Sabah yazarı Babaoğlu, seçim sürecinde özellikle sosyal medyada gerginliklere sebep olan nefret içerikli videolar paylaşan, sözlü sataşma ve tehditlerde bulunanların ortalıkta görünmediğine dikkat çekerken kendisinin de hedef alındığını kaydetti.
"HAŞMET BABAYI SEVERİM AMA MALESEF YARGILANACAK"
14 Mayıs'tan önceydi... Mahallede birilerine "Haşmet babayı severim ama üzgünüm ki, hepsi yargılanacak" diye fısıldayıp duran TİP'sizin biri vardı.
Liste yapıyormuş, oradan buradan, siyasetten medyadan...
Şimdi ortalarda görünmüyor, dediler.
Dün Fuat Uğur'un "Emin çapalarken, vur beline kazmayı" başlıklı yazısını okurken aklıma düştü.
Hakikaten yahu!
Nasıl nefret doluydular; nasıl bir şirretlikti yaptıkları...
"Ağlayarak özür dileyeceksiniz" diyenleri de vardı.
"TOPLAMA KAMPLARI HAYAL EDİYORLARDI"
Demek ki, bu bildikleri, tanıdıkları, hemhal oldukları bir hâl ama biz bilmiyoruz.
Öyle bir noktaya gelmişti ki iş... Fuat'ın dediği gibi, bu tayfa rüyalarında bizim için konsantrasyon kampları kuruyordu.
Bizim için, halk için, özellikle de neden, nerede saf tuttuğunu iyi bilen "sade vatandaşlar" için toplama kampları hayal eden tipler işte!
"HERİF ÇEŞME'YE YAZ TATİLİNE ÇIKMIŞ BİLE..."
Geçen gün sosyal medyada gezinirken ne göreyim... Eş dost muhabbetlerinde bile "yargılanacaksınız" deyip duran herif, Çeşme'de yaz tatiline başlamış bile...
Ilıca sahilinde güneşleniyor.
Nefretini de valizine sıkıştırıp gitmiştir, şüphem yok!
Hep böyledirler... Ortalığı velveleye verirler. Sonra keyiflerine bakarlar.
Bizlere gelince... Defans, ofans bizde... Hakkını vermeye, kıymet bilmeye çalışırken, bir yandan da yeri geldiğinde kıyasıya eleştirmek de bizde... Sonra bu yorgunluk neyin nesi, diyorlar.
Sebebi belli!
Bu nefret kumkumalarıyla... Bu kendi memleketinden nefret eden ve kendini bir halt zanneden ruhen "ecnebi" kalabalıkla uğraşmaktan insanda hâl mi kalıyor?
BÖYLE TABANA BÖYLE BAŞ!
Sürekli muhalefetin "lider"lerini (tırnak içine almayayım da ne yapayım, nesi lider bu adamların?) mercek altına almanın yanlış olduğunu çok yazdım çizdim, hatırlarsınız...
Esas hikâye tabanda... Taban son on yılda çözüldü, değişti, içten içe çürütüldü... Başındaki siyasetçilerin kim olduğunu umursamaz hale getirildiler.
Özel bir medya ve enformasyon atmosferi yaratıldı onlar için.
Şimdi bazılarının yakınıp durduklarına bakmayın, Kılıçdaroğlu'nda "bilge adam" gören ben miydim?
Ama medyadan birileri çıkıyor şimdi; "Kemal Bey'i görünce heyecanlanan tek kişi var mı?" diye soruyor ya... Gülseniz, gülünecek şey değil.