AK Parti ve MHP tarafından hazırlanan ve TBMM'de kabul edilen yeni seçim kanunu, siyasette yeni bir arayışa neden oldu. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmaları kapsamında CHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Parti ile aynı masada yer alan Saadet Partisi'nin Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, AKP'den kopan yüzde 15 civarında bir kitle olduğunu savunarak, "Yeni yollar aramak icabet eder. Üçüncü ittifak olabilir" dedi.
Birgün Gazetesi'nden Sercan Meriç'in haberine göre; eski sistemde, ittifak eden partilerin aldığı oy sonucu çıkan milletvekillerinin kendi aralarında pay edildiğini belirten Karamollaoğlu, "Şimdi o avantaj kalktı. Yeni yollar aramak icabet eder. Seçim kanunuyla şartlar değişti" açıklamasını yaptı. Karamollaoğlu'nun bu açıklamasını değerlendiren CHP'li Özgür Özel ise "Bu konuda son derece rahatız. Bu da AK Parti ve küçük ortağına dert olsun" ifadelerini kullandı. Yeni seçim kanunuyla birlikte alevlenen ittifak tartışmaları sonucunda Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Gelecek Parti'nin parlamento seçimlerine birlikte girip girmeyeceğine dair olasılık gündemde.
YÜZDE 7'Yİ BULMAK ZOR
Aksoy Araştırma Başkanı Ertan Aksoy, “Bütün bu tartışmalara temkinli yaklaşmak lazım. İktidar bu hamleyi yaptı. Bundan sonra da başka hamleler yapacak. Tüm bu hamlelere karşı muhalefet, olgunlukla oturup, tartışıp en doğru çözümü bulmakla yükümlü. Bu üç partinin şu an kamuoyu anketlerine göre yüzde 7 barajını yakalaması pek kolay görünmüyor” dedi.
Alternatif bir ittifak stratejisinin uygulanmasının muhalefetin ortak Cumhurbaşkanı adayının performansına dair olumsuz bir sonuç yaratmayacağını kaydeden Aksoy, “Çünkü bu partilerin tabanı muhalif adayda birleşmeye son derece hazır. Bu ittifak, meclis aritmetiği açısından sorun yaratır. Milletvekilleri sayıları, büyük partiler arasında dağılmış olur. Meclis'te çok seslilik olmaz. Daha az siyasi parti temsil edilir” değerlendirmesini yaptı.
VEKİL ÇIKARMALARI ZOR
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Seda Demiralp ise söz konusu tartışmaya dair şu yorumu yaptı: “Üç partinin ittifak kurarsa, altıncı parti olarak seçime girecek. Seçime giren en küçük partilerden birisi olmuş oluyorlar. Barajı aşsalar dahi milletvekili çıkarmaları çok zor oluyor. 20'nin altında milletvekili çıkarabilirler. Öte yandan bu partilerin adayları İYİ Parti veya CHP listesinden aday gösterilme durumunda beklenen oyu alamayabilir. Yaklaşık dörtte bir veya dörtte iki civarında oylarda fire verebilirler. Üç parti ittifak yaparsa, bu fireyi vermemiş oluyorlar, ama TBMM'ye daha az vekil sokabiliyorlar. AK Parti'den kopup kararsız olan yüzde 10'luk bir seçmen kitlesi olduğunu belirten Demiralp, “Bu kitlenin Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Parti'ye yönelme eğilim olsaydı, kamuoyu yoklamalarında bunu görürdük. Bir kısmının bu partilere kaymama sebebi ideolojik nedenler. Ama kısmen de muhalefeti çok da net bir alternatif seçenek olarak görmüyorlar” diye konuştu.
YENİ FORMÜL ŞART
Gezici Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı ve Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Çalışmalar Uzmanı Murat Gezici ise yeni seçim yasası düzenlemesiyle birlikte, herhangi bir partinin meclise milletvekili sokmak için bölgesel olarak en az yedi puan alması gerektiğini hatırlatarak, “Yani yüzde 7'lik oy oranına ulaşamayan partiler, çatısı altına girdikleri ittifakın ‘artık oyları'ndan yararlanamayacak, parlamentoda kendilerine yer bulamayacaklar. Bu yüzden yeni bir formüle ihtiyaç var. Bu sistem, partilerin ittifak çatısı altında toplanmalarını, yani ittifak modelini geçersiz hale getiriyor. Bu durumda farklı alternatifler karşımıza çıkıyor. Mesela Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Parti, CHP ya da İYİ Parti listelerinden kendi adaylarını gösterebilirler. Bununla beraber böyle bir strateji merkez sağ ve muhafazakâr seçmenin oylarının kaybedilmesi ihtimalini de doğurabilir. Çünkü CHP veya İYİ Parti her ne kadar yeni paradigma ve söylemler inşa etmiş olsa bile, merkez sağ ve muhafazakâr seçmeni ile arasındaki boşluğu kapatamadılar. Türkiye'de merkez sağ ve bu sağın muhafazakâr seçmeni alternatifsiz bırakılmamalıdır” dedi.
Merkeze yakın ve muhafazakâr olan seçmenin alternatifsiz bırakılmaması adına Saadet Partisi'nin yeni bir formül arayışında olduğunu ifade eden Gezici, şunları söyledi: “Bana göre seçmene Saadet Partisi alternatif bir siyasi parti olarak sunulmalıdır. Yani DEVA Partisi, Gelecek Parti ve HÜDA-PAR, Saadet Partisi şemsiyesi altında tek bir parti olarak seçime girmesi, yaşanabilecek olası oy kaybının önüne geçebilecektir. Bunun da seçim dengesi için önemli bir dönüştürücü etkisi olduğunu düşünüyorum. Saadet Partisi'nin Türk siyasetinde 50 yıllık gecmişi var. 1991'de Refah Partisi bir ittifak kurdu ve yüzde 16 oranında oy aldı. Bu sefer yüzde 12-14 aralığında oy alabilir. Bu parti aslında yine Millet İttifakı içinde kalacak, sadece bir parti adında seçime girecek ve Millet İttifakı da daha büyüyecektir. Bu yeni büyümeye de yeni bir isim verilmeli: ‘Büyük Millet İttifakı' gibi. Burada dikkat edilmesi gereken bir detay var, pek çoğumuzun bildiği gibi değişim korkutucudur. Özellikle kırılgan durumdaki seçmenlerde bu ‘oy değiştirememe' haline daha da çok rastlanabilir. Çünkü değişim umut verici olsa da risk içerir ve kaybetme lüksünüz azsa risk alacak gücü zor bulabilirsiniz. Bu partilerin seçmenlerin duygularına dikkat etmeleri çok önemli.”