yaşayan soydaşlarımız değil, akraba topluluklar ve komşularımız olan insanlarla tarih boyunca bir arada yaşadık. O yakınlığı, o ilgiyi, o beraberliği hala kalbimizin en derin yerinde hissediyoruz. Yaşasın Türkiye-Kuzey Makedonya kardeşliği ve dostluğu."
Türkiye'nin Üsküp Büyükelçiliği, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve Yunus Emre Enstitüsünün (YEE) desteği ile Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği (MATÜSİTEB) tarafından düzenlenen programa ayrıca Kuzey Makedonya Meclis Başkanı Talat Caferi, Kuzey Makedonya Başbakanı Zoran Zaev, Kuzey Makedonya Anayasa Mahkemesi Başkanı Salih Murat, Türkiye'nin Üsküp Büyükelçisi Hasan Mehmet Sekizkök, MATÜSİTEB Genel Başkanı Hüsrev Emin, ülkedeki Türk kurum ve kuruluşların temsilcileri, milletvekilleri, parti genel başkanları, akademisyenler, öğretmenler ve diğer davetliler katıldı.