Pazartesi akşamı 23 yaşındaki Üsame Joda ve meslektaşı, Viyana'nın merkezindeki bir meydan olan Schwedenplatz'dan ayrıldı ve çalıştıkları McDonald's'a yöneldi.
Yeni sosyal mesafe önlemleri yürürlüğe girmeden önce insanlar bar ve restoranlarda buluşmaktaydı.
Joda birden silah sesleri duydu.
Joda görüntülü görüşmede El Cezire'ye, “Saldırgan benden 20 metre uzaktaydı” dedi.
İki polis olay yerine geldiğinde, saldırgan onlara ateş açtı ve birini vurdu.
Filistin kökenli meslektaşları Joda ise bir ağacın arkasına, ardından beton bir bankın arkasına eğildi. Olaya tanık olan Joda o anları şöyle anlatıyor;
“Yaralı memuru kenara çektik. Hemen yarayı aradım ve kanamayı elimle durdurmaya çalıştım. Bu yardımcı olmadı. Ben de kazağımı çıkardım ve bunun yerine kanamayı durdurmaya çalıştım. 15 dakika sonra ambulans geldi. Saldırgan hala yakındaydı. Ambulansa gittim ama hepsi şoktaydı, hareket edemediler. Polise geri döndüm. Ben de şok içindeydim ve yanımda kimin durduğunu hatırlamıyorum. Ama aniden iki genç adam geldi ve yaralıların güvenliğini sağlamaya yardım etti.”
Özen ve Gültekin “karma dövüş” sporcusu
İki genç, 25 yaşındaki Mikail Özen ve 21 yaşındaki Recep Tayyip Gültekin, Türk aile geleneğine sahip iki Viyana karma dövüş sanatları (MMA) müdavimi.
Yaşlı bir bayana yardım ettikten sonra yaralı polisi gördüler.
Bir balkondan kaydedilen cep telefonu videosunda, ikilinin bir metro girişinin arkasında, ateş edilmeye devam ederken koştuklarını görüntülenmişti.
İki gence cesaretleri için teşekkür eden Viyana belediye başkanıyla görüşen Özen, El-Cezire'ye, “bugün de olsa aynı şeyi yaparım” dedi.
Sosyal medyadaki iddialar üzerine açıklama yaptılar
Özen, gösterdiği kahramanlık hakkında başlangıçta yorum yapmak istemediğini söyledi.
Ancak sosyal medyada “balkon videosu” yayıldıktan sonra kendisi ve Gültekin, sosyal medyada bazıları tarafından saldırıya karışmakla suçlandı.
Saldırı akşamı, hala hiçbir kanıt bulunmayan birçok suç mahalli ve birkaç saldırgan hakkında sürekli konuşulmuştu.
Özen, "Aniden, sosyal medyada olaya Türk teröristlerin de karıştığı iddia edildi" dedi.
İddiaları yalanlamak amacıyla Özen ve Gültekin, Instagram hesaplarında "Bir kadın ve bir polis kurtardık" başlığıyla bir video açıklaması yayınladılar.
Paylaşımlarında, “Biz Türk asıllı Müslümanlar her türlü terörü kınıyoruz. Avusturya'da yaşıyoruz; biz Avusturya vatandaşıyız. Ülke dışında herhangi bir siyasetle ilgilenmiyoruz. Gerekeni yaptık. Polis memurunu kurtardığımız için hala hayatta olmasına sevindik" ifadelerini kullandılar.
Ancak saldırıdan sadece iki gün sonra yine eleştirildiler.
Türkiye'de övgüyle karşılandıktan sonra, Facebook ve Instagram hesaplarından eski fotoğraflarının ekran görüntüleri ve kullandıkları ifadeler paylaşılan her iki gencin, milliyetçi Türk örgütü Grey Wolves'a (Gri Kurt) yakın oldukları iddia edildi.
Muhammed Yüksek ise, söz konusu iddiaların yanlış olduğunu söyleyerek iki arkadaşa destek verdi.
Yüksek, "Hiçbir zaman 'gri kurt' olmadılar veya herhangi bir siyasi organizasyonda aktif olmadılar” diyor.
2016'dan bir fotoğrafta elleriyle kurt selamlaması yaparken, dövüş sanatı kulüplerinde “kurt takımı” içinde savaştıklarını ve bu yüzden bu işareti verdiklerini söyleyen Yüksek, “Geçmişteki paylaşımlarından pişmanlık duyuyorlar. Ama bu kadar cesur olan bu gençleri yalnız bırakmak kabul edilemez” dedi.
"Saldırgan bizim cemaatimizden değil"
Saldırının hemen ardından Avusturya'da yaşayan Müslümanların din işlerinin yönetiminden sorumlu olan Avusturya İslam Din Topluluğu, mağdurlarla dayanışmasını ifade etmişti.
Topluluk başkanı Ümit Vural, "Saldırgan bizim cemaatimizden değil" dedi.
Sözcü Valerie Mussa ise, "Saldırıyı duyduğumuzda şok olduk ve şaşkına döndük" şeklinde konuştu.
Musa, topluluğun cezalandırılmasından duyduğu endişelerini şöyle dile getirdi;
“Bu sabah bazı camilerin duvarlarında saldırgan ifadeli graffitilere dair ilk bilgileri aldık. Şimdiden sokaklarda ırkçı saldırılara, özellikle de başörtülü Müslüman kadınlara yönelik hakaretlere ilişkin ilk bilgileri aldık. Ayrıca nefret belirten e-postalar aldık” dedi.
Musa şöyle devam etti:
“Topluluğumuzda burada doğmuş gençler var ama onlar kendilerini tam olarak toplumun bir parçası olarak hissetmiyorlar. Bu gençlerin geleceğe ve eğitime ihtiyacı var. Ve topluma kazandırılmaları gerekiyor."
Genç McDonald's yöneticisi Joda ise, daha önce de "İslamofobi"nin kurbanı olduğunu söyledi.
Joda'nın Filistinli ailesi, Viyana'da yıllarca yaşadıktan sonra Weikendorf belediyesinde bir ev satın almak istemiş ancak bu planları işe yaramamış.
Belediye başkanı, belediyenin taşınan aileye bu olumsuzlukla ilgisi olmadığını" açıklamış.
Dava en yüksek mahkemeye gitmiş ve sonunda Joda ailesi kazanmış.
El Cezire