İbrahim Karagül'ün, “Türkiye büyük ülke. Küçültemezsiniz! * Türkiye karşıtı her cephe çöktü. Siz de çökersiniz" başlıklı makalesi şöyle:
Türkiye dışarıda çok büyük. Çok saygın. Ve de çok güçlü. Dünyanın neresine giderseniz gidin, hangi coğrafyaya bakarsanız bakın; bir akıl, bir inisiyatif, bir örnek, bir ne yapacağını çok iyi bilen ülke göreceksiniz.
Her krize çözümü, her gelişmeye sözü, her arayışa formülü olan bir ülkeyiz. Afrika'dan Ortadoğu'ya, Balkanlar'dan Kafkasya ve Orta Asya'ya dünyanın şaşkın bakışları arasında şaşırtıcı bir güç yükseliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bosna ve Karadağ ziyaretine eşlik ederken Türkiye'nin nasıl bir “umut” olduğunu bir kez daha görüyorsunuz. Balkanlar'da gönül bağımız olanlar dışında Sırplar için bile bu bazen böyle olabiliyor.
Türkiye karşıtı her cephe çöktü
Mesela Bosnalı Sırp lider; “Erdoğan'dan başka kimseye güvenmiyorum” diyebiliyor. “AB'yi buradan çıkaralım, Batı buradan gitsin, Türkiye Balkanlar'da barışın garantörü olsun” bile diyebiliyor.
Mesela BAE-S.Arabistan-Mısır gibi ülkelerin, İsrail'in desteği ile kurduğu Türkiye karşıtı cephe çöküyor. Bu ülkeler şimdi de; ardı ardına, Türkiye'ye yaklaşmayı deniyor. Her biri ilişkileri yumuşatmaya çalışıyor. Ortadoğu'da Türkiye'ye karşı bir eksen, Türkiye'yi dışlayan bir güç ittifakı mümkün değil, bunu gördüler.
Mesela Batı, Afganistan'dan kaçtı. Artık orada istenmiyor. Ama Afganistan'da bütün adresler Türkiye'yi gösteriyor. Taliban yönetimi bile; eğitim, havaalanı, ekonomi, inşaat, sağlık, savunma vs gibi bütün alanlarda “Türkiye'ye ihtiyacımız var” diyor.
Saygın, güvenilir, çözüm öneren, model üreten ülke.
ABD Türkiye'den çözüm istiyor. AB Türkiye'den bir çözüm bekliyor. Türkiye; Afganistan'ın komşuları, Azerbaycan ve Pakistan ile hem krizi çözmek hem Orta ve Güney Asya'da bir güç ekseni oluşturmaya çalışıyor.
Mesela Afrika; hemen bütün ülkeler ekonomi ve savunma başta olmak üzere, Türkiye ile yakınlaşma mücadelesi veriyor. Kıtanın kalkınması için ortaklıklar teklif ediyor. Krizlerin çözümü için Türkiye'yi davet ediyor. Bunu Kuzey Afrika'dan Orta Afrika'ya kadar her yerde görebilirsiniz.
Dünyanın neresine giderseniz gidin Türkiye; saygın, itibarlı, güvenilir, çözüm öneren, model üreten bir ülke.
İçerideki perdeleme, ucuzluk. Yüz yıl geriden geliyor bunlar.
İçerideki perdelemeler, maksatlı küçümsemeler, proje tartışmalar, kin ve nefret siyaseti, ucuz “Türkiye algısı” kampanyaları, iç muhalefetin eksen kaybetmesi, bazı siyasi liderlerin dünyayı ve Türkiye'yi yüz yıl geriden takip etmesi ve bu büyük ülkeyi kavramada düştüğü acizlik, hafiflik çukuru sizi yanıltmasın.
Kin ve nefretin bir siyasi dil olarak sunulması, PKK ve FETÖ söylem ve tezlerinin muhalefetin siyasi diline dönüşmesi sizi endişelendirmesin. Türkiye yolu devam ediyor ve edecek. Bu; “engellenebilir olma” sınırını çoktan aştı.
Korkunç kötülük fırtınası duvara toslamak üzere…
İçeriden durdurmaya dönük korkunç kötülük fırtınası da duvara toslamak üzere. İşte o zaman, bugün iş tuttuklarını yalnız bırakacaklar. Bunu en son Kabil'de gördük. Daha önce çok yerde gördük. Çok yakında Suriye'de ve başka yerlerde de göreceğiz.
Ve bir gün “Türkiye'deki ortaklarını” da yüzüstü bırakacaklar. Bunu göreceğiz. ABD ve AB adına Türkiye tasarımı yürütenler, hiçbiriniz FETÖ kadar onlardan değil, olamazlar da. Onların da hâli ortada. Bunları çok daha kolay terk edecekler. Bu ülkeye yaptıkları kötülüklerle ortada kalacaklar.
Batı da onlar da ‘küçük ülke' istiyor. Nasıl örtüşüyorlar!
Türkiye'nin güç yükselişini kavrayamayanlar, onu kendi zayıflık alanına, çaresizlik alanına, ucuzluk alanına çekmeye çalışıyor. Kendi sıkletlerinde bir Türkiye fotoğrafı ortaya koymaya çalışıyor.
Bu, 1940'ların fotoğrafı. Fakir, çaresiz, muhtaç, kendi halkını tehdit gören, dünyadan kopuk, büyükler dünyasını uzaktan izleyen bir ülke fotoğrafı.
Batı'nın Türkiye tasarımı budur. İçeridekilerin Türkiye algısı da budur. Nasıl da örtüşüyor. Batı, Türkiye'yi küçültmeye çalışırken içeridekilerin küçük Türkiye algısını işliyor. İki tarafın da Türkiye'si aynı. Çünkü ikisi de proje. İkisi de kötü niyetli. Ama ikisi de dünyanın gerçekleriyle örtüşmüyor.
Ama bizim Türkiye'miz o değil. Bu bir özgül ağırlık meselesidir.
Bizim Türkiye'miz o değil. Dünyanın gördüğü, tanıklık ettiği, şaşkınlıkla izlediği Türkiye o değil.
Yeryüzünün bütün köşelerinde iz bırakan, bütün milletler üzerinde sempati oluşturan, herkesin yardımına koşan, çok kısa tarih aralığında olağanüstü bir jeopolitik sıçrama yapan bir Türkiye var.
Bu, bir özgül ağırlık meselesidir. Bu, bir tarihi hafıza ve imparatorluklar aklı meselesidir. Bu, bir iddia meselesidir. Bu, güç inşasının nasıl yapıldığını yüzyıllardır gösteren bir milletin tekrar sahneye çıkması meselesidir.
Batı ve içeridekiler: Yönetmek için küçült!
Öyle basit, konjonktürel bir dış politika açılımı değil. Bu siyasi aklı okuyamayan iki çevre var. Biri Batı. Onlar çok iyi biliyor ama bunu etkisizleştirmeye çalışıyor.
Çünkü kendileri için gelecek tehdidi görüyor. Baskın coğrafyalarda rakip olmasın istiyor.
İkincisi içeridekiler. “Muhalefet adı altında FETÖ/PKK söylem çizgisine hapsolmuş, küçük bir ülke hayal ediyorlar. Bu ölçekte bir ülkeyi kontrol edemeyeceklerini, yönetemeyeceklerini biliyorlar. Yönetebilmek için küçültmek zorundalar. Bu, tipik bir “Baasçı” devlet, ülke algısıdır.
Son oyunu kurdular. O da başarısız olacak.
ABD ve Avrupa bu yükselişi dikkatle izliyor. Bazıları açıktan hedef alırken bazı Avrupa ülkeleri yeni gücün etkinlik alanından yararlanmaya çalışıyor. Düşmanlıkla durduramayacaklarını anladılar. Şimdi Türkiye'deki ortakları kurdukları oyunu oynuyorlar. İçeriden zayıflat, içeriden vur, içeriden durdur…
Çok az kaldı. Bunun da bir işe yaramadığını görecekler. O zaman hepsi, “bu bileği öpelim” diyecekler. Biraz sabredin göreceksiniz. Çünkü dünya, Batı'nın aleyhine büyük bir değişim yaşıyor.
Batı'nın ortakları çok azaldı. Dostları azaldı. Ve yüzyıllardır hiç olmadığı şekilde Batı dışı güçler olağanüstü yükseldi. Tarihin en keskin güç kayması yaşanıyor.
Projeler çöküyor, Türkiye yoluna devam ediyor. Şaklabanları dinlemeyin.
Türkiye; bunu en iyi okuyan ve pozisyon alan ülke. Biraz dikkat edenler yarınları görecektir. Çok zor değil. Öyleyse geleneksel zihin dünyanızdan çıkın. Zihinlerinizi ezberlerden kurtarın. Yeni dünyayı kavrayın. Türkiye'yi o zaman anlayacaksınız.
İçerideki kötülük fırtınasının ne olduğunu da anlayacaksınız. Bu şaklabanları asla dikkate almayın. Onlar hepimizi 20. yüzyıla geri götürmeye çalışıyor.
Batı Türkiye'yi durduramadı. Coğrafyada kurduğu cephe durduramadı. İçeride kurduğu cephe de durduramaz. Projeler çöküyor, Türkiye yoluna devam ediyor.