Geçirdiği kalp krizi nedeniyle 4 Nisan 1997'de hayatını kaybeden Alparslan Türkeş vefatının 20. yılında anıldı. Anma törenine katılan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli burada yaptığı konuşmasında "Merhum Türkeş, Türkiye Cumhuriyeti'ne 'Evet' dedi, biz de 'Evet' diyoruz" açıklamasında bulundu.
Ankara'daki mezarı başındaki anma töreninde konuşan Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şöyle:
Merhum Türkeş bugün yaşasaydı aynısıyla bunu yapardı. Bizlere öğrettiği bu. Fedakarlık, zihni berraklık, vicdani duruluk, siyasi uzak görüşlülük... Merhum Türkeş Bey, devlet bekasına sadakatle bağlılık göstermiştir. Türkiye'nin tarihi hak ve çıkarlarını korkusuzca müdafaa etmiştir. Türklük dendi mi, akan sular dururdu. Türk-İslam ülküsü onunla kök salmıştır. Merhum Türkeş, Türkiye Cumhuriyeti'ne "Evet" dedi, biz de "Evet" diyoruz. Çelme takan, önümüze taş koyup geleceğimizi ipotek almaya kalkan siyasilerin uyduruk tezlerini çürütüyor, itiraz ediyoruz. Türkeş'e eleştiri oklarını yöneltenler, bir kez daha başlarını kaldırsalar da onlara müsamaha yoktur.
MHP'yi itekleyenlerin kendileri bitmiştir. MHP'ye vade biçenlerin miadı dolmuştur. "MHP artık olmayacak" diyenlerin kendi çevreleri kaybolmuştur. Millet "Bitti" demeden bu dava bitmez. Türklük sönmeden, ülkü meşalesi söndürülemez. Bu gerçeği göremeyenler, inkar edenler milliyetçi harekete düşmandır. Bize kim husumet besliyorsa ya Türklüğümüze yan bakan, ya da Müslümanlığımıza ateş salan haçlı neferlerinin piyonlarıdır. Bunların sözleri kimseyi aldatmasın. Maske takıp içimize fitne aşılayanlar, kimliğimizi kullanıp hatıralarımızı zırh yapanların oynadığı oyunlar MHP'yi bölemeyecektir. Bunlarla dişe diş, kıran kırana mücadelemiz dün yapıldı, yine yapılacak ve alayı birden yenilgiye uğratılacaktır. Bu irade bizde vardır.
Değerli dava arkadaşlarım. Merhum Türkeş Bey her düşünceden insanın saygısını kazanmıştır. Kalbi fesat olanların nihai mağlubiyetine inanmıştır. Çeteler, Türk düşmanları onu susturamamıştır. En büyük iki mirası; MHP ile Ülkücü Ocakları'nı ise asla teslim alamamışlardır. Onun ufku başka başkentlerin havasına kapılmamıştır. Kalbi, Türklük dışında bir sevda için atmamıştır. Kendisi ile beraber yetiştirdiği ve miras bıraktığı kutlu davasının neferlerini bu anlayış etrafında toplamıştır. Milli meselelerde örnek bir uzlaşma siyaseti izlemiştir. Elbette, böylesi bir hayat kolay geçmemiştir. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten korkmamıştır. Hiçbir zaman yılanlardan, bırakıp gidenlerden olmamıştır.
"YAŞASAYDI BİZİMLE AYNI GÖRÜŞTE OLURDU"
Ülkücüler her zaman ipeğe sarılmış, çelik olarak tanındı. Vatan tehlikedeyse ülkücüler sessiz kalamazdı. Millet dardaysa ülkücüler eli kolu bağlı duramazdı. Bu kutlu davanın 48 tarihinde bir hilal uğruna binlerce şehit verdik. Gözyaşı ve dualar eşliğinde dava arkadaşlarımıza vatan toprağını emanet ettik. Ölümün bil ayıramadığı ülküdaşlarımızı bölmeye çalışan hainlerle karşılaştık. Merhum Türkeş Bey'in vatan ve millet sevgisi üzerine ettiği yeminden ödün vermedik. Devletimiz beka sorunu yaşarken bir köşeye çekilip seyirci kalmayı reddettik. Sırf bu yüzden hedef alındık ama bunu da aştık. Merhum Türkeş Bey bizlere; "Allah birdir, tektir, birliği sever... Birlik olan yerde bereket, kutsiyet vardır. Tüm teşkilatımızda, dava arkadaşlarımız arasında samimi kardeşlik, iş birliği istiyorum. Birliği bozucu, ikiliğe yol açıcı davranışları hiçbir zaman kabul edemem" demişti. Biz de kabul etmiyor, elimizin tersiyle itiyoruz. Ben ülkücüyüm diyen hiçbir vatan evladı da onay vermiyor, vermeyecektir. Hayırsızlığın kafilesinde toplanmış küçük bir azınlığa artık ne sabrımız ne tahammülümüz kalmadığını merhum liderimiz karşısında açıklıyorum. O aramızda olsaydı aynı tepkiyi gösterirdi. Yaşasaydı bizimle aynı görüşte olurdu. Milletimizin beraberliği için bir karar verdik. Kararımızdan ucunda ölüm dahi olsa dönmedik, dönmeyeceğiz. Bizler şehidiyle, şühedasıyla tarihe adını kahraman diye yazdırmış milliyetçi ülkücü hareketiz.