Toplantıya, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Erginay, Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Mukim Koordinatörü ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Irena Vojackova Sollorano, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilcisi Yardımcısı Jean-Marie Garelli ve UNDP Türkiye Direktörü Claudio Tomasi katıldı.
AA'nın haberine göre Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Cihad Erginay, "Suriyeli çocukları biz Suriye'nin geleceği olarak görüyoruz.190 bin Suriyeli bebek, Türkiye'de doğmuştur ve bizler onlara dikkatle bakım sunmalıyız. Bu çocukların iyi bir hayata başlangıç sağlaması bizim sorumluluğumuzdur" dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Mukim Koordinatörü ve BM Kalkınma Programı (UNDP) Türkiye Mukim Temsilcisi Irena Vojackova Sollorano, Türkiye'de birlikte çalıştıkları Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına (AFAD) teşekkür ederek tüm tarafların çalışmalarında birbirini desteklediğini belirtti.
Sollorano, Türkiye'nin sadece dünyada en fazla mülteciye kapılarını açan ülke konumunda olmadığını bunun yanı sıra mültecilere eğitim, sağlık ve iş imkanları sunduğunu ve Türkiye'nin bu alandaki çalışmalarına tam destek verdiklerini söyledi.
Türkiye'nin Suriyeli çocukların eğitimini sadece bir zorunluluk olarak görmediğinin altını çizen Sollorano, "Türkiye, Suriyeli çocukların ülkelerine döndüğünde iyi eğitim almış olmasını ve değer görmesini istiyor çünkü Türkiye, bu çocukların Suriye'yi tekrar inşa edeceğini düşünüyor" şeklinde konuştu.
UNDP Türkiye Direktörü Claudio Tomasi, "Türk hükümetine bu uzun süren kriz çerçevesinde üstlendiği öncü rolden dolayı teşekkür ederim" dedi.
Tomasi, 3RP'nin uzun yılları kapsayacak şekilde kaynak seferber edilmesini amaçlayan ilk plan olmasını güçlü şekilde desteklediklerini dile getirerek, Suriyeli sığınmacıların yüzde 80'inin kendilerine ev sahipliği yapan ülkelerde kaldığını belirtti.
Suriyeli sığınmacıların bulundukları ülkelere ekonomik katkı sağladığını bildiren Tomasi, aynı zamanda yaşadıkları yerel toplumlarda ciddi zorluklara da yol açtıklarını ifade etti.
