AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, “Yanlış yapan hele ki bizim partimizden varsa, bunu ayıklamak, temizlemek bizim görevimiz. AK Parti'nin hatası varsa bireysel olarak bunun gereğini AK Parti yapmak durumundadır, yaparız” diye konuşmuştur.
Turan, buna karşılık İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkındaki iddialarla ilgili TBMM Komisyonu kurulması önerisine kapıyı kapalı tutmuştur. Gerekçesini “Biz, Meclisimizi, mafya liderlerinin, Twitter köşelerinin, kahvehane ağzının gündemiyle değerlendirmeyiz” sözleriyle açıklamıştır.
Gelgelelim “10 bin dolar alan siyasetçi” tartışmaları sorulduğunda, “Hukukun gereği neyse yapmak lazım. 10 bin dolar ya da başka bir şey, elde ne varsa ortaya konmalı. Kimin elinde bilgi belge varsa savcılarla paylaşmalı” diyor AK Parti temsilcisi.
AK PARTİ GRUP BAŞKANVEKİLİNİN MESAJI NEREYE GİDİYOR?
Neresinden bakılırsa bakılsın AK Parti'den gelen bu açıklama, bir “yanlış” ihtimalini dışlamadığı ve bu yanlış ortaya konduğu takdirde gereğini yapma taahhüdünü içerdiği için not edilmelidir. En azından ortaya çıkmış olan bir sorunun varlığını görmezden gelme çizgisinden ayrılan bir tutumdur. Öyle anlaşılıyor ki kamuoyunun geniş bir kesiminde eleştirel seslerin yükselmeye başlaması, AK Parti yönetimini tutumunu gözden geçirmeye yöneltiyor.
Ayrıca, geçmişte bu “mafya lideri” ile araya konması gereken mesafenin olması gerektiği gibi korunamadığına ilişkin birçok somut verinin bulunması, AK Parti açısından kaçınılmaz olarak bir özeleştiri ihtiyacını da doğuracaktır.
Ve nihayet Bülent Turan'ın Sedat Peker'in bir siyasetçiye verdiği ileri sürülen “10 bin dolar” konusunda “Kimin elinde belge varsa paylaşılmalıdır” demesi de İçişleri Bakanı Soylu'ya doğrudan bir mesajdır ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un yakın zamanda aynı yönde aldığı tutumu desteklemektedir.
Turan'ın bu konuda “Meclis'i yoran ithamlar” ifadesini kullanmasının da üzerinde durmalıyız. Burada da “yorma” fiilinin öznesi yine Soylu'dan başkası olmamalıdır. Gerçekten de kamuoyunu ve siyaseti iki haftadır yoğun bir şekilde meşgul eden bu tartışmanın patenti Habertürk'te 24 Mayıs'taki programda bu konuyu ortaya atan Soylu'ya aittir.
CEMİL ÇİÇEK VE CEZA MUHAKEMESİ KANUNU
Her halükârda bir aydır sürmekte olan bu açıklamaların yarattığı bir bulut toplumun üstünü kaplamıştır. Kamuoyunun bu kadar geniş bir kesimine mal olan bu iddialara bir şekilde hukuk sistemi içinde açıklık getirilmesi ve bunun ışığında gereğinin yapılması ihtiyacı göz ardı edilemez.
Bu ihtiyaca dikkat çeken isimlerden biri de eski TBMM Başkanı ve halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliği görevini de yürüten Cemil Çiçek olmuştur. Aynı zamanda eski Adalet Bakanı da olan Çiçek'in bu ifşaatların patlak vermesinden sonra geçenlerde DW Türkçe'ye yaptığı “Binde biri bile doğruysa felaket ve sıkıntıdır. Binde birken önünü almazsanız bu yüzde bir, sonra onda bir olur. Sonra bir bakarsınız ki, bütün vücudu kaplamış. Türkiye bu konuda yeteri kadar geçmişte tecrübe sahibi oldu. Gerekli ders çıkartılarak gereğinin yapılması lazım. Videoları seyreden, gazetede okuyan ilgili savcı ya da savcıların harekete geçip gereğini yapmaları lazım. Devlete güveni sağlamak bakımından bu gereklidir” şeklindeki açıklama kuşkusuz büyük önem taşıyor.